Bismillahirrahmanirrahim

Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Bilakis onlar diridirler, fakat siz hissedemezsiniz. (Bakara 154)

 

Satırlarıma başlamadan evvel Şehid Gün Sazak Bey’le aynı topraklarda dünyaya gelmenin, aynı şehirde yaşamanın, ilkokul çağlarımdan bu yana defalarca kabri başında Fatiha’larla yad etmenin ve hepsinden önemlisi onunla aynı fikriyata sahip olmanın verdiği haklı gururu siz YENİ UFUK okurlarıyla paylaşmak istiyorum.

 

Sazak Beyin büyüklüğünü, çok küçük yaşlarda babamın elimden tutarak götürdüğü kabri başında idrak ettim. Tanıdığım ilk ülkü şehidi Sazak Beydi. Eskişehir’in merkezine 150 km uzaklıkta, dar yollarında asfalt dahi olmayan, bir dağ köyünde, öyle bir mezar taşı vardı ki yedi kat semayı selamlayan… Şehitliğin ne olduğunu sanırım o gün idrak ettim… Bugün ülküdaşlık hukuku dendiğinde hemen her ilden Sazak Beyin kabri başına gelen binler canlanır gözümde. Nemli gözleri gözümün önünden gitmez bir an olsun…

 

Hemşehrim demek istediğiniz, hemşehrisi olmakla iftihar ettiğiniz, aynı şehrin sokaklarını belki yüz sene sonra da arşınlasanız “Rahmetlide burayı çok severmiş.” diye hayırla yad ettiğiniz pek çok büyüğümüz vardır ebedi istirahate çekilen… Sazak Bey benim için bu isimlerin en başındadır.

 

Camiamız için büyük bir değer olan Sazak Bey Eskişehir in Mihalıççık ilçesine bağlı Sazak köyünde dünyaya geldiğinde takvimler 1932 yılını göstermektedir. Şehrin ileri gelen toprak sahiplerinden ve Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren kesintisiz sekiz dönem Eskişehir Milletvekilliği yapan Emin Beyin on çocuğundan biridir. Üniversite eğitimini tamamlamak üzere gittiği Amerika Birleşik Devletlerinden okulunu üstün bir başarı ile bitirip doğduğu topraklara geri dönmüştür. O dönemlerde başlayıp uzun yıllar boyunca devam eden ve ne yazık ki günümüzde de tamamen bittiğini söyleyemediğimiz yabancı milletlere duyulan hayranlık ve kendi milletini küçük görme hastalığından Sazak Bey de zerre eser yoktur. Bilakis o her geçen gün, her ülkücü gibi milletine kara sevdayla bağlanmaktadır.

 

Sazak Beyin, millet ve vatan aşkı onu siyasetle hemhal etmiş ve Türk Milliyetçilerinin siyasi arenadaki yegane temsilcisi olan Milliyetçi Hareket çatısı altında ki zorlu günleri başlamıştır.

 

Kısa zaman sonra MHP Genel Başkan yardımcılığı görevine gelen Sazak Bey, o dönemde ki ülkücü yayınların güçlenmesi, gençlerin eğitilmesi ve partinin seçim politikalarının belirlenmesi gibi pek çok önemli görevlerle vazifelendirilmiştir. Üzerine aldığı her sorumluluğu hakkıyla yerine getiren, sadece ülkücü camia tarafından değil, kendisini tanıyan herkesin takdir ve teveccühünü kazanan Sazak Bey, 1977 yılında kurulan 2. Milliyetçi Cephe Hükümetinde Gümrük ve Tekel Bakanı olarak görevlendirilmiştir. Sadece 5.5 ay Bakanlık yapabilen Sazak bey, görev süresi içinde kaçakçılığın, rüşvetin, karaborsanın ve büyük vurgunların üssü halinde olan gümrükleri kontrol altına almayı başarmış ve cumhuriyet tarihinde bir ilki gerçekleştirmiştir.

Dönemin Milliyet gazetesi başyazarı Abdi İpekçi, Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu, dönemin CHP İzmir Milletvekili Süleyman Genç ve daha birçok isim açık yüreklilikle Sazak Bey’i takdir etmişlerdir.

Dikkatlerinizi çekmek istediğim husus ise, gazete köşelerinde, radyo ve televizyon programlarında, zaman zaman ise meclis kürsüsünde Sazak Bey’in başarısını dile getirenlerin ülkücülükle herhangi bir ilgisinin bulunmamasıdır. Saymış olduğum bu isimlerin de Sazak Bey gibi suikastler sonucu hayatlarını kaybetmeleri ziyadesiyle üzerinde durulması gereken bir konudur.

 

Sazak Bey kısa bir zaman da ülkücü hareketin mensuplarının gönüllerini feth edip onlara ağabey olacak kadar bir hoşgörü ve tevazu abidesi, siyasi rakiplerinin dahi önünde saygıyla eğildiği bir devlet adamı ve katillerinin göz göze gelmekten korkup arkadan saldırarak kahpece Şehid ettiği büyük bir Alperendir.

 

Anarşi ve terörün kol gezdiği, devlet otoritesinin ortadan kaldırıldığı, kelime-i tevhidin sembolü olan Ay Yıldızlı bayrağımızın indirilme küstahlığında bulunulduğu, 12 Eylüle giden kirli yolda 27 Mayıs 1980 akşamı Şehid edildi Sazak Bey…  Gün batmıştı. Bir daha doğmamacasına…

Ankara’da Hacı Bayram Veli Camiinde kılınan cenaze namazı sonrası, memleketin her köşesinden gelen ülküdaşlarının omuzlarında, doğduğu topraklara Eskişehir in Sazak köyüne defin edildi.  Sazak Beyin ebedi aleme göç ettiği 1980 yılından 2010’lu yıllara kadar, her yıl 27 Mayıs’ta kabri başında dualarla anılmıştır. Merhum Başbuğ Alparslan Türkeş’in vefatından sonrada ahde vefa örneği olan bu gelenek bir süre devam etmiştir.

 

Gün Sazak ve hepsi birbirinden müstesna şahsiyetler olan cennet mekan şehitlerimiz Ankara Kızılcahamam da yapılan Ülkücü Şehitler Anıtında her yıl anılmaktadırlar…

 

Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Bilakis onlar diridirler, fakat siz hissedemezsiniz. (Bakara 154) Mealindeki ilahi teselli her ne kadar gönüllerimizi ferahlatsa da, din ve devlet düşmanlarına olan öfkemiz ilelebet baki kalacaktır.

Şefaatlerine nail olmak niyazıyla…

Selam ve dua ile.

 

 

Bir yanıt yazın