Gençlik, millet geleceğinin teminatıdır. Türk Milleti kalkınma mücadelesini, semizleyip, geviş getirmek emeliyle yapmakta değildir. Bizim için kuvvetli, haysiyetli bir devlet olmak, müreffeh bir cemiyet olmaktan önce ve yücedir.
Eğer gençliğe gerekli ihtimam gösterilmezse, kalkınma savaşı kazanılsa bile milletin akıbeti tehlikeli olabilir.
Türk tarihi, binlerce senelik geçmişi içinde, zaferleri kadar buhranlar atlatmış ve bütün bunlardan sıyrılarak, yeniden cihan devletleri kurabilmiş ise, bunun tek dayanağı, cemiyet nizamındaki kararlı hayatiyet dolu cevherdir. “Büyüğünü ve küçüğünü bilmek” düsturu, Türk’ü asırların derinliğinden bugüne getiren temel unsurdur. Türk cemiyeti particilikten hürriyet şiirleri taklit etmekten evvel de bir cemiyetti. Batı da olana özenme yüzünden bizde bulunanı idrak edemez oluşumuz, 150 yıllık mücadelemizin boşa gitmesinde asıl sebeptir.
Bu zaman Çin’de yetişen nesiller bir evvelkini inkâr etmek telkini ile eğitildi; o hale gelindi ki, iyi tabirinin yerini “yeni” kelimesi aldı. İdarede yenilik, sanatta yenilik, kıyafette yenilik velhasıl her yeni iyi sanıldı. Hâlbuki eski Dolmabahçe yeni gecekondudan elbette iyidir.
Bu eğitim, bu telkin, bu taklit hala sürüp gitmektedir. Yenilik merakı olarak kimi gençlerimiz saçı ensesine dökülmüş, favorisi çenesine sarkmış, kir pis içinde “Hipp y” mukallidi, kimi Stalinvari bıyıkları ait dudağını örtmüş, gözleri fersiz, sırtı kambur, başka beyinlerin düşündüğünü ağzında gevelemektedir.
Türkiye’nin istikbali; bu milliyetinden çıkmış, hasletlerini yitirmiş, taklit etmek için Doğu’dan Batı’dan garabet maddeleri arayan zavallılara bırakılamaz.
Milliyetçi Hareket, hippiyi miskinliği ile komünist yıkıcılığı dışında terbiye edilmiş bir gençliğin milletçe özenildiğini görerek, Türk Milletinin geleceğini emniyete alacak vasıftaki gençlerin yetiştirilmesine gayret etmektedir ve milletin evlatları da tereddi etmiş güruhtan ibaret değildir.
Ülkü ocaklarında toplanmış olan vatansever, feragatli gençler vardır. Yaz tatillerinde kamplara giderler, fikren ve bedenen eğitim görür, tabiatın zorluklarına karşı tek ve toplu mücadele için yetişirler. Türkiye’yi tahribe yönelmiş olanların fikirlerini, siyasetlerini, taktiklerini inceler, Türk Milletini yüceltecek iman, fikir ve hareketlerin manasını öğrenirler. Kendileri ile fikren tartışamayacak olanlar, fiilen kavgayı gözlerine alamayacak kadar güçlerini görürler.
Mûnis ve terbiyelidirler, nazik ve yumuşaktırlar, bu vasıflarını görüp de böbürlenmeye kalkanları pişman ederler.
Büyüklerine karşı mutlak saygılıdırlar, saygıları zillet değildir. Kanaatleri sağ lam imanları bütün, fikirleri berraktır. Serttirler, ama odun gibi değil; elmas gibi pırıl pırıl…
Mazinin azametini gelecekte vazetmeye kararlı, dertlerini bilen, devasını bulmakta hiç bir engel tanımayan bu gençler milletin sevgisine layıktırlar. Türkiye’nin her yerinde varlığını duyuran bu gençlere biz “Bozkurt” demiştik. Halk “Komandolar” dedi. İş sözde değil özdedir.
Komandolar ipeğe sarılmış bir çeliktir.
Devlet, 8 Eylül 1969, Sayı:23