Ülkemizde ve belki de bütün dünyada mana ve muhtevası üzerinde kolay kolay anlaşamadığımız iki kavramdır kültür ve medeniyet.
Gerçekten de biz, kültür ve medeniyet kelimelerinden ne anlıyoruz? Genç nesillerin bize en çok yönelttikleri sorular kültür ve medeniyetle ilgilidir. Okudukları her kitapta, dünya görüşünü öğrendikleri her fikir adamında, derslerini dinledikleri her hocanın dilinde bu kavramlara farklı manalar verildiğini gören genç nesiller, şaşkın ve tedirgindirler.
Durmadan soruyorlar: Kültür milli midir yoksa milletlerarası mıdır? Kültür mübadele edilebilir mi yoksa edilemez mi? Kültür maddi midir, manevi midir? Yoksa hem maddi hem manevi kültür değerleri var mıdır? Kültürün sınıfsal olduğunu iddia edenler var, ne dersiniz? Kültür orijinal midir, yoksa milletlerarası etkileşimin ürünü müdür? Kültür ne demektir, medeniyet ne demektir? İkisi arasında fark var mıdır, nasıl? Medeniyet maddi ve teknik değerlerden mi ibarettir yoksa medeniyetler maddi ve manevi bütün milli varlığımızı yeni bir senteze ulaştıran bir ruh ve şuur mudur? Medeniyet milli midir, yoksa beynelmilel midir? Kültürde milli, medeniyette beynelmilelci olunur mu? Bir Türk medeniyeti var mıdır, yok mudur? Orijinal bir Türk medeniyeti varsa neden Garp medeniyetinden olmak iddiasıyla ortaya çıkanlar var? Medeniyetlerin isimlendirilmesinde coğrafya ve dinlerin yeri nedir? Milletler medeniyet değiştirebilirler mi? Yeryüzünde medeniyet değiştirmiş bir millet var mıdır? Bir Türk medeniyet tarihi olduğuna göre çeşitli etkilere rağmen kendini korumak isteyen ve devam ettiren orijinal bir medeniyetimiz yok mudur? Kültür ve medeniyet aynı şey olabilir mi? Farklı şeylerse alt alta, üst üste değerler midir? Yoksa iç içe mi bulunuyorlar? Kültür emperyalizmi ne demektir? Medeniyet boğuşmaları ne ifade eder? Son zamanda kültür kavramına yeni renkler kazandırıldığını görüyoruz, gecekondu kültürü, sanayi kültürü gibi ortaya konan bu sözler doğru mudur?
Görüldüğü üzere, kültür ve medeniyet kavramları ile ilgili pek çok soru ve tereddüt vardır. Bütün bu tereddütler arasında sağlam ve geçerli bir kültür ve medeniyet anlayışına ulaşmak gerçekten güçleşmiş bulunmaktadır. Çeşitli telkin ve tesirlerle zihinler allak bullak olmuş veya edilmiştir. Zihinlerin bu duruma gelmesinde, yeryüzünü ve tarihini işgal eden kültür ve medeniyetler arasındaki farklar olabildiği kadar, muhtelif ideolojilerin doktrinlerin de rolü hayli fazladır. Fikir adamları ve politikacılar, kendi inanç ve politikaları istikametinde tarif ve açıklamalar yaparak kitleleri sürüklemek istemişlerdir. Gerçekten de yürütmek istediğiniz kültür ve medeniyet politikası ile ulaşmak istediğiniz hedefleriniz arasında büyük bir ilişki vardır. Yani siyasi hedeflerimizle kültür ve medeniyet anlayışımız arasında sağlam bir denge kurmak zorundayız.
Bir beynelmilelci için kültür de medeniyet de beynelmileldir. Bir milliyetçi için kültür de medeniyet de millidir. İkisi arasında yalpalayan kimseler için de kültür milli, medeniyet beynelmileldir. Bir mason kozmopolitlikten, bir hümanist insanlık kültürü sözünden, bir komünist sınıfsal kültür teriminden hoşlanır, yerine göre burjuva kültürü, proleter kültürü, gecekondu kültürü, demeyi sever. Ne olup bittiğinden habersiz bazıları da yerli yersiz bunları kullanırlar. Oysa bilmezler ki, bir davaya ve ideolojiye gerçekten yön verebilmek demek, her şeyden önce onun kültür ve medeniyet anlayışını sağlam bir şekilde belirlemek, ortaya koymak ve kitlelere mal edebilmek demektir.
Türk İslam Ülküsü 1, Sayfa 236- 238