Ülkücü dünya görüşüne mensup olan bir genç veya öğrenci hangi özellikleri ve farklılıkları bünyesinde aksettirmelidir? Yani nasıl bir genç tipine nasıl bir öğrenci modeline ihtiyaç duyuyoruz? Genç ülkücü ve öğrenci modelimiz nedir? Sadece basit bir mensubiyet duygusuyla harekete bağlanan, heyecanlarını tatmin eden, sloganlara iman etmiş olanlar mı; okulumu bitireyim, bir diploma alayım diyerek sıradan biri gibi hareket eden diploma müşterileri mi? Elbette her ikisi de bizim özlediğimiz ve arzu ettiğimiz genç öğrenci anlayışımızın dışındadır.

Ülkücü öğrenciler, kendi branşlarında ezber bilgilerle beyinlerini dolduran sadece bir bilgi küpü mü; yoksa kendi branşlarında en iyi olmak çabasındayken geleceğin Türkiye’sini hazırlayacak bir toplum önderi, bir kılavuz mudur? Tüm bu sorulara cevap bulursak, eğitim sürecinde ülküdaşlarımızın, sadece önüne konulmuş ders müfredatını yetiştirmeye çalışan “nesne” konumundaki bir eğitim materyali mi; yoksa milletimizin sıkıntılarını keşfederek, problem görme ve çözme kapasitesini geliştirmeye çalışan “özne” konumunda bir şahsiyet mi olduğu sorularına da cevap bulmuş olacağız. Aslında tüm bu sorular cevaplandığında ülkücü gençler bilen, terbiye eden, yol gösteren, öğreten, irşad eden bir şahsiyet hakikatini de karşımıza çıkacaktır. Peki o zaman Nurettin Topçu’nun da ifadesiyle “ruh inşacısı” konumunda ve görevinde olan ülkücü gençlerde bulunması gereken vasıflar nelerdir? Ülkücüler medeniyet taşıyıcısı idealistlerse, ülkücü öğrencilerde bu yapının içinde “istikamet taşı” konumundaki asli unsurdur. Türk milletinin asli unsuru ülkücü gençlerde bulunması gereken vasıfların en başında “yeterlilik”, “güven duygusu” ve “etkileyicilik” gelmektedir.

Bir ülkücü öğrenci için “yeterlilik” ön şarttır. Tecrübe paylaşımında genç kardeşlerimiz ülkücü ağabeyleriyle sürekli temas halinde olmalıdırlar. Camia içi eğitim seminerlerine gereken önemin verilmesi de çok önemlidir. Gaye ve inanç birliğinden yoksun oluş, genç kardeşlerimizin yeterliliğinde negatif bir durum oluşturmaktadır. Yapılması gereken açık ve nettir, o da bu olumsuzlukları ortadan kaldıracak adımlar atmaktır.

Toplum içinde bireyler hem toplumsal statüleri hem de bilgi ve donanımları ile kendilerine “güven” duyarlar. Milli toplumsal yapımız içerisinde gençlerin saygın bir yerinin bulunmasına rağmen, günümüzde maalesef kültürel erozyona maruz kalmış gençler yüzünden, gençlerin sosyal statülerini zedelemiş, toplum nezdindeki saygınlığı giderek azaltmıştır. Bu negatif algıyı, örnek insan olmak çabasındaki ülkücü gençlerle yıkmak bizim görevlerimiz arasındadır. Köhne düzene ve emperyalist saldırılara karşı mücadelemiz sürerken bir ülkücü gencin en büyük niteliklerinden biri de “etkileyici” olmasıdır. Aslında etkilemek eyleminin özünde liderlik vardır. Genç kardeşlerimiz kendini ne derecede lider hissediyor: “Ben kendimi yetiştirip değiştirebilirim, ben okulumu değiştirebilirim, ben çevremi değiştirebilirim” diyerek. Bu kapsamda “genç ülkücü liderliği” kavramı üzerinde önemle durulmalıdır. Sürekli öğrenen, kendini geliştiren, yenileyen, işbirliğine ve paylaşıma açık “Genç liderlerle toplumu dönüştürmek daha kolay olacaktır.”

Bir milletin geleceği gençlerin terbiye, ahlak ve eğitimlerine bağlı ise eğer, ülkücülerin de bu konuda müşahhas sonuçları olan bir öğrenci tanımı olmalıdır. Öğrencilerimize öğretim yani tahsil sunarken onları eğitmemiz de gerekir. Sahip olduğu bilgiyi nerede, nasıl ve ne için kullanmasını bilmeli. Çünkü talebe, hakikatler peşinde koşmayı ve yarınların hizmet ehli olmayı meslek edinen insan olabilirse, bu amaçla eğitilip yetiştirilirse geleceğin milli sorumluluklarını üstlenebilecektir. Gayesi ilmi, maddi ve manevî olgunlaşma olan bir anlayışla yetişmesi elzemdir her öğrencinin. Ancak bu ruhla yetişenler yarınki Türkiye’nin yapı taşı niteliği kazanabilirler. Paralı okulların diploma müşterisi ve istikbalin mevki dilencisi olmamalıdır ülkücü öğrenciler… Geleceğin mevki ve makam dilencisi olan her öğrenci, siyasi iktidarların emir kulu olmaktan başka bir anlam kazanamaz.

Paralı okulların veya devlet okullarının diploma müşterisi gibi hareket ederek, ne olursa olsun bir diplomam olsun kaygısı taşıyanlardan da fayda yoktur kimseye. Hayalperest değil realist, yabancılaşmış değil ülke gerçeklerine vakıf nesiller yetiştirebilirsek ancak Türkiye’ye hizmet etmiş oluruz. Günlük basit siyasete endeksli sloganlar ezberleyen değil, hakikat peşinde koşan, araştırmacı, okuyan ve düşünen nesiller en büyük milli güç ve servettir. Yarının iktisadi hayatta, devlet bürokrasisinde, özel teşebbüs alanında, fen bilim teknoloji sahalarında en iyi ve en başarılı olarak okul bitiren, bu başarılarını şahsi menfaatine hizmet kadar milli bekamız adına da devam ettirme azminde olan toplumcu anlayışa sahip öğrenciler yetiştirmek vazifelerimizin biri olmalıdır.

Bir öğretmen olarak yıllarca okullarda ders vermiş olan büyük insan Nurettin Topçu ağabeyin bir cümlesi şöyledir, Nurettin Topçu diyor ki: “Kırk yıl boyunca öğretmenlik yaptım. Okula sanki bir mabede ve bir ibadethaneye gider gibi gittim. Hiçbir derse abdestsiz girmedim.” Okullarımız ülkücü öğrenciler açısından da bir mabed hükmünde olmalıdır. Ülkücü hareketin sosyal muhtevası iyi anlaşılıp idrak edildiğinde görülecektir ki, ülkücülük gerçek anlamda başarılı ve iyi insan yetiştirmek projesidir. Bu nedenle Türk milletine bilim yolunu göstermek, milletimizin hurafe, bidat ve kültür emperyalizmin etkileri gibi yanlış anlayışlardan arınmasını, korunmasını sağlamakta görevimiz olmalıdır.

Ülkücülük, doğası gereğince birleştirici ve bütünleştirici olması gerekirken bugün reaksiyoner tavırlarla bir ayrışma ve kamplaşma sebebi haline getirilmiştir. İşte bu çıkmazı aşmamız ve bu açmazdan kurtulmamız için bütün gençlerimizin Hoca Ahmet Yesevi ve İmam Maturidi’nin İslam ve din anlayışını özümsemeye davet ediyoruz. Gençlerimiz, Yusuf Akçura, Mehmet Emin Resulzade ve Nihal Atsız, Alparslan Türkeş ve Seyyid Ahmet Arvasi gibi önderleri de örnek almalıdır. Genç arkadaşlarımız, lütfen itikat mezhebimizin de imamı olan İmam Maturidi Hazretleri hakkında araştırmalar yapmalı, kendilerini yetiştirerek, hurafe ve israiliyattan kurtulmalıdırlar…

Sonuç olarak özetle diyoruz ki:

ALTUN NESLİN ÖNCÜSÜ OLMAYA TALİP ÜLKÜCÜNÜN TARİFİ ÜLKÜCÜ:

1- Müslüman-Türk gençliğinde olması gereken bütün hususiyetleri bünyesinde toplamaya çalışan insandır.

2- O Müslüman-Türk kimliğine sahip olmak gayretinde iken, eksikliklerini süratle tamamlamak azminde olan Türk-İslam ülküsü ışığında yaşamaya çalışan gençtir.

3- Ülkücü insan; Allah’a kul, Peygambere layık ümmet, atalarına layık bir fert olmak kavgasını veren; hem nefsiyle hem de gayri milli yapı ile mücadele eden kişidir.

4- “Vatan sevgisi imandandır.”Hadis-i şerifi mucibinde hareket eden milliyetçi insandır.

5- Ülkücü: Söz ve fiilleri, savunduğu davanın temel ölçüleriyle çatışmayan idealisttir,

6- O,cesaret timsali, sadakat abidesi, vefakâr ve yüksek ahlaklı örnek insandır.

7- Ülkücü, teşkilat hiyerarşisine inanan, görevini en iyi biçimde yapan, disiplinli ve düzenli insandır.

8- O,karşı olduğu sistem içinde, kendi nizamının ölçülerine göre yaşayan insandır.

9- Ülkücü, adamın adamı değil davasının adamı olan idealisttir.

10- Ahlaksızlığa, yoksulluğa, inançsızlığa ve köksüzlüğe karşı verilen mücadelede birbirinden güç alan ülkücüler, her şartta hak bildiği yolda yürüyen alperenlerdir.

Gözlemlerimize göre, hem genel anlamda hem de camiamız açısından bizim şu anda düçar olduğumuz sosyal hastalıklar, bizi bizden uzaklaştıran soyut düşmanlarımız: “CEHALET, ADAVET, ZARURET ve İHTİLAF tır.” Bu alçak dört düşmana ve sosyal hastalık mikrobuna karşı; İLİM, SANAT, UHUVVET, İSTİŞARE ve İTTİFAK silahlarıyla, SABIRLA MÜCADELE ve İKNA ilacıyla karşı koymayı en belirgin prensibimiz haline getirmeliyiz. Zor değil aslında. Sistemli çalışmak ve okumayı düşünmeyi ve istişareyi gelenek haline getirmiş öncü kuvvetler bu hastalıkları tedavi edebilir. “Her şeyden önce bize, İNSAN yetiştiren bir okul bir ekol lazım. Vicdanlarımıza, beynimize, ruhumuza hitap eden bir okul: Her an milli ve manevi değerlerimize, insani ölçülere göre yaşamayı öğreten bir okul, bir ekol, bir akım.” Bu akımı oluşturduğumuzda çevremizden başlayan iyileşmeye kendimizde şahit olacağız.

Bir yanıt yazın