15 Şubat 1932 Pazartesi günü Ağrı ilinin Doğubayazıt ilçesinde doğan Seyyid Ahmet Arvasi, ailece Van’ın Bahçesaray ilçesine bağlı Arvas köyündendir. Babası Gümrük Müdürlüğünden emekli Abdülhakim Efendi, annesi Cevahir Hanımdır.

Ailesinin altı çocuğundan ikincisi olan Seyyid Ahmet Arvasi, ilk tahsiline Van’da başladı. 7-8 yaşlarında yaz tatillerinde bir kuyumcunun yanında çalışmakta, sanat öğrenmektedir. Yine bir gün kuyumcuda çalışırken Müftü Kazım Efendi içeriye girer. Kuyumcu ile sohbet ederken içerde çalışan Seyyid Ahmet Arvasi’ye bakar yanına çağırıp kim olduğunu öğrenince, “Babana selamlarımı söyle, seni okutsun, ilme versin. Senin mesleğin sarraflık değil, ilimdir.” der. Bu olaydan sonra Abdülhakim Efendi onu ilme yöneltir. İlk tahsilini Doğubayazıt’ta tamamladıktan sonra Karaköse’de başladığı ortaokulu, Erzurum’da bitiren Arvasi lise tahsilini Erzurum Erkek Öğretmen Okulu’nda başlayıp Erciş Öğretmen Okulu’nda bitirdi.

Öğretmen okulunda okurken evlenen Arvasi, 1952 yılında Konya’nın Doğanbeyli bucağında ilkokul öğretmeni olarak göreve başladı. Üç yıllık ilkokul öğretmenliğinden sonra, askerliğini yedek subay olarak yapan Arvasi, Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji bölümüne kaydoldu. 1958 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji bölümünden mezun olan Arvasi, çeşitli illerdeki okullarda pedagoji öğretmenliği yaptı. 1978 yılında Atatürk Eğitim Enstitüsünden yurdun çeşitli yerlerine sürgün edilen 24 yöneticinin yanında tek öğretmen olarak sürgüne gönderilmiştir. Kırşehir ve İstanbul Ümraniye’de çalışma ve hizmet imkânı bulamadığı için 1979 yılında MHP büyük kongresinde onu emekli zannederek ve delegelerin aday göstermesiyle Genel İdare Kuruluna üye olarak seçilmiş bunu da radyodan haberleri dinlerken öğrenmiştir.

Devlet memurluğu sıfatı ile bir insanın siyaset yapmasını uygun bulmadığında haftası dolduğunda emeklilik kararı almıştır. Siyaset onu 12 Eylül harekâtını takip eden yıllarda İstanbul’dan alıp meşhur Mamak zindanlarına götürmüştür. 31 Aralık 1988 tarihinde kalp krizi nedeniyle daktilosunun başında Hakka yürümüştür. Hayatının hakkını vere vere bu dünyadan göçen Arvasi, mesleğinin de hakkını vermiştir. Ülkenin buhranlı yıllarında Türk Gençliğine ışık olmuş, ışığı günümüzde de kendini arayan gençlere yol göstermeye devam etmektedir.

Çağın Yesevisi unvanını abartıya yer bırakmayacak şekilde hak eden Seyyid Ahmet Arvasi ile ilgili Hüdavendigar Onur’un hazırladığı, “Aydınların Gözüyle S. Ahmet Arvasi” adlı eseri, Arvasi’nin hayatına arkadaşları, yakın çevresi, öğrencileri, onun ışığından istifade eden dün ve bugünün nesillerinin, bir bakışı onunla birlikte yaşanmış, duyulmuş ya da okunmuşların bulunduğu eser Alparslan Türkeş’ten, Dilaver Cebeci’ye Gürcan Dağdaş’dan, Ümit Özdağ’a Nazif Okumuş’a kadar tam 51 aydının yüreğinden kaleminden Arvasi’yi tanımak isteyenlere sunulmuştur.

Bu dünyadan bir Seyyid Ahmet Arvasi geçti ve onu tanımak, anlamak isteyenlerin çok değerli kişilerin onu anlatmasıyla anlamak tanımak isteyenler için çok özel bir çalışma. Arvasi’nin çocukluğundan gençliğine, tahsil yıllarından öğretmenlik yıllarına öğrencilerin gözüyle anlatımından konferanslardaki hatipliğine, Ülkemizin buhranlı yıllarında gençliğinin dalından kopmuş yaprak gibi savrulduğu dönemlerinde onlara sahip çıkışına, öğretmenlik mesleğinden emekli olması ile siyaset sahnesine çıkışına, Siyaset yüzünden zindanlarda geçen dönemine, devamlı öğretmek adına yaptıklarından verdiği bugünde bize yol gösteren eserlerine, gazetecilik dönemine dair bilinen bilinmeyenlerini öğrenmek için okunması gereken bir eser.

KAYNAKÇA

Hüdavendigar Onur, Aydınların Gözüyle S. Ahmet Arvasi, Uyanış Yayınevi, 2012, Sayfa 336, ISBN:605-624-01-57

Bir yanıt yazın