“Türk adının, Türk Milletinin isminin geçtiği ilk Türkçe metin. İlk Türk Tarihi. Taşlar üzerine yazılmış tarih. Türk devlet adamlarının millete hesap vermesi, milletle hesaplaşması. Devlet ve milletin karşılıklı vazifeleri. Türk nizamının, Türk töresinin, Türk medeniyetinin, yüksek Türk kültürünün büyük vesikası. Türk askeri dehasının, Türk askerlik sanatının esasları. Türk gururunun ilahi yüksekliği. Türk feragat ve faziletinin büyük örneği. Türk içtimai hayatının ulvi tablosu. Türk edebiyatının ilk şaheseri. Türk hitabet sanatının erişilmez şaheseri. Hükümdarane eda ve ihtişamla hitap tarzı. Yalın ve keskin üslubun şaşırtıcı numunesi. Türk milliyetçiliğinin temel kitabı. Bir kavmi millet yapacak eser. Asırlar içinde milli istikameti aydınlatan ışık. Türk dilinin mübarek kaynağı. Türk yazı dilinin ilk, fakat harikulade işlek örneği. Türk yazı dilinin başlangıcını miladın ilk asırlarına çıkartan delil. Türk ordusunun kuruluşunun en az 1250 sene öteye götüren vesika. Türklüğün en büyük iftihar vesilesi olan eser. İnsanlık âleminin sosyal muhteva bakımından en manalı mezar taşları. Dünyanın bugün belki de en büyük meselesi olan Çin hakkında 1250 sene evvelki Türk ikazı. vs. vs.“

Rahmetli Muharrem Ergin hoca Orhun abidelerinin ne ihtiva ettiğini daha da önemlisi büyük kıymetini bu etkileyici sözlerle dile getirmiştir. Orhun abideleri Türk tarihi, dili, kültürü cihetinden büyük bir hazinedir.

Orhun Abideleri Hakkında Umumi Bilgiler

Abideler, Baykal Gölünden 400 kilometre güneydeki Orhun Nehri vadisinde, Moğolistan’ın 48. enlem ve 107. boylam arasında kalan Koşo Tsaydam bölgesindedir. Orhun abidelerinden kastımız üç kıymetli abidedir.  Bunlar kronolojik sırasıyla; Kül Tegin, Bilge Kağan, Tonyukuk abideleridir.

Kül Tegin abidesi, 732 tarihinde abisi Bilge Kağan tarafından Kül Tegin’in anısına dikilmiştir. Bilge Kağan bu yazıtın yapılışına bizzat nezaret etmiştir. Anıt, kaplumbağa şeklinde oyuk bir kaide taşının üzerine oturtulmuş şeklidedir. Bulunduğu zaman kaidesinin yanına devrilmiş haldeydi. Rüzgâra ve olumsuz hava koşullarına muhatap olan kısımlarında tahribat ve silintiler oluşmuştur. Sonradan yerine dikilmiştir. Yüksekliği 3,75 metredir. Titizlikle yontulmuş olduğu anlaşılmaktadır. Batı tarafı büyük bir Çince kitabe ile kaplıdır. Diğer üç tarafı ise Türkçe kitabeler bulunmaktadır. Anıt Bilge Kağanın ağzından yazılmıştır. Hitabet ona aittir. Abidenin civarında türbe enkazı, pek çok heykel parçaları, anıt alanına çıkan iki tarafına heykeller, taşlar dizili 4,5 kilometrelik bir yol bulunmuştur. Kül Tegin’in başı ve hatunun gövdesi ve yüzünün bir kısmı da bu buluntular arasındadır.

Bilge kağan anıtı, ölümünden bir yıl sonra oğlu kağan tarafından 735 yılında dikilmiştir. Kül Tegin abidesinin bir kilometre uzağındadır. Şekil, tertibi ve içeriği açısından birincisine benzemektedir. Bu kitabelerin de batı cephesi Çin lisanında yazılmıştır. Çince kısım hemen hemen tamamı silinmiştir. Bu abidelerde de Bilge Kağan konuşmaktadır. Bu kitabede Kül Tegin kitabesi gibi Yolluk Tegin tarafından yazılmıştır. Bu anıtlarda Bilge kağanın söylemi dışında Yolluk Tegin’in ilaveleri de yer almaktadır. Etrafında türbe, heykel ve balballar bulunmuştur.

Tonyukuk abidesi, bizzat büyük devlet adamı Tonyukuk tarafından 720-725 yıllarında diktirilmiştir. Müellifi, konuşan Tonyukuk’tur. Bu abide diğer iki abidenin biraz daha doğusunda bulunmaktadır. Kitabelerde II. Göktürk devletinin kuruluşundan zamanına kadar olan olayları kendi perspektifinden anlatmaktadır. Tonyukuk yazıtının yanında da türbe, balbal ve taşlar bulunmuştur.

Orhun abideleri Türk tarihi, dili, kültürü ve birçok açıdan çok kıymetli bilgiler ihtiva etmektedir. Orhun abidelerinin eğer yapılmasaydı veyahut günümüze ulaşmamış olsaydı Türk tarihi karanlıkta kalır, gerçeklere dayanan bir Türk tarihi yazılamazdı. Orhun abidelerinin Türklük için kıymetini anlatmakta kelimeler yetersiz kalıyor dersek sanırım mübalağa yapıyor olmayız. Yüksek bir medeniyetin mahsulü olan bu abideler hakkında genel bilgiler verdikten sonra şimdi de belli başlı bazı konular hakkında malumat vermek yerinde olacaktır.

(Kısaltmalar:  BK: Bilge Kağan Yazıtı, KT: Kül Tigin Yazıtı, T: Tonyukuk Yazıtı, DY: Doğu yüzü, GY: Güney yüzü, BY: Batı yüzü)

İstiklalin Teminatı Olan Yüksek Telakki: Türklük Gurur ve Şuuru

Bu eşsiz kitabeler Türklük gurur ve şuurunun en eski ve en iyi örneğidir. Muharrem Ergin, çok doğru bir tespitle, bu abideler için “Türk Milliyetçiliğin Temel Kitabı” ifadesini kullanmıştır. Türklük gurur ve şuurunun, milli hissin, devlet ve millet için önemi ve vazgeçilemez olan işlevi bu abidelerde çok açıktır.

Kitabelerde net bir şekilde yansıdığı gibi Türklük gurur ve şuuru Türk milletini esaretten kurtarmıştır. Bilge Kağan Anıtında elli yıllık Çin esaretinden kurtuluşun nasıl gerçekleştiğini tüm çıplaklığıyla anlatılmaktadır;

(BKDY 7) Türk milleti il yaptığı ilini elden çıkarmış, kağan yaptığı kağanını kaybedi vermiş. Çin milletine, beylik evladın kul kıldı (oldu), hanımlık kızını cariye kıldı (oldu). Türk beyleri bey adını bıraktı…

(BKDY 8) …Türk halk kitlesi şöyle demiş, illi millet idim ilim şimdi hani, kime il kazanıyorum demiş.

(BKDY 9) Kağanlı millet idim, Kağanım hani, ne kağanı işi, gücü yeriyorum der imiş. Öyle diyip Çin kağanına düşman olmuş. Bunca işi, gücü vermediği düşünmeden, Türk milletini öldüreyim, kökünü kurutayım der imiş. Yok, olmaya gidiyormuş. Yukarıda

(BKDY 10) Türk Tanrısı, mukaddes yeri, suyu öyle tanzim etmiştir. Türk milleti yok olmasın diye, millet olsun diye, babam İlteriş kağan, annem İlbilge Hatunu göğün tepesinden tutup yukarı kaldırmıştır (kut vermiş).

Esaret altından bulunan Türk milleti “Biz devlet sahibi bir millet idik şimdi bizim devletimiz nerede? Biz kendi hanı olan millet idik, şimdi bizim hanımız nerede? Biz şimdi kuvvetimiz hangi devlet, han için sarf ediyoruz?“ diyerek bu durumdan duyduğu ağır elem ve bağımsızlık arzusu ile Çin devletine ve hanına düşman olarak bağımsızlık yollarını aramaya koyulmuştur. “Yukarıda Türk Tanrısı Türk milleti yok olmasın diye” Türk milletinden yardımı esirgemiş. Toplayıcı, birleştirici, enerjik, azim ve irade sahibi bir kağanı Türk milletinin başına geçirmiştir. Türkü gurur ve şuuru, Türk milletini korumuş ve bağımsızlığını garantisi olmuştur. İstikbalde de Türk milletinin ve devletini teminatı bu gurur ve şuur olacaktır.

(BKDY 22) …Milletin adı sanı yok olmasın diye, Türk milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım…

(BKDY 33) …Tanrı bahşettiği için, ben kazandım için Türk milleti kazanmıştır. Ben küçük kardeşimle beraber böyle başa geçip kazanmasam Türk milleti ölecekti, yok olacaktı…

Türk Kağanının Görevleri ve Fedakârlığı

(KTDY 27) …Türk milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım…

Türk Hakanları, kendilerine en büyük vazife olarak devletin devamını temin etmek ve milletine her alanda yüceltmek olarak belirlemişler. Gerekli fedakârlıkları yapmaktan hiçbir vakit çekinmedekileri abidelerde açıkça görülmektedir.

(BKKY 7-8) …Fakir milleti zengin kıldım. Az milleti çok kıldım. Yoksa bu sözümde bir yalan var mı?

(KTDY 29) …Tanrı bağışlasın, devletim var olduğu için, kısmetim var olduğu için, ölecek milleti diriltip besledim. Çıplak milleti elbiseli, fakir milleti zengin kıldım. Az milleti çok kıldım. Değerli ilden, değerli kağandan daha iyi kıldım…

Günümüzde “Soysal Devlet” olarak tabir edilen devlet modelinin değerli bir örneğini sergiliyor. Yoksul halkı refaha ulaştırmak kağan için büyük ve kutlu bir vazife olarak telakki edilmiştir.

(BKGY 10) Türküm için, milletim için iyisini öylece kazanı verdim…

Türk Kağanının Buduna Sert Uyarısı!

(KTGY 2) Dokuz Oğuz beyleri, milleti! Bu sözüm iyice işit, adamakıllı dinle…

Anıtlarda en göze çarpan unsurlardan biride Türk Kağanının milletiyle hesaplaşmasıdır. Kağan, esasında milletin bilgisizliğinden meydana gelen ve Türk devletinin istikbalini büyük riske atan davranışlarından dolayı buduna ağır tenkitler yöneltmektir.

(KTGY 8) …Türk milleti öleceksin! Ötüken yerinde oturup kervan, kafile gönderirsen hiç bir sıkıntı yoktur. Ötüken ormanında oturup ebediyen il tutarak oturacaksın. Türk milleti, tokluğunun kıymetini bilmezsin. Açlık, tokluk düşünmezsin. Bir doysan açlığı düşünmezsin. Öyle olduğun için, beslemiş olan kağanının sözünü almadan her yere gittin. Hep orda mahvoldun, yok edildin…

(KTDY 22-23) Türk milleti, vazgeç pişman ol! Disiplinsizliğine dolayı, beslemiş olan bilgili kağanınla, hür ve müstakil iyi iline karşı kendin hata ettin, kötü hale soktun… Mukaddes Ötüken ormanının milleti, gittin. Doğuya giden 24 gittin. Batıya giden, gittin. Gittiğin yerde hayrın şu olmalı: Kanın su gibi koştu, kemiğin dağ gibi yattı. Beylik erkek evladın kul oldu, hanımlık kız evladın cariye oldu. Bilmediğin, için kötülüğün yüzünden…

Halkın “kutsal” Ötüken topraklarını bırakarak gitmesini bir felaket olarak görerek; ” Türk milleti mahvolacaksın” diyerek acı sona işaret etmektedir. Türk budunun dinleyip, öğüt alması bir daha bu hataları tekrar etmemesi için Türk kağanı bu sözlerini bu ebedi “taşa vurmuştur.” Adeta aziz Türk milletini öz eleştiriye davet etmiştir.

(KTGY 6) …Türk milleti öldün; Türk milleti öleceksin! Güneyde Çogay ormanına, Tögültün ovasına konayım dersen, Türk milleti, öleceksin!

İstihbaratın Gücü

İstihbarat faaliyetleri dünde bugün de bir devlet için büyük öneme sahiptir. Her devlet için vazgeçilmez bir faaliyet alanıdır. İstihbarat değeri; güçlüyü güçsüz, güçsüzü güçlü kılacak kadar etkili olmasıdır. Savaşların kazanımında istihbarat ağı kendini Tonyukuk abidelerinde göstermektedir.

(TGY 1) Geyik yiyerek, tavşan yiyerek otuyorduk. Milletin boğazı tok idi. Düşmanımız etrafta ocak gibi idi, biz ateş idik. Öylece otururken Oğuzlardan casusu geldi…

Tonyukuk bu hitap milletin durumun gayet iyi olduğunu, başka bir tabirle kendi halinde yaşadıklarını belirtmektedir. Lakin etrafındaki kötü niyet sahibi oluşumlarında farkındadırlar. Abideye göz atılacak olursa sık sık “…casus geldi veya haberci geldi“ ifadeleri geçmektedir. Gelen casusu ve haberciler vasıtasıyla düşmanların Türk devletinin yıkmak, milletini yok etmek için yaptıkları ittifaklar, eylem hazırlıklarına vakıf olan Tonyukuk ivedilikle harekete geçiyordu Türk devletini ve milletinin menfaati için hemen plan yapılarak düşman adeta “ava giderken avlanıyordu”.  Bu noktada istihbaratın gücü paha biçilemez.

(TGY 5) …O sözü işitip gece uyuyacağım gelmedi, gündüz oturacağım gelmedi…

Tonyukuk, gelen hassas malumatı kıymetlendirip büyük bir gayretkeşlik içerisinde en uygun planı yaparak düşmana hamle şansı vermeden imha etmiştir. Abide de belirtildiği gibi düşmanın “uykusunu mızrakla“ açmıştır.

Bilgiye Verilen Büyük Değer

(KAGY 11) …Her sözüm varsa ebedi taşa vurdum. Ona bakarak bilin…

Her cihetten yüksek bir medeniyetin ürünü olduğu belli olan Orhun Abidelerinde,  Türk kağanın bilgi kavramına verdiği önem büyük dikkat çekmektedir. Tüm kötülükler bilgisizliği bağlanarak, cehaletle mücadele edilmiştir. Bu kıymetli bir durumdur. Türkün bilgiye, bilgeliği verdiği önem ve cehaletle, bilgisizliğin getirdiği kötülükle âdete amansız mücadelesi atlanmayacak, yadsınamayacak bir hakikattir.

(KADY 3) …Bilgili kağan imiş, cesur kağan imiş. Buyruklu yine bilgili imiş. Buyruklu yine bilgili imiş tabii, cesur imiş… (5) …Bilgisiz kağan oturmuştur, kötü kağan oturmuştur. Buyruku da bilgisizmiş tabii, kötü imiş tabii…

Türk milleti ancak ve ancak bilgili Kağan ve devlet adamaları olduğu zaman ancak mutluluğu, huzuru ve refaha ulaşabilirdi. Var olması, hayatta kalması da bilgili kişilere bağlıydı.

Askerlik Sanatı ve Cesaret

Türklerin, askerlik sanatında dünyanın bir numaralı milleti olduğu aşikâr bir gerçektir. Dünyanın farklı iklimlerinde kurduğu yüzlerce devlet,  yönetme ve askerlik mesleğimdeki üstün vasıflarından ileri gelmektedir. Düşman üzerine giden Tonyukuk’a gelen haberci yüz bin düşmanın toplandığı haberini getiriyor. Bu malumat üzerine bütün beyler geri dönelim, çekilim deyince Tonyukuk;

(TBY 4) Çok diye niye korkuyorsunuz? Az diye niye kendimizi hor görelim? Hücum edelim dedim. Hücum ettik… (5 -6) Tanrı lütfettiği için, çok diye korkmadık, savaştı (kazandık)…

Türk kumandanlarının ve ordusunun başarılarının temel sebeplerinden biriside kendilerine olan özgüvenleri ve büyük cesaretleridir. Korkusuzca devlet ve milleti istikbali için düşman üzere saldırmaktan geri durmamışlardır.

(KTDY 15) …Tanrı lütfettiği için illiyi ilsizleştirmiş, kağanlıyı kağansızlaştırmış, düşmanı tabi kılmış, dizliye diz çöktürmüş, başlıya baş eğdirmiş… (18) …Dizliye diz çöktürdük, başlıya baş eğdirdik…

Son sözü, başlangıçta olduğu gibi, Muharrem Ergin’in tüm kalbimizle katıldığımız güzel dilekleriyle bitirmek yerinde olacaktır.

“…Türklüğün şahadet parmakları olarak yükselen bu mübarek taşları kana kana okumak, her kelimesi üzerine derin derin düşünmek, resimlerini huşu içerisinde seyrederek ruhu yıkamak, her Türk için milli bir ibadettir…”

KAYNAKLAR

ERGİN, Muharrem, Orhun Abideleri,  Boğaziçi Yayınları (51.baskı), İstanbul, 2017

ORKUN, H. Namık, Eski Türk Yazıtları (3.baskı), T.D.K., Ankara, 1994

ARSAL, S. Maksudi, Türk Tarihi Ve Hukuk, T.T.K., Ankara, 2014

ARSAL, S. Maksudi, Milliyet Duygusunun Sosyolojik Esasları, Ötüken Neşriyat (5. Baskı), İstanbul, 2018

GÖMEÇ, Saadettin, İslam Öncesi Türk Tarihinin Kaynakları Üzerine, DTCF Tarih Araştırmaları Dergisi, 1999-2000, 20/31, Ankara

KAÇAR, Irmak, Orhun Yazıtları Üzerine Türkiye’de Yapılmış Yayınların Açıklamalı Tarihçesi, Yüksek Lisans Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili Ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Trabzon, 2013.

TAŞAĞIL, Ahmet, Bilge Kağan’ın Vasiyeti, Bilge Kültür Sanat Yayınları, İstanbul, 2017

Bir yanıt yazın