Fikir adamlarımızın çoğu bir ahlâk buhranı içerisinde olduğumuzu kabul eder, sanırım. Fakat ahlâk mevzuunda araştırmalarımız yoktur. İrtica gibi sık sık tekrarlanan bu ahlâk sözünün de tarifi, ilmi tenkidi ve münakaşası yapılmamıştır. Şöhretli Fransız sosyoloğu Georges Gurtvitch umumiyetle kabul edilen tek ahlâk anlayışı yerine 8 ahlâk çeşidi sayar: 1.anânevi (geleneksel) ahlak (İntizamlı tekrarlardan doyan adet, gelenek ve görenek ahlâkı) 2.gayeli ve faydacı ahlâk (zevk, saadet, sıhhat, rahat, uzun ömür, nizam, ilerilik, devletin kudreti ilah…gibi dünya nimetleri arayan faydacı ahlâk) 3.fazilet ahlâkı (1.cesaret 2.sadaket 3.samimiyet 4.itidal 5.tevazu 6.mahviyet 7.dürüstlük 8.Alicenaplık 9.fedakarlık 10.şefkat 11.merhamet 12.adalet 13.insaf 14.hemcinsini sevmek) 4.Takdir ve ayıplama ahlâkı (her hareketin peşinden verilen müspet veya menfi hüküm) 5.ev ahlakı (vazife ahlakı) 6.ideal sembolik hayaller ahlâkı 7.arzu ahlâkı(arzu edilen değil arzu edilmeye layık olan şeylere dayanan ahlâk) 8.faaliyetçi ve yaratıcı ahlâk (iş ahlâkı, istihsal ahlâkı, sosyal inkılaplar ahlâkı)
Bu ahlâk çeşitlerinin her biri bir cemiyet içinde, ayrı ayrı sosyal kadroların karşılığıdır. Mesela faydacı ahlâk, rekabetçi kapitalist cemiyetler burjuva sınıfının ahlâkıdır.
Bu sınıflandırmanın tenkidi bu sütunun işi değildir. Ahlâk deyince ne anladığımızı belirtmek zorunda olduğumuza işaret etmek istiyorum. Birçok mefhumlar içinde durumumuz aynıdır : irtica, inkılap, hürriyet, geri, ilerici, sağcı, solcu ilah… gibi toptan ve rastgele kullanılan sözlerin gerçek mânâları, çeşitleri, tarifleri belirtilmiş değildir. Herkes bunlara kendi anlayışına göre, üstünkörü ve kaba saba mânâlar vermektedir. Fikir hayatımızın nizama girmesine imkân vermeyen bu mefhum anarşisi, politika hayatımızı da içinden çıkılmaz karışıklıklara sokmaktadır. Bu yüzden programları arasında esaslı farklar bulunmayan partilerimiz, yarım asırdan beri bizi sırtısıra hayal kırıklığına uğratan demokrasi denemelerimizdeki başarısızlığın sosyal sebepleri üzerinde hiçbir araştırma yapmadan bol vaatlerle halkı kandırmayı iktidara gelmenin tek yolu haline getirmişlerdir. ‘’Sen yapamazsın ben yaparım.‘’ dedikten sonra yapmayanların ve yapamayacak olanların aczi tek partiye mâl edilemez. Bütün cemiyeti içine alan çeşitli ve karışık sebeplere bağlı bir başarısızlığın esaslı tahlili yapılmadan başarı yolu anlaşılmaz.
Ve anlaşılmıyor.
KAYNAKÇA
Peyami SAFA, Eğitim,Üniversite,Gençlik, Sayfa:83-84