Bundan tam 101 yıl önce ”Dili dilimizden, dini dinimizden, özü özümüzden” olan, yıllar boyunca Çarlık Rusya’sının amansız zulümlerine karşı topraklarını savunmuş, topraklarını kan ile sulamış olan Azerbaycan Türkleri… Yıllardır baskı ve zulüm altında şehitlerinin kanıyla mübareklenmiş topraklarını muhafaza etmişler en nihayetinde 28 Mayıs 1918 günü Kafkasya parlamentosundaki Azerbaycanlı delegelerin oluşturmuş olduğu ve başkanlığını Mehmet Emin Resulzade’nin yaptığı Azerbaycan Millî Şurası tarafından Azerbaycan’ın bağımsızlığı ilan edildi. Bu bağlamda Mehmet Emin Resulzade Azerbaycan Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı olmuş oldu. Bu olay berberinde ilklerle tarih sahnesinde yer almıştır. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin temelleri Türk âleminde ve Müslüman Doğu’da ilk Cumhuriyettir. Kurucu meclis sıfatında olan ilk meclisin parlamentosunda 120 vekil bulunuyordu. Bakü’nün o dönemde Bolşevik işgalinde olması hasebiyle meclis Gence şehrindeydi. Azerbaycan Millî Şurası tarafından oluşturulan kanunda “Ülkedeki herkes seçimde oy kullanacak” maddesiyle Azerbaycan Cumhuriyeti kadınlara da bu hakkı tanıyan ilk Müslüman Türk Cumhuriyetidir, yine bir ilk teşkil eder. Azerbaycan Cumhuriyetinin diplomasi sahasında ilk münasebeti Osmanlı Devleti ile olmuştur.4 Haziran 1918’de Batum’da “Kardeşlik ve Barış” anlaşması imzalanmıştır. Gönül bağı, dil bağı, din bağı ve ötelerden gelen kadim tarih bağlarıyla maziden birbirine kardeş olan bu iki taraf, diplomasi sahasında da bunun teşekkülünü göstermiş oldu. Azerbaycan Osmanlı’dan askeri yardım talebinde bulundu. Az önce de bahsedildiği gibi Bakü’nün Bolşevik işgalinde olması nedeniyle anlaşma maddelerinde de yer alan Osmanlı’dan askeri yardım isteği Osmanlı tarafından kabul olunmuştur. Komutası Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Paşa’da olan bu ordu Kafkas İslam Ordusu’dur.
KAFKAS İSLAM ORDUSU
Osmanlı Devleti bilindiği üzere I. Dünya Savaşı’nda mağlup oldu. Zaferimiz Çanakkale ve Kûtü’l-Amare’de tezahür etse de, bu iki zaferin yanında Kafkasya’da kazanılan önemli bir zafer daha vardı. Bu zaferden pek bahsedilmedi. Oysa herkesin bitişinden bahsettiği günlerde Osmanlı ordusu tabir yerindeyse küllerinin arasından tekrar doğarak 15 Eylül 1918 günü Bakü’ye girmeyi başardı. Bakü en zor günlerinde Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu tarafından kurtarıldı. Türk ve Müslüman kimliğini muhafaza etmesi sağlandı. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin başkenti Gence’den sonra Bakû oldu. Bütün bir yirminci yüzyıl boyunca varlığını sürdüren 1920 sonrası Sovyet hâkimiyetine rağmen Bakû’nun Türk ve Müslüman kimliğine zarar verilemedi. Ordumuz yüce İslamiyet inancına hiçbir Türk –Müslüman eline zeval gelmemesi için, Bolşeviklerin ayak seslerinin ezan sesine galip gelmemesi için o küllerden doğdu.
Diplomasinin sonuçsuz kalmaması neticesinde Osmanlı tarafından gönderilen bu ordu, Nuri Paşa komutasında Gence’den başlayıp Bakü’ye kadar olan güzergâhlarında, geçtikleri yerleri Ermeni Taşnak, Es-Er, Menşevik ve Bolşevik gibi düşman güçlerden temizlemiştir. Kafkas İslam Ordusu’nun kazandığı bu tarihi zaferle Nuri Paşa’nın adı tarihe silinmemek üzere altın harflerle yazılmıştır. Aynı şekilde bu zaferde Nuri Paşa’nın yanında Mürsel Paşa’nın adı da tarihe kazınmıştır. Kafkas İslam Ordusu’nun bu zaferi kazanmasında Dağıstan gönüllü birlikleri ile Azerbaycan Türklerinden müteşekkil birliklerin önemli bir rolü olmuştur. Bu zafer, Kafkasya’da yaşayan Türk ve Müslümanlarla Anadolu Türklerinin yardımlaşmasının tezahürüdür. Kafkas İslam Ordusu’nun zaferi bugünkü Azerbaycan ve Türkiye arasındaki yakın münasebetlerin de temelini atmıştır. Bir millet iki devlet o zamanlardan bu zamana vardır, var olsun. Bütün bu dökülen kanlara ve cefalara rağmen 1920 yılının 27 Nisan günü Kızıl Rus Ordusu tarafından işgal olunun Azerbaycan’ın, ”Azerbaycan Cumhuriyeti” olması hadisesi yaklaşık iki yıl sürebilmiştir. Yeni Rus rejiminin de aslında eskisinden bir farkı olmadığını, sözde “Ekmek, Barış ve Özgürlük” nidalarıyla başlanılan yönetimde mazlum Azerbaycan halkının kanının dökülmesiyle devam etmiş, verilen sözler tutulmamıştır.7 Aralık 1918 yılında Türk Kız Lisesi binasında açılışı yapılan Azerbaycan parlamentosunun açılış konuşmasında ilk konuşmayı Milli Şura başkanı Mehmet Emin Resulzade yapmıştır. Resulzade, konuşmasını parlamento binasında dalgalanan üç renkli bayrağa hitap ederek şöyle bitirmiştir: ”BİR KERE YÜKSELEN BAYRAK BİR DAHA İNMEZ!”. O esnada meydanda ve sokaklarda adeta bayram havasında olan halk Resulzade’nin bu cümlesini hep bir ağızdan, coşkuyla yinelemiştir. 27 Nisan hâdisesi (1920 senesi, Azerbaycan topraklarının Kızıl Ordu tarafından işgali) Türk’ün başına gelmiş kanlı bir hâdise olsa da o gün o meydan ve caddelerde haykırılan cümleler SSCB’nin dağılması ve Azerbaycan’ın bağımsızlığını yeniden kazanmasıyla 18 Ekim 1991’de yeniden vücut bulmuştur. Azerbaycan hürriyet ve Türklük davasında yükselen bayrağı bir daha indirmedi. Azerbaycan Türkleri 28 Mayıs’ı bir istiklal ve hürriyet günü olarak, kendi deyimleri ile “Azatlık” günü olarak her yıl kutlarlar. 1969 yılının 28 Mayıs’ında, dönemin Azerbaycan Kültür Derneği Başkanı Dr. Mehmet Kengerli ve Genel Sekreteri Ahmet Karaca tarafından yayınlanan bildirinin bir bölümünde:
“Türk milliyetçiliğinin ve demokrasinin devletin esası olduğunu ilan eden Azerbaycan Cumhuriyeti,23 aylık bir süre içinde sosyal, ekonomik ve kültürel meseleleri büyük bir titizlikle ele almış, Türklük, millî kültür ve millî tarih esasına bağlı tüm müesseselerini kurarak, Azerbaycanlıların gönüllerinde Türkçülük meşalesini yakmıştır. Azerbaycan Türkleri’nin bu mesud devlet hayatı maalesef kısa sürmüş, Kızıl Rus Orduları Azerbaycan’ı işgal ederek, bu şirin Türk diyarını bir cehennem haline getirmişlerdir… Yeraltı ve yerüstü bütün serveti, maddi ve manevi bütün değerleri Komünist Rus emperyalizmi tarafından sömürülen Azerbaycan Türkleri, bu kızıl zulüm karşısında yılmamış, Bolşevik istilacılarına karşı 49 yılda 56 defa ayaklanmışlardır. Fakat bu istiklal ve hürriyet hareketi her defasında kanlı bir şekilde komünist Ruslar tarafından bastırılmıştır. Azerbaycan Türkleri, insanlara hürriyet ve milletlere istiklal güneşinin bütün dünyayı bir gün aydınlatacağına, vatanları istila edilmiş olsa bile bir kere yükselen üç renkli Ay-Yıldızlı bayrağın ebediyyen dalgalanacağına inanmaktadırlar(…)”
Demiştir.
Azerbaycan Cumhuriyeti, yüksek milli bir ideal sahibi olan fedakâr bir ulusun yorulmak bilmeyen gayretlerinin tecellisidir. 28 Mayıs günü, Azerbaycan’ın “Bağımsızlık ve İstiklal Günü” olarak kutlaması gereken bir gündür başka bir değişle Cumhuriyet Bayramı olarak kutlanması gereken bir gündür.
28 Mayıs 1918 nesillerin tahayyül ettiği ve ecdadımızın uğrunda seve seve can verdiği Azerbaycan’da Cumhuriyet idealinin gerçekleştiği tarihi bir gündür. Her 28 Mayıs gününde Azerbaycan’ın Rus zincirini kırdığı bu tarihi günde Azerbaycan istiklali uğrunda canını ve kanını esirgemeyen Kafkas İslam Ordusu’nun ve Anadolu’nun kahraman Mehmetçik’leri hürmet ve saygı ile dâima anılmakta ve anılacaktır. Azerbaycan Türklerin onların anısını şehitlikler ve haklarında yazılan destan, şiir ve hikâyelerle yaşatmaktadır.
KAYNAKÇA
“Ayın Takvimi” Azerbaycan Dergisi, Yıl; 1, Sayı; 2, 1 Mayıs 1952, Ankara s 13.
Mirza Bala Mehmetzade, “28 Mayıs’a Doğru”, Birleşik Kafkasya Dergisi, No; 5 (22), Mayıs, 1953, Münih Milliyetçilik ve Sosyalizm Üzerine Mektuplar-Galip Erdem, Yeni İstanbul, 29 Nisan 1963Milliyetçilik ve Sosyalizm Üzerine Mektuplar-Galip Erdem, Bizim Anadolu, 31 Mayıs 1969