Bir hilâl uğruna batan güneşler, toprak için toprağa düşen yiğitler, geride kalan gözü yaşlı anne, baba, kardeş ve eşler… Türk milletinin kaderi, en civan mert yiğitlerini, en sevgilinin yolunda feda etmekten başka nedir? İşte bu kaderin talihlilerinden, Afrin Şehidi Halil İbrahim Aygül’de geride ailesini, nişanlısını, arkadaşlarını bırakarak, içti şehadet şerbetini. Sevdiklerinden kavuşmak üzere ayrılarak, en sevgili için verdi canını. Vatan için vuruşması bittiğinde, memleketine dönerek nişanlısı ile düğün yapacaktı ancak kaderi ilahinin bir tecellisidir ki şehitlik nişanıyla mükâfatlandırıldı ve yâr ile vuslat niyetindeyken Hakka vuslat etti. Binlerin katıldığı bir merasim ile uğurlanırken, veda eden kalplerde hüzün ve öfke hepsinden üstün olarak Türk’ün sarsılmaz imanı vardı. Dillerde ise içimizde büyüttüklerimizi, Allah’ın büyüklüğü uğrunda feda edişimizin emaresi tekbir sesleri vardı. Bu imanın dillerden göklere doğru uzattığı teslimiyet bayrağıydı getirilen tekbirler, tıpkı Ay Yıldızlı Al Bayrak gibi yalnızca Hakka teslim, inmez bir bayrak. Bizler o cenazede bulunduk… Bizler kinin en ucunda, bizler hüznün en zirvesinde, bizler sevginin en doruğunda Aziz Türk Milletine mensup olmanın şerefiyle veda ettik Halil İbrahim’e rahmet olsun…
Kendinizi tanıtır mısınız?
İsmim Muharrem Aygül, Şehit Halil İbrahim Aygül’ün ağabeyiyim doğma büyüme Çorum Alacalıyım ama aslen Yozgat’lıyız, Yozgat’ın Aydıncık ilçesinden gelmeyiz. Alaca Kaymakamlığında memur olarak çalışmaktayım.
Şehidimizin hayatından kısaca bahseder misiniz?
Kardeşim çok sakin bir çocuktu, kimseye bir zararı yoktu. İlkokulu bitirdikten sonra reklamcıda çalışmaya başladı. İş arkadaşları, patronu çevresindekiler ondan oldukça memnundu, hakkında hiçbir şikâyet almadım. Çalışırken Açık liseyi bitirdi ve uzman askerliğe gideceğim dedi. Kendi isteğiyle uzman askerliğe gitti. Bir yıl Ankara’da uzmanlık eğitimi aldı ve tankçı olarak Hatay’da göreve başladı daha sonra Afrin harekâtına katıldı. Bir ay kadar harekâtta görev aldı ve nihayetinde şehadet şerbetini içti.
Şehadet haberini nasıl aldınız?
Ben o zaman İnegöl’de çalışıyordum, şehit olmadan bir gün önce telefonla konuşmuştuk nasıl bir sıkıntı var mı diye sormuştum. Bir sıkıntı olmadığını, iyi olduğunu ve harekâtın devam ettiğini söyledi, merak etmeyin dedi. Şehit olduğu gün beni arayanlar oldu tank vuruldu diye tabi bir sürü tank var diyoruz inanmak istemiyoruz arayanlara da dedim ben daha dün görüştüm diye… Akşama doğru haber geldi şehadetini biz önce medyadan öğrendik netlik kazanana kadar askeriye haber vermedi.
Şehadeti nasıl gerçekleşmiş?
Harekât esnasında Halil İbrahim’in içerisinde bulunduğu tank teröristlerce RPG roket atar ile uzaktan vuruluyor. Halil İbrahim ve dört arkadaşı orada şehit oluyorlar.
Şehadet haberini aldıktan sonra hayatınızda neler değişti?
Şehadet haberini aldıktan sonra İnegöl’den Alacaya geldim. Buradaki komutanlar ailemizle çok ilgilendiler, annem artık yalnız kalamayacağı için ailemi de alarak buraya yerleştim. Şehit yakınlarına sağlanan iş hakkından yararlanarak işe başladım…
Kamuoyunda kız kardeşinizin cenaze esnasında çekilen fotoğrafı çok konuşuldu, kardeşinizin cenazedeki bakışları sizce neyi anlatıyor?
O bakışı her şeyi anlatıyor aslında; Vatana olan sevgisini, vatanına bağlığını, ağabeyini şehit vermesinin acısını ve duyduğu öfkeyi… Biz Türk’üz, bayrağımıza düşkünüz, bizi bölemezsiniz, bizi yıkamazsınız ağabeyim şehit olduysa ben de olurum diyor bakışlarıyla.
Kardeşinizin adının yaşatılması için neler yapıldı?
Sağ olsun devletimiz, milletimiz bu konuda hassas bir okul kütüphanesine adı verildi, sokağımıza adı verildi, Arakan’ da şehidimiz adına su kuyusu açtıran bile oldu daha sonra bizde açtırdık.
Bizlere bir mesajınız var mı?
Gençlerimiz vatana, devlete, millete sahip çıksınlar; bayrağımıza, dinimize sahip çıksınlar. Bunlar hepimizin, söyleyeceklerim bu kadar teşekkür ederim.
Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.