Milletlerin hayatında, onları içine düştükleri derin uykudan uyandıran ve kendine getiren kırılma noktaları vardır. Türk milletinin kırılma noktalarından birine yön veren şahsiyetlerden biri de şüphesiz İsmail Gaspıralı’dır. Onun Kırım’da yaktığı “Ceditçilik” meşalesi bütün Türk coğrafyasını aydınlatmış, Avrupa ve Rusya emperyalizmine direnecek tohumların atılmasına vesîle olmuştur. Hatta onun yetiştirdiği öğrenciler içinden, Birinci Dünya Harbi ve Millî Mücâdele zamanlarında Anadolu’da direniş ateşini yakan ve özellikle kadınları teşkîlâtlandıran nice kahramanlar çıkmıştır. Bütün bir ömrünü cephedeymiş gibi geçiren İsmail Gaspıralı’nın istiklâl mücâdelesinde en büyük yardımcısı, kızı Şefika Gaspıralı olmuştur. Bu yazıda, söz konusu millet ve istiklâl mücâdelesi olunca bir Türk kadınının nasıl tavır alması gerektiğini kendimize hatırlatmak ve içimizdeki cevheri keşfetmek için Ceditçi ilk kadın Şefika Gaspıralı’yı kaleme aldık.

Şefika Gaspıralı, 21 Kasım 1886’da Kırım’ın Bahçesaray şehrinde gözlerini mücâdele dolu bir hayata açmıştır. Babası, bütün Türk milliyetçilerinin mutlaka tanıması gereken aydın, Tercüman gazetesinin kurucusu, eğitimci İsmail Gaspıralı; annesi ise Kazan Türklerinin tanınmış Türkçü âilelerinden Akçura âilesine mensup Zühre Hanım’dır. Türkçülüğün önde gelen isimlerinden Yusuf Akçuralı da Şefika Hanım’ın dayısının oğludur. Şefika Hanım’ın hem anne hem de baba tarafı eğitime büyük önem vermiş aydın âilelerdir. Zühre Hanım, vefat ettiği sene olan 1903 senesine kadar matbûat işleriyle uğraşmış, dönemin sosyal- siyâsî meseleleriyle yakından ilgilenerek bu yönüyle kızına rol model olmuştur.

Şefika Hanım’ın doğduğu dönemde Türkler ve toplum içinde özellikle kadınlar, hak ettiği değeri görmemektedir. Kız çocukları okula gönderilmemekte hatta okuma-yazma bilmesine izin bile verilmemektedir. Bir milletin devamlılığını sağlayacak nesillerin yetiştirilmesinde kadın rolünün önemini bilen İsmail Gaspıralı, dönemin bu zihniyetine karşı çıkmış ve özellikle kız çocuklarının iyi bir eğitim almasını sağlamıştır. Şefika Hanım’a babası henüz okula gitmeden okuma yazmayı öğretmiştir. Kızının yeteneklerinin farkında olan İsmail Bey, onun eğitimiyle yakından ilgilenmiş ve kızı Şefika Hanım’ı 1884’te Bahçesaray’da eğitim reformunun ilk kademesini hayata geçirdiği Usûl-ü Cedîd Mektebi’ne göndermiştir. Ayrıca kızının Rusça öğrenmesini de istemiş ve ona özel Rusça dersleri aldırmıştır. Bir yandan babası İsmail Bey’in gayretleri bir yandan annesi Zühre Hanım’ın toplum içindeki faal rolü, Şefika Gaspıralı’yı Türk kadınlarının zor mücâdelesi için lider olarak yetiştirmiştir.

İsmail Gaspıralı, 22 Nisan 1883’te “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” parolası ile bütün Türk dünyasının gören gözü olacak Tercüman gazetesini çıkarmaya başlamıştır. Şefika Hanım, gazetenin ilk günlerinden îtibâren basımdan dağıtıma kadar bütün işlerle yakından ilgilenmiş ve babasına yardımcı olmuştur. Dönemin siyâsî ve içtimâî meseleleri Şefika Hanım’ı çok etkilemiştir. Kadınların hak ettikleri değeri görmemesi, kadınlara karşı yapılan kabalıklar, eğitim hakkından mahrum bırakılması Şefika Hanım’ı Türk kadınının hürriyeti yolunda faâliyette bulunmaya itmiş ve kadınları konu kalan ilk makalesini, 1903 yılında henüz on yedi yaşında iken Tercüman’da kaleme almıştır. Aynı yıl içinde rol modeli olan annesi Zühre Hanım’ı kaybeden Şefika Gaspıralı, artık Tercüman gazetesinde babasının sağ kolu olmuş, aynı zamanda kardeşlerinin ve ev işlerinin sorumluluğunu omuzlarına almıştır.

Şefika Hanım, kadınların hürriyeti mücâdelesinde en büyük destekçisi olarak babasını hep yanı başında bulmuştur. Tercüman gazetesinin yirminci yıl kutlamasında Türk dünyasından gelen aydınlar ile kadının toplumdaki yerini, eğitim hakkını istişâre ederek bu kutlamayı âdeta bir kadınlar kongresi gibi geçirmiş ve önemli kararlar almıştır. Bu kararlar ışığında İsmail Gaspıralı Bey, 11 Temmuz 1905 târihinde İçişleri Bakanlığına Tatar Türkçesinde Âlem-i Nisvan (Kadınlar Dünyası) adında haftalık dergi çıkarabilmek için izin dilekçesi yazmıştır. Türk dünyasının ilk kadın dergisi olan Âlem-i Nisvan, 1905 senesinin sonlarına doğru Tercüman gazetesinin eki olarak Şefika Gaspıralı’nın idâresinde çıkarılmaya başlanmıştır. Âlem- Nisvan dergisi ile Müslüman Türk kadınlarının toplum içindeki statülerini iyileştirmek, kadının eğitimine ve çalışmasına konan yanlış gelenek sınırlarını kaldırmak gâyesine hizmet edilmek istenmiştir. Eğitimde yeniliği savunan Âlem-i Nisvan dergisinin teşviki ile Türk dünyasının birçok yerinde kız mektepleri açılmıştır. Derginin programı ilk sayısında şu şekilde ifâde edilmiştir: Hânımlara mahsûs haftalık edebî ve fennî mecmû‘adır. Gelen sene başından neşrini murâd itdigimiz bu mecmûanın mevâdd-ı mündericesi işbu bâblardan ibâretdir:

1) Hânımlara mahsûs devlet nizâmları ve şeren hukûkları.

2) Hâne idâresine, evlâd terbiyesine ve yurt tabîbligine dâir malûmât ve haberler.

3) Hâne işleri- tikiş nakış ve sâire lâzım olan mevâdd resm ve şekilleri ile.

4) Bizde vesâir milletlerde hânımların hâli ve maişeti ilm ve edebiyyâtda. Umûr ve siyâsetde meşhûre olan hânımların tercüme-yi hâli ve resmler ile.

5) Mukaddimât-ı fünûn, usûl-u ahlâk, hikâye, şi’r, târîh ve seyâhat lâzım gelen resmleri ile.”

Şefika Gaspıralı dergide ilim, edebiyat, siyâset, târih, dînî bilgiler, çocuk terbiyesi, sağlık, ev düzeni ve ekonomisi, dikiş- nakış gibi konuları işleyerek Türk târihinin Türk kadınına yüklemiş olduğu vazîfeyi yeniden hatırlatmayı ve onu dünyadan bîhaber köleler olmak yerine sosyal hayatın içine çekmeyi kendisine gâye edinmiştir. Dergide “Meşhûre Kadınlar” bölümü ile târihin tozlu sayfaları arasında kalmış kahraman kadınlar anlatılmış ve o dönemin kadınları haksızlığa, zulme karşı cesâretlendirilmek istenmiştir. “Analık Devr-i Kadîmi” başlığı altında ise analık vazîfesinin öneminden, bir millet ve medeniyet inşâsında anaların rolünden bahsedilmiş ve geçmişten misaller verilmiştir. “Bala, ananın âyînesidir.” diyen Şefika Gaspıralı, “Ana Dersleri” başlığı altında çocuk terbiyesinde annenin rolünden bahsetmiş, okula gitmeden önce annenin çocuğunu nasıl yetiştirmesi gerektiğini anlatmıştır. Bütün bu konular, İsmail Gaspıralı’nın açtığı yolda modern eğitim metotları ile anlatılmış ve Türk kadınlarının Türk balalarını en iyi şekilde yetiştirmeleri istenmiştir. Âlem-i Nisvan dergisinde güncel meseleler ile ilgili bilgilere de sık sık yer verilmiş ve Türk kadınının ilmî gelişmeleri yakından takip ederek hayatına mâl etmesi sağlanmıştır. Misal olarak, dönemin en büyük meselelerinden biri olan çocuk ve anne ölümlerinin fazlalığının önüne geçmek için; Osmanlı Hilâl-i Ahmer Hanımlar Merkezi kurucusu Türk profesörü Doktor Besim Ömer Paşa’nın, “Doğururken ve Doğurduktan Sonra” adlı kitabından alıntılar yapılarak “Togururken Temizlik” başlıklı yazılar yayımlanmıştır.

Babası büyük Türkçü İsmail Gaspıralı’yı 1914 senesinde kaybeden Şefika Hanım, şahsî hayatında yaşadığı bütün zorluklara göğüs gererek mücâdelesinden asla vazgeçmemiştir. Azerbaycan’ın bağımsızlığı yolunda şehit edilen Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin ikinci başbakanı ve aynı zamanda İsmail Gaspıralı’nın öğrencisi olan Nesip Yusufbeyli ile evliliklerinin ilk senelerinde babasını kaybetmesi üzerine, Tercüman gazetesi ile ilgilenmek için Bakü’den Bahçesaray’a geri dönmüştür. Âilesinin mutluluğunu Türk milletinin istiklâli uğruna fedâ etmekten asla çekinmemiştir ve sâdece bu yönüyle bile Şefika Gaspıralı, Türk kadınının kendine rol model alması gereken önemli şahsiyetlerden biri olduğunu târih huzurunda ispatlamıştır.

Şefika Gaspıralı matbûat hayatı dışında siyâsette de faal rol almış, Kırım Türklerinin bağımsızlığı için mücâdele etmiştir. 1917 senesinde Kırım Halk Cumhuriyeti’nin Birinci Kırım Kurultayı’nın ilk milletvekillerinden olmuştur. Moskova’da gerçekleşen Bütün Rusya Müslümanları Birinci Kongresi’nde de yönetim kurulu üyeliğine seçilmiş ve Müslüman Türk kadınları içinde siyâsete giren ilk kadın olmuştur.

30 Nisan 1919’da Bolşeviklerin Kırım’ı işgali üzerine Şefika Gaspıralı, kendi ifâdesi ile“üzerinde doğdukları, büyüdükleri, gülüp ağladıkları topraklardan” Bahçesaray’dan ayrılmak zorunda kalmış ve Bakü’ye gelmiştir. Azerbaycan Halk Eğitim Bakanlığına bağlı çocuk okullarında eğitim verecek eğitimcileri yetiştirmek gâyesiyle kurslar açmıştır. Bolşevikler Bakü’yü de işgal edip kocası Nesip Yusufbeyli’yi şehit edince, Şefika Gaspıralı bağımsız tek Türk devleti olan Türkiye’ye kaçmak zorunda kalmıştır. İsmail Gaspıralı’ya ve onun yetiştirdiği binlerce öğrenciye Birinci Dünya Harbi ve Millî Mücâdele’deki vefâ borcunu ödemekte sınıfta kalan Türkiye Cumhuriyeti, ne yazık ki Şefika Hanım’a da hak ettiği şekilde sâhip çıkamamıştır. Kırım’da ve bütün Türk coğrafyasında kadınların lideri olan büyük Şefika Hanım, Türkiye’de maddî sıkıntılar çekmiş; dikiş dikerek, hastânede, yetimhânelerde, Kızılay’da çalışarak hayatını idâme ettirmiştir. Yaşadığı sıkıntılara rağmen siyâsî faâliyetlerden geri durmamıştır. 1930 senesinde Kırım Kadınlar Cemiyeti’ni kurmuştur. Bu cemiyetle asıl yapılmak istenen, Kırım’da yaşayan Türklerin çektiği zulmü bütün dünya kamuoyuna duyurmaktır.

İsmail Gaspıralı ve Şefika Gaspıralı’nın Tercüman gazetesi ve Âlem-i Nisvan dergisi ile sürdürdükleri bağımsızlık mücâdelesi, Çarlık Rusyası emperyalizmi altında yaşayan bütün Türk topraklarında bağımsızlık ateşini yakmıştır. Hatta sâdece bu topraklarda kalmamış; Osmanlı, Çin, Mısır, Hindistan ve Japonya’ya kadar bu ateşin sıcaklığını taşımıştır. Türk dünyasının pek çok yerinde modern eğitim veren mektepler açılmış, bu mekteplerden binlerce öğrenci yetiştirilmiştir. Mekteplerden mezun olan öğrenciler kendi memleketlerine dönünce, gördükleri usûlde yeni öğrenciler yetiştirerek Gaspıralı’nın “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” rüzgârının yayılmasına yardım etmişlerdir.

Kaynakça

(1) Çınar Minera A., Mektuplar, İstanbul, Ötüken Neşriyat

(2) Doğan Hilal, Şefika Gaspıralı’nın Âlem-i Nisvan Dergisi Üzerine Bir İnceleme Ve Sistematik İndeks, Külliye Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi

Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.