Geçen gün, yirmi beş sene evvel okuduğum Fransızca bir kitaba göz gezdirdim. Adı “Vicdan Yoklaması”dır. Birinci Dünya Harbi’nden sonra, yirmi ile otuz yaş arasında elliye yakın gencin dünya, hayat, insan ve kendi kendileri hakkındaki düşünceleri bu esere kırk sene evvelki Fransız gençliğinin manevî portresi değerini vermiştir.

Bu düşünceli, sinir ve adale çatılışlarıyla dolu yüzde ne görüyoruz? Kırk sene evvel, Birinci Dünya Harbi’nden muzaffer çıkan Fransa’nın münevver gençliği, inanmak nefreti içinde, kararsız ve kötümserdir.

Gençlerden birinin şu îtirâfını okuyalım:

“Yataktan bahtiyar kalkıyorum, mahzun yatıyorum. Seviyorum, sevmiyorum, istiyorum, vazgeçiyorum, kibirliyim, mütevazıyim, iyiyim, fenayım, basitim, sıkılganım, duyularımın esiriyim, cesurum… Her gün beni başka türü görüyor. Bende kalan, daha heyecanlı, daha ürperişli, dâima yeni düşüşlere, arzu dönüşleriyle, bazen de kimsenin işitmeyeceği kadar kısa saadet çığlıklarıyla dolu bir kararsızlıktan ibaret”

Başka bir genç:

“Kendi gücünün ve değerinin şuuruna sâhip bir nesil evvelâ kendi kendini reddetmekten başlamalıdır. Çünkü yaşamak evvelâ inkâr etmektir.”

Başka bir genç:

“Aklım: Her şey mükemmel sûrette faydasız, diyor.

Aşkım: Her şey teşebbüs edilmeye değer, diyor”

Başka bir genç:

“İnsanların fikirler yüzünden birbirlerine muhâlif olmaları bana gülünç görünüyor: Başkalarının fikirleri de benimkiler kadar değerlidir; muârızım haklıdır ancak aramızdaki yanlış anlaşma ortadan kalkıncaya kadar o benim muârızımdır. Bütün nazariyeler bana bir yaratılış garîbesi gibi görünüyor her şeyin mümkün olduğuna inanıyorum.”

Bugünün Fransız veya dünya gençliği ne düşünüyor? Yirminci asrın iki büyük harb felâketi düşünen gençleri isyâna ve kötümserliğe, düşünmeyenleri de vurpatlasına sürüklemişse, onların rûhu, büyük hadiseleri, sakladıkları mânâya yükselecek kadar aşamamış, felâketlerin ağırlığı altında ezilmiş demektir.

Türk gençliğinin rûhuna dalan esaslı bir anketten mahrumuz. Ne olursa olsun, onu (sağ veya sol) yobazca inançlardan yahut ölçülü bir inanca götüren düşünce yoksulluğundan, keyfiyetçilikten veya her türlü düşünce aktına karşı tasasızlıktan korumak lâzımdır.

Kaynakça

Safa, Peyami. Eğitim, Gençlik, Üniversite. Bir Gençlik Anketi. Ötüken Neşriyat. 2016.

Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.