Türk milliyetçiliği dâvâsını ve millî kültürümüzü savunan dergiler içinde 100. sayısını yayınlama başarısını gösterebilenlerin sayısı çok azdır. Özellikle 21. yüzyılda bu alanda yayınlanan dergi yok gibidir. Tam sekiz yıl önce 1 Şubat 2014 târihinde Denizli’de yayın hayatına başlayan ve bugün 100. sayısını yayınlama başarısını gösteren “Yeni Ufuk” dergisi bu yönden çok önemlidir. Bu derginin, Türk milliyetçiliği târihindeki yerini ve işlevini tam olarak ortaya koyabilmek için bu târihi kısaca gözden geçirmek gerekir.

Türk milliyetçiliği düşüncesi, Türk milletinin târihiyle eşit bir yaşa sahiptir. İlmî, fikrî ve edebî bir hüviyet kazanması, özellikle 1839’da Tanzîmat Fermânı’nın ilânından sonra olmuştur. Bunda, 1789 Fransız İhtilâli’nden sonra Avrupa’da ve Osmanlı İmparatorluğu’ndaki azınlıklar arasında yayılan milliyetçilik hareketlerinin, Avrupa’da Türk dili ve edebiyatı hakkında yapılan Türkoloji çalışmalarının ve bâzı yabancı yazarların Türk târihiyle ilgili ilmî ve edebî eserlerinin etkisi olmuştur.

1683’te yenilgimizle sonuçlanan Viyana bozgunundan sonra devamlı toprak kaybeden ve azınlık milliyetçilerinin başkaldırıları ile mücâdele etmek zorunda kalan devlet yönetimi, önce “Osmanlıcılık”, ardından “İslâmcılık” siyâsetini tâkip etmiştir. Fakat önce Rumların 1821’de başlattığı ve on yıl süren bağımsızlık mücâdelesinin, Yunanistan’ın kurulması ile sonuçlanması, ardından Balkanlardaki Müslüman azınlıkların da bağımsızlık mücâdelesini başlatması üzerine, her iki siyâset de iflas etmiştir.

Bu dönemde, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Vefik Paşa, Ahmet Midhat Efendi, Ahmet Cevdet Paşa, Şemsettin Sami, Süleyman Paşa, Ali Suavi ve Abdülhak Hâmid (Tarhan) gibi şair, yazar ve devlet adamlarımız, verdikleri eserler ve yaptıkları hizmetlerle Türk milliyetçiliği düşüncesinin yayılmasını ve kökleşmesini sağlamışlardır.

Mehmet Emin (Yurdakul) 1897’de Türk-Yunan Harbi sırasında, Selanik’te Asır Gazetesi’nde “Cenge Giderken” adlı şiiri ile ilk defa “Türk” kelimesini kullandığı için edebiyatımızda “Türk Şairi” unvanını kazanmıştır.

Ben bir Türk’üm; dînim, cinsim uludur;

Sînem, özüm ateş ile doludur,

İnsan olan vatanının kuludur,

Türk evlâdı evde durmaz, giderim.

Osmanlı Devleti dışındaki Türk topluluklarında da İsmail Gaspıralı, Yusuf Akçura, Hüseyinzade Ali Bey, Mirza Fethali Ahundzade, Ahmet Ağaoğlu, Mehmet Emin Resulzade ve Zeki Velidi Togan gibi Türkçü fikir adamları yetişmiştir. Bu şahsiyetlerin Osmanlı Devletindeki Türk aydınları üzerinde büyük etkileri olmuştur.

20. Yüzyıl Türk Milliyetçiliğine Genel Bakış

21. yüzyıla girdiğimizde milliyetçilik siyâseti, “Türkçülük” adı ile iflas eden Osmanlıcılık ve İslâmcılık siyâsetlerinin yerini almıştır. Özellikle Ömer Seyfeddin’in 1911 yılında Genç Kalemler mecmuasında yayımlanan “Yeni Lisan” makâlesi üzerindeki tartışmalar, dilde sâdeleşme çalışmalarını hızlandırmış ve Millî Edebiyat’a gidişin yolunu açmıştır. 2. Meşrutiyet’ten sonra milliyetçi yayın organları yayımlanmaya ve teşkilâtlar kurulmaya başlanmıştır. Bu bağlamda Genç Kalemler mecmuası ve Türk Yurdu dergisi yayımlanmış, Türk Derneği ve Türk Ocağı teşkîlâtları kurulmuştur. Bu çalışmalarla yetişen subaylar, aydınlar, sanatçılar ve gençler, “Çanakkale ve Kuvâ-yi Milliye ruhları”nın doğmasını sağlamıştır. Namık Kemal, Mehmet Emin (Yurdakul), Ömer Seyfeddin, Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura gibi Türkçü edebiyat ve fikir adamlarından ve son yüz elli yıldır devam eden modernleşme çalışmalarından etkilenen Gâzi Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti adını verdiği millî devleti, Türkçü duygu ve düşüncelerle kurmuştur.

Cumhuriyet’in ilânından sonra Atatürk döneminde; Türkiyat Enstitüsü, Türk Târih Kurumu ve Türk Dil Kurumu gibi Türk târihi ve dili üzerinde ilmî çalışmalar yapılacak müesseseler kurulmuştur. Latin kökenli Türk Alfabesi hayâta geçirildikten sonra okur-yazar sayımız hızla artmıştır. Özellikle Atatürk’ün sağlığının bozulduğu dönemlerde, milliyetçi düşünceye karşı komünist düşünceyi benimseyen kişiler, sinsice devlet kurumlarına sızmaya ve tepe noktalarda görev almaya başladılar.

Bu gelişmelere karşı 1930’lu yıllardan îtibâren büyük Türkçü Nihal Atsız, mücâdele bayrağını açmıştır. Bu mücâdeleyi de kurduğu Türkçüler Derneği ve Türkçü dergilerle yaptı. Sık sık kapatılan bu dergiler: Orhun, Özleyiş, Altınışık, Orkun, Büyük Türkeli, Gözlem, Kürşad ve Ötüken’dir. O zamanki basın, büyük ölçüde solcu ve masonik grupların elindeydi. Atsız bu mücâdelede büyük mağduriyetler yaşadı. 3 Mayıs 1944 Milliyetçilik Olaylarından sonra kendisi ve aralarında Alparslan Türkeş’in de olduğu çevresindeki bir grup Türkçü aydın, hapse atıldılar ve yargılandılar.

Fikrî sahada büyük mücâdele eden Atsız’dan sonra Alparslan Türkeş, 1965 yılında, Türk milliyetçiliği düşüncesini, siyâset platformuna taşıdı. Böylece bu fikrin geniş halk kitlelerine yayılma süreci başladı. Bu süreçte milliyetçilik düşüncesini yaymak üzere ilk çıkarılan dergi, 1966’da aylık olarak Ahmet B. Karabacak tarafından yayımlanan ve 1970 yılına kadar 50 sayı devam eden Millî Hareket dergisiydi. Bu dergiyi çıkaran kadro, 1976-1978 yılları arasında Ülkücü Kadro adıyla ikinci bir dergi daha çıkardılar.

7 Nisan 1969’da Sadi Somuncuoğlu, İbrahim Metin ve Halil Özyıldız haftalık Devlet dergisini yayımladılar. “Adımız Devlet, Yolumuz Milliyetçilik, Rehberimiz İlim ve Fikir, Tarzımız Siyâsettir” anlayışıyla ve “Ey Türk kendine dön!” sloganıyla yayın hayâtına başlayan Devlet, 128. sayısından îtibâren maddî imkânsızlıklar dolayısıyla 15 günde bir yayınlanmaya başladı. Devlet, kısa süre sonra yeniden başladığı haftalık yayın periyodunu 1978 Nisan’ına kadar sürdürdü. Bu târihten sonra yayın periyodu aylığa dönüştürülen Devlet, 1979’da kapandı.

Bu süreçte 1968’den sonra siyâsete uzak duran çevreleri ve özellikle gençleri ve toplumun değişik kesimlerini fikrî yönden yetiştirmek için başta Ülkü Ocakları olmak üzere çok sayıda Ülkücü kuruluş var edildi. Bu kuruluşlar, bir taraftan lokallerinde mensuplarını Türk milliyetçiliği fikrinin değişik boyutları ve Türkiye’nin meseleleri üzerinde seminerler yaparak yetiştirirken, bir taraftan da hedef kitlelerine ulaşmak için çeşitli dergiler çıkardılar. Bu süreçte çıkarılan dergiler şunlardır: Millî Ülkü, Bozkurt, Genç Arkadaş, Ülkü Ocağı, Liseli Genç, Ülkü-Bir, Yiğit Köylüm, Ocak, Töre, Ülkü-Tek, Bizim Gergef, Çaylak, Divan, Millî Eğitim ve Kültür, Türkiye ve Dünya, Sancak. Ülkücü kuruluşlar bu süreçte bazı gazeteler de çıkardılar: Hergün, Ortadoğu, Millet, Hasret, Büyük Ülkü, Nizam-ı Âlem, Birliğe Çağrı, Kon, Ülküm, Kutsal Alın Teri ve Ananın Sesi.

Ülkücü kuruluşlar ve ülkücü yayın organları, bir milliyetçi ve Ülkücü aydın neslin yetişmesini sağladılar. Fakat 12 Eylül 1980’de gerçekleşen askerî darbeyi yapanlar, bütün siyasî partilerle birlikte solcu ve Ülkücü kuruluşları ve dolayısıyla bunların yayın organlarını da kapattılar. Yöneticilerinin çoğunu yargıladılar ve çeşitli cezâlara mahkûm ettiler. Bu târihten sonra izlenecek politikayı belirleyen darbeciler; memleket ve dünya meselelerinden uzak, apolitik bir gençlik yetiştirme politikasını hayata geçirdiler. Bu süreçte 12 Eylül öncesinde öğretmen liseleri, eğitim enstitüleri ve yüksek öğretmen okullarından yetişen öğretmenler, büyük ölçüde bu politikayı bozmak ve gençliği millî duygularla yetiştirmek için büyük hizmetler verdiler. Fakat gençliğin büyük çoğunluğunun magazin ağırlıklı televole kültürüyle yetişmesini tam olarak önleyemediler.

21. Yüzyılda Denizli’de Yakılan Ülkü Meşalesi

Bu şartlarda 2000’li yıllara girdik. 12 Eylül 1980’den sonra geçen 34 yıl, Türk milliyetçiliği açısından boş geçen bir dönem olarak değerlendirilebilir. 1980-1987 yılları arasındaki siyâsî yasaklar nedeniyle sâdece siyâsî partiler değil, aynı zamanda solcu ve Ülkücü kuruluşlar faâliyet gösteremediler. 12 Eylül öncesindeki bazı Ülkücü kuruluşlar yeniden faâliyete geçseler de eskisi gibi bir “Mefkûre Mektebi” fonksiyonunu îfâ edemediler. Bu dönemde millî kültürle yoğrulmuş gençlik yetiştirme faâliyeti büyük ölçüde durdu. Bu boşluğu, 12 Eylül öncesinde İzmir ve civârında faâliyet gösteren Fethullah Gülen Hareketi doldurdu. Özellikle 1992’de Sovyetler Birliği’nin dağılması ve o coğrafyada beş yeni Türk Cumhuriyeti’nin kurulması, Gülen Hareketinin önce bu devletlerde, daha sonra diğer ülkelerde okullar açmak sûretiyle faâliyetlerini yaygınlaştırmasına yol açtı. Türkiye içinde de eğitim kurumları yoluyla askeriyeden başlayarak sırasıyla güvenlik güçleri, mülkî yönetim ve eğitim başta olmak üzere bütün devlet kurumlarına sızmayı başardılar.

Bu süreçte maalesef Millî Eğitim Bakanlığınca, özellikle 2010’lu yılların başından îtibâren, gençliğimize millî şuur kazandıran konuların müfredatlardan çıkarılması, ilkokullarda Andımız’ın okunmasının yasaklanması, millî bayramların etkisiz kutlanılmaya başlanması, milliyetçi eğitim yöneticilerinin görevlerinden alınmaları, milliyetçi bir gençliğin yetişmesine imkân vermedi. Bir de “dindar nesil yetiştireceğiz” denilerek milliyet ile din karşı karşıya getirildiği gibi Türk târihinin bütünlüğü bozularak Osmanlı ile Türkiye Cumhuriyeti karşı karşıya getirildi. Hatta millî ritüellere, Osmanlı ve İslâm târihinden seçilen olaylarla alternatifler oluşturulmaya çalışıldı.

Millî açıdan bu kadar olumsuz gelişmenin yaşandığı bu dönemde, 2014 yılında Denizli’de bir Ülkü meşalesi yakıldı. Tamamen millî kültür ve İslâmî anlayışla donanımlı bir gençlik yetişmesi gibi ulvî bir amaçla yakılan bu meşalenin tutuşturucusu, Denizlili genç iş adamlarından evlâd-ı fatihandan Mehmet Nuri Serbest Bey’dir. Denizli Türk Ocağı Başkanı iken de güzel hizmetler yapan Nuri Bey’e bu süreçte, Uğur Baş ve gönül adamı, derviş mizaçlı Bayram Kiriş Beyler ile bir grup vatansever hayırsever destek olmuşlardır.

Aralarında liseli gençler de bulunmasına rağmen, çoğunluğu üniversiteli gençliğin tamâmen millî ve mânevî kültürle yetiştirilmesini amaçlayan bu kültür faâliyetinin ilk adımı, bugün 100. sayısını yayınlama onur ve gururuna kavuştuğumuz Yeni Ufuk dergisinin yayınlanması olmuştur. Bu derginin yayınlanma amaçları; milliyetçi kanaat önderlerinin düşünceleriyle gençleri buluşturmak, onlara ortak bir düşünce zemîni oluşturmak, şâir ve yazar olma yeteneği olan gençlerin araştırma, makâle ve deneme türlerindeki yazılarını yayımlayarak gelişmelerine katkıda bulunmaktır. Yazarları arasında bulunmaktan büyük gurur duyduğum dergide, Türk milliyetçiliği düşüncesine geçmişte eserleriyle büyük katkı sağlamış olan Prof. Dr. Mehmet Eröz, Seyit Ahmet Arvasi, Arif Nihat Asya, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Ayvaz Gökdemir, Galip Erdem gibi büyüklerimizin de yazılarına hem vefâ gereği hem de düşünce zenginliği oluşturmak için yer verilmektedir. Böylece geçmişle gelecek arasında da fikrî bir köprü kurulmuş olmaktadır.

1 Şubat 2014 târihinde yayımlanmaya başlanan Yeni Ufuk dergisinin imtiyaz sahipliğini Mehmet Nuri Serbest, mütevellî heyeti başkanlığını Uğur Baş, sorumlu yazı işleri müdürlüğünü Berkan Sözer, genel yayın yönetmenliğini Hasan Okyay, editörlüğünü ise Ali Kerem Akdağ yapıyor. Derginin yayınlanma faâliyetine katkı sağlayan çok sayıda pırıl pırıl idealist gençlerimiz var. Bunlar aynı zamanda yayıncılık konusunda büyük bir deneyim kazanıyorlar. Her sayısı ayrı bir çarpıcı kapak ve zengin bir muhtevayla çıkan dergi, elliye yakın üniversitede öğrencilere ücretsiz olarak dağıtılıyor.

Yayın organları ve kitapla beslenmeyen hiçbir kültür faâliyeti başarılı olamaz. Bu gerçekle hareket eden Yeni Ufuk câmiası, iki yıl sonra Mayıs 2016’da aynı adla bir de kitabevi kurdu. Milliyetçi yayınların satıldığı bu kitabevi, üniversite gençliğinin uğrak yeri olup bir kültür merkezi gibi hizmet vermektedir.

Yeni Ufuk dergisini çıkaran fedâkâr ve idealist kadro, 2015 yılından îtibâren milliyetçi-Ülkücü donanımlı, yeni ufuklara yönelmiş vizyon sâhibi bir nesil yetiştirmek için “Mefkûre Mektebi” adını verdikleri yeni bir kültür faâliyetini başlattılar. Bu faâliyet çerçevesinde Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinde okuyan milliyetçi-Ülkücü gençleri ara ve yaz tatillerinde Denizli’de toplayarak, bilgi ve kültür alışverişinde bulunmalarını ve bu gençleri milliyetçi kanaat önderleri ile buluşturarak onların sohbet ve sunumlarından istifade etmelerini sağlamaktadırlar. Oturumlar hâlinde bir beyin fırtınası şeklinde geçen bu toplantılarda; Türkiye’nin, Türk Dünâsının, İslâm âleminin karşı karşıya kaldığı meseleler; milliyetçi bir bakış açısıyla târihî, sosyolojik, dînî, kültürel, iktisâdî ve siyasî yönleriyle değerlendirilmekte ve çözümler aranmaktadır. Bu faâliyetlerin başladığı 2015 yılında Kavram Meslek Yüksek Okulu müdürüyken gençlerimize, iki oturum hâlinde “Milliyetçi ve Ülkücü Yayın Organları” ve “21. Yüzyıl Ülkücüsü Nasıl Olmalıdır?” konularında sunum yapmıştım. “Mefkûre Mektebi” faâliyeti, sadece Denizlili değil, bütün yurt genelindeki gençleri kucaklamakta olup, Denizli’den başka İstanbul ve Ankara gibi metropol illerde de devam etmektedir.

Yeni Ufuk dergisini çıkaran bu şuurlu kadro, 2017 yılından itibaren “Türk milletinin gerçek gündemini belirlemek” üzere haftalık bir gazetede de yayınlamaya karar verdiler. Milliyetçi câmia tarafından bilinen bir isim olduğunu düşünerek, Türk milliyetçilerine 1970’li yıllarda rehberlik yapan “Devlet” gazetesinin 21. yüzyıl versiyonunu çıkarmaya karar verdiler. O târihte hayatta bulunan derginin imtiyaz sâhibi değerli milliyetçi büyüğümüz İbrahim Metin’in iznini alarak “Millî Devlet” adıyla haftalık bir gazete yayımladılar. Milliyetçi ilim ve fikir adamlarının yazıları ile birlikte güncel konulardaki bilgi ve yorumlara da yer verilen gazete, 2020 yılına kadar 120 sayı matbu olarak yayımlandı, o târihten îtibâren de dijital olarak yayımlanmaya devam ediyor. Bu gazetede çıkışından bugüne kadar yazıları en fazla yayımlanan biri olmaktan da ayrıca gurur duyuyorum. Gazetenin imtiyaz sahipliğini Işık Bilişim Haberleşme Organizasyon Gazetecilik Ltd.Şti. adına Mehmet Nuri Serbest, genel yayın yönetmenliğini ve sorumlu yazı işleri müdürlüğünü Berkan Sözer, editörlüğünü Faruk Karabulut yapıyor.

Görüldüğü gibi, ‘’Yeni Ufuk’’ dergisi, onun ardından başlatılan “Mefkûre Mektebi” faâliyeti ve son olarak çıkarılan “Millî Devlet” gazetesi, 12 Eylül 1980’den sonra kesintiye uğratılan milliyetçi-Ülkücü gençlik yetiştirme faâliyetine, 34 yıl sonra olsa da açılan önemli bir kapıdır. Bu hareket, Türk Ocağı, Halkevleri ve Ülkü Ocakları gibi ülkesini ve milletini seven, onun kalkınması ve yükselmesi için çalışan gençler yetiştiren kuruluşların, 21. yüzyıldaki son halkasıdır. Bugün 100. sayısını çıkarma mutluluğuna eriştiğimiz ‘’Yeni Ufuk’’ dergisi, Türk Ocaklarının yayımladığı Türk Yurdu dergisinden sonra yayımlanan en uzun ömürlü milliyetçi-Ülkücü dergilerden biridir.

“Yeni Ufuk” dergisi, “Mefkûre Mektebi” faâliyeti ve “Millî Devlet” gazetesinin, şimdiden Türk milliyetçiliği târihinde seçkin bir yere sâhip olduğunu belirtmekte yarar görüyorum. Başta Mehmet Nuri Serbest olmak üzere bu faâliyete öncülük eden ve destek olan fedâkâr kadroyu, Denizli’de ve İstanbul’da faâliyetlerine yakından şâhit olduğum değerli genç idealist kardeşlerim Berkan Sözer, Ubade Evli, Faruk Karabulut ve Ali Kerem Akdağ’ı, bu faâliyetlere katılan ve emek veren isimlerini sayamadığım değerli kardeşlerimi yürekten kutluyorum.

Ülkemizin geleceğinde önemli görevler îfâ edeceğine inandığım donanımlı gençleri hayâta hazırlayan bu hareketin, millî ülküye giden kutlu yolda önemli bir köşe taşı olacağına inancım tamdır. Ülküler, hakikatle hayâlin karışmasından doğan, mâziye bakarak geleceği yönlendiren ve uğrunda her türlü fedâkârlığın göze alındığı büyük dileklerdir. Bu dileğe ulaşmak için yola çıkan Yeni Ufuk âilesine yayın hayâtında başarılar diliyorum.

Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.