Parçalanmış hikâyeleri birleştirmek, yarım kalan hikâyeleri tamamlamak irâdesiyle çıkılan aşk yolculuğu.
Kendini ifâde etme ihtiyâcı duyan tek canlı varlık olan insanoğlu, gerek birey gerek topluluk gerekse toplum olarak duygu, düşünce ve inançlarını ifâde edebileceği çeşitli yol ve yöntemler aramış, bulduklarını da uygulaya gelmiştir. Bulunan yol, yöntem ve vâsıtalar, kendini ifâde ihtiyâcının gücü, sosyal ve kültürel şartlara bağlı ve uyumlu olagelmiştir.
Kendimizi yersiz, yurtsuz, çadırsız bulduğumuz “Kavakaltı” sohbetlerinin birinde, doğru iz tâkibi yapan bir arkadaşımız, yaşadığımız heyecânı, paylaştığımız düşünce ve inançları diğer insanlara da duyurabilmek için birkaç yüz adet bastırıp dağıtabileceğimiz bir dergi çıkarmayı teklif etti. Denizli’de yapılan mâliyet araştırmasının sonucunda şimdilik dergi çıkaramayacağımızı üzülerek öğrendik. Dergi çıkarma teklifinin sâhibi olarak Berkan Sözer “Kavakaltı” sohbetlerine katılanlarının duygu, düşünce ve inançlarını ifâde ihtiyâcını çok güçlü ve şiddetli olarak duyuyor, en doğru vâsıta olarak da dergiyi görüyordu. Yeni Ufuk dergisi, Berkan Sözer’in şahsında temsil edilen bir avuç gencin kendilerini ifâde ihtiyâcını gerçekleştirdikleri mecrâ almaktadır.
“Kavakaltı” sohbetlerinin bize öğrettiği bir gerçek vardı: Mensubu olmaktan şeref duyduğumuz Türk milletinin bir özelliği baskındı; birinin, birilerinin “sancak kaldırmasını” beklemek. Yine öğrendik ki birilerinin sancak kaldırmasını beklemek de yanlışmış, kendisinde sancağı kaldırma gücü bulabilen, sancağı kaldırmakla sorumluymuş. Bu açıdan bakıldığında, Yeni Ufuk dergisi, Türk milliyetçiliği-ülkücü hareket adına kaldırılan bir sancak anlamı taşımaktadır.
“Kavakaltı” sohbetlerinden öğrendiğimiz bir başka hakîkat Türk milliyetçiliğinin sâdece bir his-duygu olmadığı, aksine aşk derecesinde bir seviyeyle birlikte bilgi-bilinç ve eğitim meselesi olduğudur. Bu açıdan bakıldığında, Yeni Ufuk dergisi, bilgi-bilinç anlamı yüklenmektedir.
Gerek “Kavakaltı” sohbetleri vesîlesiyle gerekse yapılan gezi ve ziyâretler sonunda, Türk milliyetçiliğinin-ülkücü hareketin bir mâzisi yâni hâfızası olduğunu ve bu silsilenin koparıldığını, hâfızanın silinmeye-unutturulmaya çalışıldığını da öğrendik.
Bu gerçeğin ışığında Yeni Ufuk dergisine, koparılmaya çalışılan silsilenin yeniden tesisi, silinmeye çalışılan hâfızanın korunup, yenilenip, güçlendirilmesi anlamını yüklemek doğru olacaktır.
Türk milliyetçiliğinin-ülkücü hareketin hâfızasında yer alan kişiler (Allah şâhitliklerini kabul eyleye) ve kurumlar; milletimizin târihî tecrübesinden, kültür, inanç, maddî ve mânevî varlık ve değerlerle birlikte sâhip olduğu imkânlardan yola çıkarak Türk milletini târihin sonuna kadar yaşatacak çözümler üretmeye çalışmışlardır. Yeni Ufuk dergisi hâfızayı koruyan, yenileyen ve güçlendiren anlamıyla; Türk milletini sâhip olduğu maddî ve mânevî değerleriyle birlikte târihin sonuna kadar yaşatacak sosyal, kültürel ve teknolojik çözümler üretecektir.
Türk milletini dünü ve bugünüyle bilmeyenlerin, Türk milletinin yarınını doğru, güzel ve iyi kuramayacağını; onu, sâhip olduğu varlık ve değerlerle birlikte târihin sonuna kadar taşıyacak çözümler kullanmak yerine, fırtınada bir oraya bir buraya savrulan gemi gibi târihî mecrâsından saptıracağını, yok olma tehlikesiyle yüz yüze getireceğini adımız gibi biliyoruz. Yeni Ufuk dergisi, Türk milletini dünü ve bugünüyle bilerek, yarınını doğru, güzel ve iyi kurarak târihî mecrâsına oturtma anlamı taşımaktadır.
Yeni Ufuk dergisi çevresinde meydana gelen gelişmeler, samîmî ve bilgili insanların, bildiğiyle amel eden insanların neler yapabileceğini göstermektedir. Nuri Başkan, Uğur Baş Hocam, Berkan Reis ve birkaç genç arkadaşla, onlara inanan insanların samimiyetiyle; Yeni Ufuk dergisi, uzun zamândır farklı coğrafyalarda yaşayan, birbirini tanımayan insanlarımızın tanışmalarına; kendilerini ve Türk milletini dünü, bugünü ve yarınıyla yeniden tanımalarına vesîle olmaktadır. Bu açıdan Yeni Ufuk dergisi; tanışma, kendini keşfetmek, milletini tanıma anlamı taşıdığı gibi dışa açılan bir göz, geleceğe açılan bir kapı anlamı da taşımaktadır. Geleceğe açılan bir kapıdır. Zîra Yeni Ufuk’la tanışıp samîmî olan her insan geleceğin mîmârı olarak yarınlarımızı kurmaktadır.
İnsan hayal eder, mutlu yaşar. Ufukta ümit edilecek bir şey yoksa, şâhit olduklarımız umutlarımızı yok ediyorsa, yaşamak için bir sebebimiz kalmamıştır ve varlığımızın bir anlamı yoktur. Halbuki insan, canlılar içinde varlığa, hayâta ve ölüme anlam yükleyen tek varlıktır. Yâni insan, anlam yüklemeksizin yaşayamaz, var oluşunu gerçekleştiremez. Yeni Ufuk dergisi, ulaşabildiği her Türk milliyetçisinin anlam dünyâsındaki yerini alırken onların umutlarını tâzelemekte; ulaştığı gençlerimizin anlam dünyâsını inşâ ederek, Türk milliyetçiliğinin yarınları için ümit ışığı olmaktadır.
Anlamlandırma insan için ne kadar önemliyse, değerler sistemi de en az o kadar önemlidir. Canlılar içinde sâdece insan değerler sistemine sâhiptir ve her insan, her toplum sâhip olduğu değerler sistemine göre yaşar. Yeni Ufuk dergisi, milletinin târihî seyir içinde sâhip olduğu hayâta aktardığı değerleri, değerler sistemini genç insanlarımızla paylaşmakta; onların yabancı değerler sisteminden olumsuz etkilenmelerinin önüne geçmeye çalışmakta, onları uyandırmakta ve uyarmaktadır. Giderek kendisinden uzaklaşan ve kendisine yabancılaşan insanı, kendisi olmaya çağıran Yeni Ufuk dergisi, bize âit değerleri, değerler sistemini ve biz olmayı, biz olarak kalmayı temsil etmektedir.
İstismârın, sömürünün, haksızlığın, hukuksuzluğun, merhametsizliğin ve zulmün dünyâyı kaplayıp hayâtı kararttığı bir çağda yaşıyoruz. Bütün milletlerin sâhip oldukları maddî-mânevî varlık ve değerleri içeriden ve dışarıdan istismar edilebilmekte sömürülmekte, merhametsiz ve sevgisiz yaşamaya mecbur edilmekte. İktisâdî, siyâsî, askerî güce sâhip olanın vicdansızlaştığı, yaşama hakkına saygı duyulmadığı bir çağdan, ‘insanlığın vicdânını’ temsil eden Türk milletinin iktisâdî, siyâsî, askerî, kültürel, sosyal ve teknolojik anlamda güçlenmesi bir zarûret olacaktır. Yeni Ufuk dergisi, insanlığın vicdânını temsil eden Türk milletine mensup olma anlamını taşımaktadır.
İnsanlık bir hikâye yazmakta, yazdığı hikâyeyi yaşamaktadır. Yeryüzü, insanoğlunun birey, âile, zümre, cemâat, millet ve ümmet olarak yaşayacakları hikâyenin mekânını; hayat, bu hikâyenin yaşanacağı zamânı ifâde eder. Birey olarak her insan kendi hikâyesini yazmak ve yaşamakla meşguldür. Birçok insan bu yüzden daha büyük bir hikâyenin parçası, yazarı olduğunun farkında olmaksızın ve o büyük hikâyeleri etkileyeceğini bilmeksizin yaşar. Her insan kendi özel hikâyesini yazıp yaşarken, kendisinin de içinde olduğu, daha büyük ve daha özel hikâyeleri yazdığını, yaşadığını unutmaktadır. Unuttuğumuz o büyük hikâyelerdeki rolümüz kendi özel hikâyemizin geleceğini belirlerken, her bir “ben’e” ait özel hikâyelerdeki davranış ve tercihlerimiz de âit olduğumuz büyük hikâyelerin geleceğini tâyin etmektedir. İnsan, içinde doğup yaşadığı sosyal çevre, eğitim kurumları ve kültür vâsıtaları eliyle karakter kazanırken kişilik ve kimlik bilinciyle birey, âile, millet, ümmet ve insanlık hikâyesini yaşıyor, yaşamakta. Kimlik bilincine sâhip olmayan veya kişilik ve kimliği doğru inşâ edilmemiş insanımızın nicelik üstünlüğü, her bir “ben’in” milletimizin ve insanlığın özel hikâyesini güzel olmayan yönde çok güçlü olarak etkilemektedir. Yeni Ufuk dergisi, tek tek her insanımızın, bir bütün olarak milletimizin, vatanımızın, insanlığın ve cümle varlığın özel hikâyesine saygı ve güzellik katma hikâyesidir. Yeni Ufuk dergisi, her bir insanımıza güzel kişilik ve kimlik kazandırma, insanımızı bilinçlendirme hikâyesidir. Yeni Ufuk dergisi dünden bugüne, bugünden yarına Türklüğün hikâyesinin bir parçasıdır. Yarım kalan bir hikâyenin, hikâyelerin tamamlayıcı hikâyesinin söz başıdır. Bizi bu hikâyenin bir parçası olmakla şereflendiren Allah’a en beğendiği şekilde hamd ve senâ ederiz, aralarına kabul eden dostlara ve genç arkadaşlara bütün varlığımızla en kalbî teşekkürlerimizi sunarız.
Yeni Ufuk dergisi: çâredir, çiledir, sancıdır, arayıştır, emektir, bilgidir, bilinçtir, ifâde ihtiyâcıdır, sancaktır, tanışmadır, keşfetmedir, tanımadır, hâfızadır, çözümdür, umuttur, ümit çiçeğidir, geleceğe ışıktır, anlamlandırmadır, değerler sistemidir, biz olmaktır, “insanlığın vicdânı” olmaktır, bütün varlığa-varoluşa-saygı duymaktır, özellikle samîmî olmaktır, dürüst olmaktır, adâletli olabilmektir.
Hâfızanızda yer alanlara ve emeği geçenlere binlerce selâm, rahmet ve duâ ile…
Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.