Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu felsefesi olan Türk Milliyetçiliğini günümüzde bir takım görüşteki insanlar bilerek veya bilmeyerek ırkçılık olarak nitelendirmeye çalışmışlardır. Fakat gerçekte Türk Milliyetçiliği ırkçılık mıdır veya neyi amaçlamaktadır? İşte bu yazımızda bu sorunun cevabını en iyi şekilde sizlere anlatmaya çalışacağım.
1699 Karlofça Antlaşmasını imzalayan Osmanlı İmparatorluğu’nun artık geri çekiliş süreci başlamış ve geri çekiliş süreci tam 238 yıl sürmüştü. Fakat Mustafa Kemal ve silah arkadaşları bu geri çekiliş sürecini Sakarya’da durdurmuş ve daha sonra karşı taarruza geçerek düşmanı Anadolu’dan süpürerek kalıntılarını da İzmir’de denize dökmüştü. Fakat bu süreçten çok daha önce Osmanlı Devleti yıkılmasın diye birtakım aydınlar, “Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük ve Batıcılık” adı altında fikir akımları ortaya atmışlardı.
Bu fikir akımlarından ilki Osmanlıcılıktı. Bu anlayışa göre kimse kendi etnik kimliğini söyleyemeyecek birisi senin milletin ne dediğinde ben Osmanlı’yım diyecekti. Ancak bu fikir akımı önce Sırpların isyan etmesi daha sonra Rumlarında bağımsızlığını kazanmasıyla sona erecekti. Sonra madem bize gayrimüslimlerden fayda yok. O zaman bizde bütün din kardeşlerimizi bir çatı altına toplayalım diyerek İslamcılık fikri ortaya atıldı. Ancak bu fikir akımı da Şerif Hüseyin’in, İngilizler ile anlaşarak Osmanlı askerini sırtından vurmasıyla çökmüş oldu. Böylece Türkler, “Türk’ün, Türk’ten Başka Dostu Kalmamıştır” düşüncesiyle Türkçülük yapmıştır. Belki Türkçülük, Osmanlı Devleti’nin yıkılışını durduramamıştır. Ancak bugünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulmasını sağlamış ve devletin temel felsefesini oluşturmuştur.
İşte bu fikrin babası Ziya Gökalp olarak tarihe geçmiştir. Ziya Gökalp’ten başta Mustafa Kemal olmak üzere o dönemin vatansever bütün kadroları etkilenmiş ve oluşan Türk Milliyetçiliği ruhu ile milli mücadele başarıya ulaşmış ve küllerinden yeni bir devlet kurulmasını sağlamıştır.
Zaten Mustafa Kemal; “Benim vücudumun babası Ali Rıza Efendidir. Ancak fikir babam Ziya Gökalp’tir” diyerek kendisinin fikirlerinden ne derece etkilendiğini belirtmiştir. Bir de son olarak Batıcılık fikir akımı ortaya atılmıştır. Ancak Batıcılık kendi içinde ikiye ayrılmıştır. Birisi normal Batıcılar, diğeri ise Batıcı Batıcılardır.
Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülüğü de benimseyenler de Batıcılığı benimsemiştir. Yani Batı’nın gelişmişliğini kendimize örnek alalım. Ancak dini, dili, kültürü kendilerine kalsın demişlerdir.
Batıcı Batıcılarda, tam aksine Batı’nın gelişmişliğini kendimize örnek almakla birlikte bir de Batının, dinini, dilini, kültürünü de alalım diyenlerdir. Hatta Büyük Britanya’dan erkek nüfus Anadolu’ya getirtelim. Burada Türk kızları ile evlensinler ve Türk – İngiliz karşımı çocuklar dünyaya gelsin diye ortaya böyle bir fikir atanlar bile vardır. Yani tamamen Türklerin milliyetini bozmak ve evlilikler yoluyla yok etmeyi amaçlamışlardı. Ancak böyle bir düşünce yapısını Türk milliyetçileri asla kabul etmedi ve hem düşmandan kurtulmak hem de böyle bozuk zihniyetlerden kurtulmak için Türkçülük fikriyatıyla kurtuluş mücadelesine girişmişti.
Hemen şunu da belirtmek isterim ki: Dünya’daki tüm milliyetçilikler bir kavme husumet amaçlı ortaya çıkmıştır. Örneğin Alman milliyetçiliği Yahudileri yok etmek, Stalin milliyetçiliği (!) Türkistan’daki Türkleri yok etmek amaçlı ortaya çıkmışken sadece Türk milliyetçiliği kendini koruma refleksi olarak ortaya çıkmıştır. Ayrıca diğer milliyetçilikler gibi hiçbir kavme husumet amacı gütmemiştir. Bu nedenle Türk milliyetçiliğine ırkçılık yaftası takmak hem anlamsız hem de mesnetsiz bir suçlamadır.
Türkçülüğün Esasları adlı kitabında Ziya Gökalp’e göre Türkçülük: “Türk ulusunu yüceltmek” demektir. Bu tanıma göre kanaatimce Türkçülük ve onun sistemleşmiş hali olan Türk milliyetçiliği şu demektir “Türk Milletini, milletler yarışında en üst seviyeye taşımayı ülkü edinen düşünme biçimidir.”
Irkçılığın yanlış bir düşünce olduğunu İslam Peygamberi olan Hz. Muhammed (S.A.V.) veda haccında “Kavmiyetçilik (Irkçılık) yapmayın” diye buyurmuştur. Bu sözüyle ırkçılığın yapılamaması gerektiğini kesin bir dille söylemiştir. Fakat peygamberimiz bazı sözlerinde: “Aslını inkâr eden haramzadedir” ve “Kişi kavmini sevmekle kınanamaz” ayrıca “Üstünlük takvadadır” diye de buyurmuştur. Yani kendi ırkını başka ırktan üstün görmek onaylanmamışken, aslını inkâr etmemek, milletini sevmek ve ona hizmet etmek peygamberimiz tarafından yasaklanmamıştır. Aksine bu sözlerle özendirilmiştir.
Bunları bilen milliyetçi aydınlar Türkçülüğü ve Türk milliyetçiliğini hiçbir zaman ırkçılıkla bağdaştırmamıştır.
Bu nedenle Ziya Gökalp “Türkleşmek İslamlaşmak Muasırlaşmak” adlı kitabında “Türkleşmek ve İslamlaşmak ülküleri arasında bir çatışma olmadığı gibi bunlarla çağdaşlaşmak ihtiyacı arasında da bir çatışma yoktur” diyerek “Çağdaş bir İslam Türklüğü” oluşturulması gerektiğini ifade etmiştir.
Böylece bu makalede Türkçülüğün ve Türk milliyetçiliğinin ırkçılık olmadığını ve İslam ile karşıt bir düşünce yapısının bulunmadığı ifade edilmiştir.
Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.