Merhum Hüseyin Nihal Atsız, bir yazısında millî ülkü hakkında şunları söyler: “Bir ülkünün çevresinde toplanmak ve onun için ölümü göze alarak savaşmak ne güzel şeydir! İnsanlar ancak ülkü ile hayvanlardan ayrılabiliyorlar. Millî bir ülkü olmadıktan sonra, insanın hayvandan ne farkı kalır?” Yine Atsız başka bir yazısında: “Ülküler, birer büyüklük davasıdır. Bundan dolayıdır ki büyümek isteyen, büyüklük ardından koşan milletlerin ülküsü vardır.” Atsız’ın da ifade ettiği gibi büyük olan milletlerin ülküsü olur. Dünyanın farklı coğrafyalarında, farklı devletler içinde olanları, özerk bölgelerde yaşayanları, kendi hür devletlerini kurmuş olanları ile Türk milleti büyük bir millettir ve bu milletin “Turan” gibi bir millî ülküsü vardır. Bu ülkü hangi devletin çatısı altında yaşadığına bakılmaksızın Türk milletinin ortak ülküsüdür. Biz de bu milletin bir ferdi olarak bu ülkünün mutlaka gerçekleşeceğine gönülden inanıyoruz. Ancak inanmak yetmez, ülkü için çalışmak gerekir. Çünkü bu ülküyü gerçekleştirecek olanlar da yine Türk milletidir. “Turan” ülküsünü gerçekleştirmek için zamanında Türk milletinin aydınlarının ortaya koyduğu yol haritaları vardır. Bu aydınlardan biri de Azerbaycan Bağımsızlık Harekatı’nın lideri merhum Cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibey’dir. Elçibey “Turan’a giden yol birleşik Azerbaycan’dan geçer” diyor. Elçibey sadece bunu ifade olarak söylemekle yetinmemiş, bu söylemin fikri altyapısını da hazırlamıştır.
Elçibey’in hayatını dört döneme ayırırsak; birincisi 1980’lerin sonuna kadar olan gizli teşkilatlanma ve ilk mücadele dönemi, ikincisi 1992 yılına kadar olan bağımsızlık mücadelesi ve cumhurbaşkanlığına kadar olan süre, üçüncüsü 1993 yılına kadar olan cumhurbaşkanlığı dönemi, dördüncü ve sonuncusu ise muhalefet liderliği ve birleşik Azerbaycan çalışmalarıdır. Ha yanlış anlaşılmasın, bu dönemin tamamında Elçibey’in Birleşik Azerbaycan çalışmaları vardı ancak yoğun olarak bu konuya eğildiği zaman sonuncu dönemdir.
Bir müddet önce Millî Devlet Gazetesi’nde bu konuyla ilgili yazmıştım. Ama gazete yazısı olduğu için konuyla ilgili orada yeterince detaylı bir anlatım yapmadım. İlgili detayları buradan paylaşmayı uygun gördüm. Elçibey Azerbaycan’ın kuzey ve güneyini birleştiren fikrî altyapıyı üç kelime ile ifade etmiştir: Milletleşme, Devletleşme, Bütövleşme (bütünleşme). Bu ifadeyi Elçibey ilk defa 24 Haziran 1999 günü kendi doğum günündeki toplantıda dile getirmiştir. Yılların mücadelesinden süzülüp gelen Birleşik Azerbaycan fikri bu üç kelimelik ifadede vücut buldu. Peki nedir bu ifade? Elçibey’e göre Birleşik Azerbaycan’a giden sürecin ilki “Milletleşme”dir. Milletleşmeyi kısaca toplumun farklı kesimlerinin bir millî kimlik, kültür ve değerler etrafında bütünleşip sosyal ve siyasî olaylar karşısında ortak millî irade sergilemesidir şeklinde ifade edebiliriz. Elçibey “Milletleşme” derken hangi devletin egemenliğinde yaşadığına bakılmaksızın Azerbaycan Türklerini bir millî kimlik etrafında toplayarak, Türk millî düşüncesinin sağlamlaştırıp zihinlere yerleşmesini ve geniş kitlelere ulaştırılmasını amaçlamıştır. Bunu da sacayağı kolları şeklinde yani Azerbaycan’ın kuzeyinde, güneyinde ve Azerbaycan sınırları dışındaki tüm Azerbaycan Türkleri üzerinde sağlamayı hedefliyordu. Azerbaycan’ın bazı aydınları günümüzde bu hedefin tamamlandığını söylese de bir kısmı ise hâlâ bu sürecin devam ettiğini savunuyor. Bize göre bu süreç özellikle İkinci Karabağ Savaşı’nda çok hızlı ilerleme göstererek, hala eksiklikler olmasına rağmen kısmen tamamlanmıştır.
İkinci hedef “Devletleşme”dir. Bu süreç içerisinde Türk millî kimliğiyle bütünleşmiş Azerbaycan Devleti için harekete geçilmelidir. “Devletleşme” sürecinin ilk adımı Azerbaycan’ın kuzeyinde Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kurulması ve gün geçtikçe güçlenip sağlamlaşmasıyla tamamlanmıştır. Sıradaki adım aynı kuzeyde olduğu gibi güneyinde de bağımsız, yeni bir Azerbaycan devletinin kurulmasıdır. Kurulan bu yeni devleti her şekilde savunup ayakta kalmasını sağlamak Azerbaycan Türklerinin ve Azerbaycan Devleti’nin asli görevi olmalıdır. Elçibey’in “Devletleşme” dediği süreç budur.
Üçüncü ve sonuncu hedef ise “Bütövleşme” yani bütünleşmedir. Bu nihai süreç tarihi Azerbaycan’ı tek bir devlet çatısı altında birleştirerek Bütöv Azerbaycan Devleti’ni kurmak ile son buluyor. Böylece Nadir Şah Afşar’dan itibaren parçalanarak günümüze kadar gelen süreci tersine çevirerek asırlık hasreti bitiriyoruz. Bu aynı zamanda Turan kapılarının da açılması demektir. Elçibey’in “Milletleşme, Devletleşme, Bütövleşme” ifadesi işte budur.
Elçibey’in bu niyetle kurduğu bir teşkilat da var. Hem kuzey hem de güney Azerbaycan Türklerinin ortak katılım sağladıkları bu teşkilat Bütöv Azerbaycan Birliği’dir (BAB). Fakat maalesef Elçibey vefat ettikten sonra bu birlik zayıflamış ve etkisiz hale gelmiştir.
Elçibey’in zamanından onun BAB’da yardımcısı olmuş, daha sonra ise BAB Merkezi Yönetim Kurulunun başkanlığını yapmış Arif Rahimoğlu’nun söylediğine göre Elçibey, ilk başta bu fikri “Milletleşme, Devletleşme, Bütövleşme” şeklinde açıklasa da daha sonra İsmail Gaspıralı’nın “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” ifadesinden yola çıkarak dilde bütünleşme, fikirde bütünleşme en sonda işte bütünleşme olması gerektiğini söylediğini aktarıyor. Açıklamasına devam eden Rahimoğlu, Elçibey’in, daha önceden söylediği “Azerbaycan birliği önce fikirden başlar” sözüne atıf yaparak ifadenin Bütövleşme (bütünleşme), Milletleşme, Devletleşme şeklinde BAB’ın tüzüğüne eklenmesini istediğini belirtmişti. Hatta bunu BAB oyladı, ilk oy verenin de bizzat Ebulfez Elçibey’in olduğunu ifade ediyor. Ancak maalesef 3 ay sonra Elçibey vefat etmesi ve BAB tüzüğünün yazılı hali Elçibey’in vefatından sonra yayınlanması kafalarda soru işareti bırakıyor. Aydınların birçoğunun fikrine göre ifade Elçibey’in hayatta olduğu zaman bizzat onun söylediği şekliyle yani “Milletleşme, Devletleşme, Bütövleşme” şeklinde yazılması daha uygundur. Biz de bu fikirdeyiz.
Arif Rahimoğlu bu konudaki başka bir açıklamasında ise her iki ifadenin aslında sonunda aynı anlama geldiğini bildiriyor. Bu konuyu şöyle açıklıyor: “Görüldüğü üzere a) şıkkındaki ifadenin (Milletleşme, Devletleşme, Bütövleşme) mantıksal ağırlığı milletleşme kavramı üzerine, b) seçeneğindeki ifadenin mantıksal ağırlığıysa meselelere ‘bütünlük özlüğünde yanaşma’ şartı üzerine düşüyor. İlkinde, net olmayan bir şekilde millileştirmenin başlangıcına dayanıyor ki sonuçta devlet kurulsun ve birleşsin. İkincisinde ise bütünleşme (bütünleşme özlüğünde yanaşma) başlangıcı esas alınıyor ki en son hem millileşme hem de devletleşme bütünlük esasında yükselebilsin. Dolayısıyla ilk bakışta, ifadenin bu iki versiyonu arasında açık bir farkın varlığını ortaya koymaktadır. Ancak mantıksal açıdan bakıldığında ifadenin her iki versiyonu da makbuldür, doğrudur ve hiçbirine olumsuz bakılmamalıdır.”
Elçibey her 3 hedef ile aslında Azerbaycan’ın yakın, orta ve uzak gelecekteki stratejisini oluşturdu. Ayrıca, teorik ve ideoloji çizgiler kesinleştirilip pratik olarak sacayağın her üç kolu yani Azerbaycan’ın kuzeyi, güneyi ve ülke dışındaki soydaşlarımızın yapacakları çalışmalar belirledi.
Konuyla ilgisi olduğu için yazıyı Ebulfez Elçibey’in çok sevdiği ve dilinden hiç düşürmediği bir şiir ile bitirmek istiyorum:
Orda bir yol var, uzakta
O yol bizim yolumuzdur.
Dönmesek de varmasak da
O yol bizim yolumuzdur
2024-05-10
Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.