VATANINI YÜREĞİNDE TAŞIYAN İLE SÖYLEŞİ

0
(0)
VATANINI YÜREĞİNDE TAŞIYAN İLE SÖYLEŞİYeni Ufuk Dergisi Yayın Kurulu

Emrah Bey, Töre Devlet Yayınları’ndan Vatanı Yüreğinde Taşıyanlar isimli bir kitabınız çıktı. Yıllardır Yeni Ufuk dergisi bünyesinde de yazarlık yapıyorsunuz. Okuyucularımızın sizi daha yakından tanıması adına kendinizden biraz bahsedebilir misiniz? Emrah Varol, yazı hayatına nasıl ve ne zaman başlamıştır?

Öncelikle Yeni Ufuk dergimizin bu sayısında bana yer verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Ben 14 Şubat 1988 tarihinde Denizli’nin Honaz ilçesinde doğdum. Okul hayatlarımın ardından 6 yıl boyunca aktif gazetecilik yaptım. Daha sonraki süreçte de çeşitli dergi ve internet sitelerinde yazılarım yayınlandı. Ben de zaman zaman yazım hayatımın tam olarak ne zaman başladığını düşünüyorum. Çocukluğumda çeşitli yerlere bazen günlük bazen siyasî gelişmelerle ilgili notlar aldığımı hatırlıyorum. Gazetecilik dönemimde ise haber yazarken kendimi daha fazla geliştirdiğimi düşünüyorum. Bu sürecin ardından yazı yazmanın, içimdekileri dökmenin beni hafiflettiğini gördüm. Aklımdan geçenleri yüreğimden de geçirerek kelimelerle buluşturunca mutlu oluyorum. Yeni Ufuk dergimizin de bu konuda büyük katkısı olmuştur. Yazılarımın gençlerle buluşmasını sağladıkça daha fazla okumaya, daha fazla araştırmaya ve daha fazla yazmaya başladığımı söyleyebilirim.

Vatanı Yüreğinde Taşıyanlar, sizin ailenizin de içinde olduğu, mübadele ile Honaz’a gelmek zorunda kalan Balkan Türklerini gözler önüne seriyor. Mübadelenin canlı tanıklarını okuyucuyla yüzleştiriyor. Bu bakımdan oldukça hüzün verici, acı dolu bir kitap. Bu kitabı yazarken neler hissettiniz?

Vatanı Yüreğinde Taşıyanlar-Bir Mübadele Hikâyesi kitabım, 1924 yılında gerçekleşen Türk-Yunan mübadelesinde Grebene’nin Kastro ve Vraşno köylerinden yola çıkan atalarımın Denizli’nin Honaz’a gelişini anlatıyor. Ben çocukluğumdan bu yana mübadil kimliğimizle ilgili bazı farkındalıklarla büyüdüm zaten. Ben büyürken bu farkındalıklarım da büyüdü. Çok kıymetli hikâyelerimizin olduğunun farkına varmamla birlikte de kitap için çalışmalara başladım.

Ben kitabı yazmaktan ziyade yaşadım! Çünkü Grebene’de yaşayan atalarımın 500 yıl boyunca suyunu içtikleri, yeşiline doydukları, rüzgârını yedikleri, sevdalandıkları o güzelim toprakları gidip gördüm. Onların neler yaşadığını ellerinin değdiği çeşmelerde, camilerde, evlerde, mezar taşlarında gördüm. Camiye doldurularak şehit edilen atalarımın olayı yaşadıkları tepeye çıktığımda hafif bir rüzgâr esiyordu mesela. Ben onların çığlıklarını duyuyordum! Türk olmanın bedelini ödedikleri 8 Kasım 1912 tarihindeydim sanki!

Düşünün ki Balkanların o güzelim topraklarında camide çeteler tarafından katledildiler. Evleri yağmalandı, tecavüze uğradılar, din değiştirmeye zorlandılar ve sonunda 500 yıldır yaşadıkları topraklardan, hiç bilmedikleri Anadolu topraklarına gönderildiler. Yerleştikleri yeni topraklara alışmak ekonomik, sosyal, psikolojik olarak hiç de kolay olmadı. Bir insan ömrü boyunca bu kadar acının kaçta kaçını yaşar ki! Onlar hepsini yaşadı. Bu yüzden ben kitabı hissetmedim, yaşadım!

Vatanı Yüreğinde Taşıyanlar’ı yazma ihtiyacını neden ve ne zaman duydunuz? Bu kitabı yazarken motivasyon kaynağınız ve okuyucudan beklentiniz ne oldu?

Bu kitap aslında yıllar önce yazılmalıydı. Bunu söylemekten kastım şudur: 1924’te yılında mübadele ile gelenlerin onlarcasını konuşturup notlar alınabilseydi, onların hatıraları temiz bir şekilde kayıt alınabilseydi bambaşka şeyler konuşabilirdik. Grebene’den Honaz’a gelen 282 kişinin 282 farklı hikâyesi olduğunu düşünüyorum. Son günleri nasıl geçti, son namazı nasıl kıldılar, evlerinden ayrılırken neler yaşadılar ve daha onlarca soru var ortada. Buna rağmen elde kalanları toparlayabilmek adına elimi taşın altına koyduğumu söyleyebilirim. Mübadillerden bazılarını tanıdım çünkü ben. Ve onlardan kalan birçok anlatıyı da not aldım. Bunun yanında Honaz’ın Hisar Mahallesi’nde yaşayan mübadil çocuk ve torunlarıyla da onlarca saatlik görüşmeler yaparak sonuca ulaştım.

Kitabı yazarken en büyük motivasyonum şuydu. Türk tarihinde hatta dünya tarihinde “mübadele” neredeyse hiç yok. Göç, yol hikâyeleri oldukça çok ancak mübadele bambaşka. Bu yüzden atalarımın hikâyesi çok kıymetliydi. Onların yaşadıkları unutulmamalıydı. Mutlaka gelecek kuşaklara aktarılmalıydı. Bunu benim kuşağım da yapmasaydı artık hiçbir şey toparlanamazdı ve bu mübadele hikâyesi tarihin tozlu raflarında unutulup giderdi.

Okuyucudan beklentim, bizi mübadeleye zorlayan şartları doğru şekilde anlaması. O güzelim Balkan coğrafyasında 1 ayda nasıl tükendiğimizi görmelerini isterim. Eğer yenilirsen, eğer sessiz kalırsan nasıl zulme uğradığını görmelerini isterim. Kaybettikten sonra yaşadıklarımızı iyi tahlil etmelerini isterim. 500 yıl barış içinde yaşayanların gücü ele alınca bir ayda milyonlarca insanı nasıl katledip sürgün eder hale geldiğini iyi anlamalarını isterim. Son vatanımızda daha binlerce yıl yaşayabilmek için neleri yapıp neleri yapmamamız gerektiğini doğru anlamalarını isterim!

Vatanı Yüreğinde Taşıyanlar, aynı zamanda bir hatırat derlemesi. Kitapta gördüğümüz kadarıyla birçok isimle bizzat yüz yüze görüşmeler yapıyorsunuz. Birçok yeri geziyorsunuz. Bu süreç boyunca şahit olduğunuz, unutamadığınız bir an var mı?

Hiçbir anıyı, hiçbir zamanı dilimini unutmuyorum, unutmamam gerektiğini düşünüyorum. O kadar çok duygusal anlar yaşadım ki! Atalarımızın ayak bastığı topraklara gittiğimde zaman dilimi benim için çok kıymetliydi. Özellikle atalarımızın tarihinde çok acı bir yeri olan cami katliamının olduğu o tepeye çıktığımda çok duygusal dakikalar yaşadım. 100 yıl önce ayaklarımı bastığım bu topraklarda yaşanan o acı dakikalar yüreğimi perişan etti. Şehitlerimizin yanı başında olmak çok başka duygular hissettirmişti bana.

Kastro (Hisar) köyünün girişinde, köyde yaşayan bir Yunan, atalarımızın mezarlığına götürmüştü bizi. Baktığımızda mezar taşına benzer herhangi bir şeye denk gelmemiştik ama maalesef atalarımızın kemikleri ortalığa saçılmaya başlamıştı. Elimizle dokunduğumuz birçok yerden kemikler çıkıyordu. Kaybetmenin acısını gördüm orada. Yalnız kalmanın, kimsesiz kalmanın ne demek olduğunu gördüm!

Benimle konuşan insanların yüreklerinden süzülen her bir kelime benim için çok kıymetliydi. Onların yürek sancısına bir nebze olsun bu yazılanların iyi geldiğini düşünüyorum.

Bu kitap aynı zamanda ciddî bir emeğin de mahsulü. Yakın tarihle ilgili ciddî okumalar yapmayı, Balkan Türklüğü ile ilgili meselelere hâkim olmayı da gerektiriyor. Bu bakımdan, kitap yazmak için iyi bir okuyucu olmak şart gibi duruyor. Sizce okumak, yazmanın neresinde konumlanıyor?

Okumadan sadece yaşayarak ben bazı şeylerin yeterince anlaşılamayacağını düşünüyorum. Ben mübadillerin arasında doğdum, büyüdüm. Birçok konuyu belki biliyordum. Yine saha çalışması yaparak da bilgileri toparladım. Ancak eğer mübadele ile ilgili, Balkanlarla ilgili kitapları, tez çalışmalarını okumasaydım bu kitap ortaya bu denli kapsamlı çıkmazdı. Örneklik oluşması anlamında söylemek isterim. Bu kitabı yazabilmek için 87 kitap ve dergi okudum. Her biri hacimli ve detaylı bilgiler veren kitaplardı. Her kitaptan küçük küçük de olsa yepyeni bilgiler edindim. Mübadele dediğimiz kavram çok küçük detayları içinde barındırıyor. Yazılan kitapların bazılarında da o ince detayları yakaladım. Tüm bunların sonunda şunu söyleyebilirim ki kitap, dergi okumaları yapmadan asla ve asla bu konularda bu kadar bilgi sahibi olamazdım.

Bu kitap özelinden çıkarak da okumakla ilgili birkaç şey söylemek isterim. Ben sobalı evde büyüyen birisiyim. Anneannem takvim yapraklarının arka kısımlarını okutmayı çok severdi. Oradan başladım okumaya. Çocukluğumda ilk kitaplığım kutulardı. Daha sonra ayakkabılıkta kitaplarımı biriktirmeye çalıştım. Elde ettiğim paranın bir kısmını sürekli kitaplara ayırdım. Evlendiğimizde 500 kitaplık bir kütüphanem vardı. 11 yıllık evliliğimin sonunda ise 1000 kitabı geçen küçük bir kütüphanem oldu. Özellikle gençlere tavsiyemdir. Okuyun. Doğru şekilde, doğru zamanda, doğru kitaplarla bilgi hazneniz geliştikçe ve yaşınız büyüdükçe okumakla ne de güzel bir insan olduğunuzu anlayacaksınız!

Balkan Türkleriyle ilgili yaptığı araştırmaları derinleştirmek isteyen okuyucularınıza tavsiye edebileceğiniz kaynaklar nelerdir?

Bu kapsamda yüzlerce kaynaktan bahsedilebilir belki. Ben kendi faydalandığım kitaplardan bahsetmek istiyorum. Balkan Savaşlarında Rumeli Türkleri (Bilal N. Şimşir), Balkanlarda Tedhiş ve Gerilla-Grebene (Bekir Fikri), Büyük Mübadele (Kemal Arı), Ölüm ve Sürgün (Justin Mccarty), Emanet Çeyiz (Kemal Yalçın), Rumeli’ye Elveda (Taha Akyol), Zesto Psomi (Feyza Hepçilingirler), Mübadele ve Mübadillik (Kemal Arı), Bir Avuç Mazi (FÜgen Ünal Şen).

Ben kitabımı yazarken en çok bu kitaplardan faydalandım. Ancak isimlerini buraya yazmadığım diğer kitapların bir cümlesi bile bana bambaşka sayfalar açtı. Bu konuda fikir üreten, kitap yazan herkese kalbî teşekkürlerimi iletiyorum.

Son olarak, sizleri okuyan ve kitap yazmak hayâlini kuran Yeni Ufuk dergisinin genç yazarlarına ve okuyucularına ne tavsiye edersiniz?

Gençler! Bir Türk’ün evi halısız olabilir, televizyonu eski marka olabilir. Ancak ben bir Türk’ün evinin kitapsız, kütüphanesiz olmasını kabullenemiyorum. Yaşadığımız sıkıntıların sebebi olarak okumadan fikir sahibi olmayı görüyorum. Lütfen okuyun! Ben takvim yapraklarının arka kısımlarını okuyarak başladığım yolculukta kitap yazacak noktaya geldiysem hiç durmadan, bahanelere sığınmadan okumaya borçluyum bunu. Sistemli okumayı da Yeni Ufuk dergisinde öğrendiğimi söylemeliyim. Bilgileri doğru şekilde üst üste koymak da bana büyük fayda sağladı.

Ve çok çeşitli kitapları okuyun. Her birinden çok faydalanacaksınız. Gençliğimde çok etkilendiğim yazarlar vardı, yazılarımda da farkında olmadan onlar gibi yazmaya başlamıştım. Ve öyle de devam etti. Okudukça, doğru hikâyeyi buldukça ben inanıyorum ki çok güzel kitapları yazacaksınız…

Bu röportaj vesilesiyle, Yeni Ufuk dergimize, Töre-Devlet Yayınevi’ne, Berkan Sözer’e, Bayram Kiriş’e, Ahmet Furkan Kılıçarslan’a, Ferhat Genç’e, Arda Alan’a, Ali Kerem Akdağ’a ve buraya ismini yazamadığım kıymetli tüm insanlara şükranlarımı sunuyorum.

Vatanı Yüreğinde Taşıyanlar’ın ruhu şad olsun!

Bu yazı ne kadar faydalıydı?

Puan vermek için bir yıldıza tıklayın!

Ortalama puan 0 / 5. Oy sayısı: 0

Henüz oy yok! Bu yazıyı ilk siz değerlendirin.

Bu yazıyı faydalı bulduysanız...

Bizi sosyal medyada takip edin!

Bu yazının sizin için faydalı olmamasından dolayı üzgünüz!

Tell us how we can improve this post?