
Türkistan; tarih boyunca birçok devletin kurulduğu, uğruna sayısız savaşların yapıldığı topraktır ve dünya üzerindeki bütün Türkler için büyük öneme sahip olmuştur. Nice toplumlar bu toprakları ele geçirebilmek için mücadele etmiş, aynı milletten gelenler dahi burada hâkimiyet kurmak uğruna savaşmışlardır.
Günümüzde bir Türk cumhuriyeti olan Kazakistan’ın bulunduğu Türkistan’da, bir zamanlar güçlü bir Kazak Hanlığı hüküm sürmekteydi. 15 ve 18. yüzyıllar arasında Türkistan bozkırlarında hür bir şekilde yaşamışlardı. Ancak 18. yüzyılın başlarından itibaren kuzeyden gelen büyük bir tehdit, Rus Çarlığı, Türkistan topraklarını ele geçirmek ve bu kadim Türk yurdunu Ruslaştırmak amacıyla işgal ve baskı politikalarına başlamıştı. Bu geniş çaplı istilanın ilk hedefi Kazak Hanlığı oldu.
Kazaklar uzun yıllar boyunca Rus emperyalizmine karşı inançla direniş gösterdiler. Ancak zamanla bu mücadele eski gücünü kaybetmeye başladı. Bunun başlıca sebepleri; hızla gelişen ve güçlenen Rusya, Kazak Türkü boy beyleri arasındaki sürekli iç çekişmeler ve bölgedeki diğer hanlıklarla yaşanan anlaşmazlıklardı. Bu gibi ağır sorunların neticesinde Kazak Hanlığı toprakları zamanla Rusya’nın egemenliği altına girdi ve halk perişan bir duruma düştü.
19. asır, Kazak Türkleri ve bölgede yaşayan diğer Türkler için bir esaret yüzyılı olarak geçmiştir. Ancak yıllar sonra, 20. yüzyılın başlarında Rusya’daki durum farklı bir hâl almaya başlamıştı. Bir yandan Çar yönetimi bütün imparatorluğu baskı ve zulümle idare ediyor, bir yandan da 1904-1905 Rus-Japon Savaşı’nın kaybedilmesi ve ülkede patlak veren işçi sınıfının ayaklanmaları Çarlık rejimini ağır şekilde sarsıyordu. Ardından 1914’te başlayan 1. Dünya Savaşı’na katılan Rusya’nın cephelerde üst üste yenilgiye uğraması, halkın yönetime olan bütün güvenini tamamen kırmıştı. Nitekim Şubat 1917’de Çarlık rejimi yıkıldı ve yerine geçici bir hükümet kuruldu. Aynı yılın Kasım ayında ise bir devrim daha gerçekleşti ve Bolşevikler iktidarı ele geçirdi.
Çarlık rejiminin çöküşü, Türkistan’da yaşayan Türkler için de büyük bir sevinç kaynağı oldu. Bu ortamı fırsat bilen Kazak aydınları, yıllar öncesinden temellerini atmaya başladıkları ve yazının da ana konusu olan Alaş Orda hareketini yeniden canlandırdılar.
Peki Alaş Orda hareketi nedir, nasıl kuruldu? Bunu inceleyelim.
Öncelikle “Alaş” kelimesi, Kazak Türklerinde millî birliği kuran ve efsanevi bir kahraman olarak kabul edilen Alaş Han’ı ifade eder. “Orda” kelimesi ise ordu, karargâh ve hükümet anlamına gelir. Bu iki kelimenin birleşiminden oluşan “Alaş Orda”, Kazakların yani Türkistan’daki Türklerin millî devleti anlamını taşır.
1905 Devrimi
Alaş Hareketi’nin ortaya çıkmasında Rusya’da gerçekleşen 1905 Devrimi’nin büyük etkisi vardır. 1905 yılında Rusya’nın dört bir yanında işçiler, köylüler ve hatta ordudaki askerler Çar II. Nikolay’a karşı isyan etti. İsyanın amacı, ülkede siyasî hakların savunulabileceği bir “Duma” yani parlamenter bir meclis kurmaktı. İsyanı bastırmakta zorlanan Çarlık rejimi daha fazla dayanamayarak 17 Ekim 1905 tarihinde “Ekim Manifestosu”’nu yayımladı. Bu manifestoyla Rusya’da bir Duma kurulması kararlaştırıldı.
Ülkede bu ölçekte önemli bir gelişmenin yaşanması, dönemin Kazak Türkü aydınları için Kazak Türklerinin hak ve özgürlüklerini savunabilecekleri bir fırsata dönüştü. Alihan Bökeyhan, Ahmet Baytursunulı ve Mirjakıp Dulatulı gibi isimlerin öncülüğünde bir komisyon kuruldu. Bu komisyon, Kazak Türklerinin Çarlık Rusyasına karşı siyasî, sosyal ve kültürel taleplerini içeren ve bir dönüm noktası kabul edilen “Karkaralı Bildirisi”ni hazırladı.
Karkaralı Bildirisi
1905 Devrimi’nin oluşturduğu ortam, Rusya’da yaşayan pek çok topluluk gibi Kazak Türkleri için de taleplerini duyurabilecekleri ilk süreç oldu. O dönemde yaşayan Kazak Türklerinin durumu oldukça kötü vaziyetteydi. Toprakları işgal edilmiş, eğitim imkânları yok denecek kadar azalmış, Kazak Türkçesi gerektiği gibi kullanılmaz hâle gelmişti. Üstelik Kazak bozkırları, Çar rejiminin desteğiyle bölgeye yerleştirilen Ruslarla doluydu ve sistemli bir asimilasyon politikası yürütülüyordu.
Böyle bir ortamda, önceki başlıkta değindiğimiz Kazak Türkü aydınlar 1905 yılında Kazakistan’ın bugünkü Karagandı iline bağlı Karkaralı kasabasında, binlerce Kazak’ın imzasını taşıyan ve Kazakların hak ve özgürlüklerini talep eden “Karkaralı Bildirisi”ni Çar’a gönderdiler.
Bildiri şu talepleri içeriyordu;
- Kazak Türklerine dinî anlamda tam özgürlük tanınacak ve hiçbir baskı uygulanmayacak.
- Kazak Türkçesinde eğitim veren okullar açılacak, anadilde öğretim yapılacak.
- Kazak bozkırlarına Rus yerleşimciler gönderilmeyecek.
- Yönetim işlerinde Kazak Türklerine görev verilecek.
- Savaşlar için Kazak Türkleri zorla askere alınmayacak.
- Kazak Türkleri için gazete ve dergi yayımlanmasında sansür uygulanmayacak.
Bu taleplerin bazıları kısmen hayata geçirildi. Kurulan Duma’da Kazak Türkü temsilcilere yer verildi ve bazı sansürler kaldırıldı. Ancak bu gelişmeler bir süre sonra eski hâline geri döndü.
Her ne kadar bildirideki istekler tam olarak uygulanamasa da Karkaralı Bildirisi, bir milletin uyanmasına, bağımsızlık fikrinin güçlenmesine ve millî kimliğin korumaları gerekliliğinin hatırlatılmasına büyük katkıda bulunmuştur. Daha sonra kurulacak Alaş Partisi’nin temelinin atılmasında da önemli bir rol oynayan Kazak gazetesi, bu bildirinin etkisiyle yayın hayatına başlamıştır.
Kazak Gazetesi
19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başlarında, Kazakistan basın hayatı açısından pek parlak bir durumda değildi. Ancak 1905’ten sonra bu durum değişmiş, Kazakistan’da hem Kazak Türkçesinde hem de Rusça yayımlanan gazete ve dergilerin sayısı artmaya başlamıştı. Ne var ki bu yayınların birçoğu ya maddi imkânsızlar nedeniyle ya da dönemin baskıcı politikaları yüzünden kapanmak zorunda kalmıştır.
Bu zor koşullara rağmen, Kazak gazetesi belki de en önemli yayın organı olmuştur. Çünkü dönemin Kazak Türkü aydınlarının pek çoğu bu gazete etrafında toplanmış, Kazak Türklerinin o dönemdeki hemen tüm sorunları burada ele alınmış ve kamuoyuna duyurulmuştur. Ayrıca bu gazete Kazak Türklerinin sesini hem yerel hem de uluslararası alanda duyurmayı başarmıştır. Gazetenin kurucularından Ahmet Baytursunulı, bu konunun önemini şöyle ifade etmiştir: “Öncelikle gazete halkın gözü, kulağı ve dilidir. İnsanlara nasıl ki göz, kulak, dil gerekliyse halka da gazete o kadar gereklidir.”
2 Şubat 1913 tarihinde yayın hayatına başlayan Kazak gazetesi Kazak Türkleri için millî bilincin aşılandığı önemli bir vasıta olmuş ve yeni yapılanmaların ortaya çıkmasında etkili rol oynamıştır. Bunun en önemli örneği Alaş Partisi’dir. Alaş Partisi kurulduktan sonra da gazete partinin yayın organı olarak faaliyetini sürdürmüştür. Ancak 16 Eylül 1918 tarihinde Kazak gazetesi Bolşevikler tarafından kapatılmıştır.
Şubat 1917 Devrimi ve Alaş Partisi
Tarihler 8 Mart 1917’yi gösterdiğinde Rusya’da rejim değişti. Cephelerde yaşanan hezimetler, açlık sorunu ve Duma’nın kapatılması, on binlerce insanın sokaklara dökülmesine neden oldu. Netice itibariyle Çar devrildi ve geçici bir hükümet kuruldu.
Rusya’da yaşanan bu gelişmeler, Kazak aydınları için yeniden önemli bir fırsata dönüştü. 21-28 Temmuz 1917 tarihleri arasında Orenburg şehrinde I. Umumi Kazak Kurultayı toplandı. Kazak Türklerinin geleceğini şekillendiren Alihan Bökeyhan, Ahmet Baytursunulı, Mirjakıp Dulatulı ve Mustafa Çokay gibi birçok isim, bağımsızlık mücadelesinin dönüm noktası olacak Alaş Partisi’ni kurdular.
Alaş Partisi, Kazak Türklerinin ilk siyasî partisi olarak tarih sahnesine çıktı ve hükümetlerini kurma yolunda önemli bir adım atıldı. Bu kurultayda yalnızca Alaş Partisi’nin kuruluşu değil, aynı zamanda Kazak Türklerinin özerkliği, din ve eğitim işleri, toprak meseleleri ve Müslümanların hakları gibi konular da görüşüldü.
Kazak gazetesi, partinin bu konulardaki çalışmalarını bütün Kazak Türklerine duyurmak için önemli bir araç oldu. Bu süreçte pek çok yerel kurultay da düzenlendi. Ancak bunlar arasında asıl önemli olan, II. Umumi Kazak Kurultayı olacaktı.
Alaş Orda Hükümeti
Bu süreçte Kazak Türkü aydınlar, 5-13 Aralık 1917 tarihleri arasında 2. Umumi Kazak Kurultayı’nı topladılar. Fakat bu gergin dönemde önemli bir gelişme daha yaşandı. 7 Kasım 1917’de, tarihe “Ekim Devrimi” olarak geçen bir ihtilal daha gerçekleşmiş ve Bolşevikler iktidarı ele geçmişti.
Alaş Partisi yöneticileri, Bolşeviklerin ilerleyen dönemde bir tehdit oluşturabileceğini düşünerek çalışmalarını hızlandırdılar ve aynı yıl Alaş Orda Hükümeti’ni ilan ettiler. 25 kişiden oluşan millî bir hükümet kuruldu.
Hükümetin başlıca isimleri şunlardı: Başbakan Alihan Bökeyhan, Başbakan Yardımcısı Halil Abbasoğlu, Dışişleri Bakanı Mustafa Çokay, Adalet Bakanı Ahmet Birimcanoğlu, İçişleri Bakanı Muhammetcan Tınışbayev, Savaş Bakanı Alimcan Emekoğlu, Kültür Bakanı Ahmet Baytursunulı, Alaş Orda Batı Bölgesinden Sorumlu Bakanlar Cihanşah Dosmuhammedov, Halil Dosmuhammedov ve Ahmet Bey Sarsan.
Sosyo-Kültürel Alanda Alaş Orda
Çok kısa ömürlü olmasına rağmen Alaş Orda’yı sadece siyasî faaliyetler yürüten bir yapı olarak görmek doğru değildir. Dönemin zor ve sıkıntılı şartlarına rağmen Alaş Orda Hükümeti ve onu oluşturan aydın kadro, sosyal ve kültürel alanda da pek çok önemli girişimde bulunmuştur.
Bu faaliyetlerin başında, İsmail Gaspıralı Bey’in “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” düşüncesinden ilham alınarak Usûl-i Cedid okullarının açılması gelmektedir. Bu okullar aracılığıyla Kazak Türklerine temel düzeyde ve sistemli bir eğitim verilmiştir.
Toplumsal hayatta kadın haklarına önem verilmiş; Kazak gazetesinde kız çocuklarının erkek çocukları gibi okula gidilmesi gereği sürekli anlatılmıştır. Kadınlara boşanma hakkının verilmesi desteklenmiş ve erkeklerin birden fazla eş alma uygulamasına karşı çıkılmıştır. 1917’de Bütün Rusya Müslümanları Kongresi’nde Alaş Partisi temsilcileri kadınların oy kullanma ve seçme-seçilme hakkını kongrede kabul ettirmiştir. Mirjakıp Dulatulı’nın 1910’da yazdığı Bahtsız Jamal adlı eseri Kazak Türkü toplumunda Kazak Türkü kadının yaşadığı sorunları ele alır. Bu roman aynı zamanda Kazak Türklerinin ilk modern romanı olmuştur.
Dinî alanda ise toplumun bilinçlendirilmesine gayret edilmiş, Kazak gazetesi vasıtasıyla Ortodoks mezhebinin yaygınlaştırılması engellenmesi, toplum içerisinde İslam’da yeri olmayan bilgilerin ve milliyeti reddeden mollalarla mücadele edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca dinî eğitim veren medreselerde fen, tarih, matematik gibi derslerin okutulması savunulmuştur.
Toplumun kendi kültürünü tanıması ve dilini bilmesi için Ahmet Baytursunulı ve Mirjakıp Dulatulı öncülüğünde birtakım yenilikler yapılmıştır. A. Baytursunulı kaleme aldığı Til Qural, Töte Jazu, Adebiet Tanuşı gibi eserlerinde Kazak Türkçesinin sadeleştirilmesini, dil yapısını ve edebiyatının önemini anlatmıştır. Kazak gazetesinde yazdığı makalelerde okullarda Kazak Türkçesinde eğitim verilmesini savunmuş, sözlü kültüre ait hikâye ve destanları yazıya geçirmeye çalışmıştır.
Mirjakıp Dulatulı ise yazdığı “Uyan Kazak” şiiriyle topluma milli ruhu vermiştir. Bu isimde bir de kitabı basılan “Uyan Kazak” o kadar büyük bir etki yaratmıştır ki Çar rejimi bu kitabı toplattırıp basımını yasaklatmıştır. Şiirin dizelerinde geçen “Uyan Kazak! Gözünü aç, uyan! Başını kaldır, uyumayı bırak, kalk!” sözleri gerçekten Kazak Türklerini uyandırmış ve bir daha asla unutmamalarını sağlamıştır.
Ancak askerî alanda aynı ölçüde başarılı sonuçlar elde edilememiştir. Düzenli bir ordu kurulmasında yaşanan güçlükler nedeniyle yalnızca sınırlı sayıdaki milis güçleri bir araya getirilebilmiştir. İç savaşta çalkantıları içindeki Rusya’da, bir dönem Bolşeviklere karşı Beyaz Ordu ile birlikte hareket edilmiştir. Ancak her geçen gün güçlenen Kızıl Ordu, kaynak ve lojistik yetersizlikler ile bir süre sonra Alaş Orda’ya da cephe alan Beyaz Ordu’nun tutumu, hükümeti giderek zayıflatmıştır.
1919 yılına gelindiğinde, Kazak bozkırları bu kez kızıl botlar tarafından işgal edilmeye başlamıştır. Hükümetin giderek zayıflaması ve bazı önemli isimlerin Bolşeviklerin tarafına geçmesiyle, Alaş Orda yöneticileri Sovyetlerle anlaşmak için müzakerelere girişmişlerdir. Ancak istenilen sonuç elde edilememiş, 11-20 Ocak 1920 tarihleri arasında yapılan görüşmelerin ardından Alaş Orda Hükümeti feshedilmiş ve yerine Kazak-Kırgız Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuştur. Böylece Kazakistan, 1991 yılına kadar zulüm, baskı ve korkuyla sürecek karanlık bir döneme girmiştir.
Alaş Orda Hükümeti’nin dağıtılmasından sonra kurucu üyeleri, Sovyetler Birliği içinde bir süre kültürel alanda çalışmalarını sürdürmeye devam etti. Fakat eli kanlı diktatör Stalin’in iktidara gelmesiyle birlikte Kazakistan’ın en acı günleri başlayacaktı.
1929’da Kazak Türkü aydınlar birer birer tutuklanmaya başladı. Yıllarca Sovyet hapishanelerinde milliyetçi ve karşı devrimci olmakla suçlanarak işkenceler gördüler. Mirjakıp Dulatulı Sibirya’daki ölüm kamplarında 5 Ekim 1935’te, Alihan Bökeyhan 27 Eylül 1937’de Moskova Butlyka Hapishanesi’nde, Ahmet Baytursunulı 8 Aralık 1937’de Almatı’da idam edildi. Bu isimler gibi daha nice aydınımız “Büyük Tasfiye” döneminde asılsız suçlamalarla şehit edildi.
Yıllar sonra, Aralık 1986’da başlayan Jeltoksan Ayaklanması ve nihayetinde 1991’de kazanılan zafer, Kazakistan’ı bağımsızlığına kavuşturdu. 1997 yılında alınan bir kararla 31 Mayıs, Kazakistan’daki “Siyasî Baskı, Sürgün ve Açlık Kurbanlarını Anma Günü” ilan edilerek o yıllarda hayatını kaybedenleri anmak için kabul edildi.
Yazının sonuna gelirken, Alaş Orda için ömrünü hiçe sayan tüm insanlarımızı rahmetle anıyor ve Alihan Bökeyhan’ın şu sözüyle bitiriyorum:
“Biz kimiz, nereden geldik, nereye gidiyoruz? Biz sömürülen bir millettik. Ama artık uyandık.”
KAYNAKÇA
(1) https://alash.kz/kz/article/alash-jilnamasi-basti-oqygalar.html (Erişim Tarihi: 05.07.2025)
(2) https://www.fergananews.com/articles/9672 (Erişim Tarihi: 05.07.2025)
(3) Kara, Abdulvahap. Türkistan Bağımsızlığının Kahramanı Mustafa Çokay, İstanbul, Türk Kültürüne Hizmet Vakfı, 2022.
(4) Kalkan, İbrahim. Kazakistan’da Siyasî Modernleşmenin Kökleri, İstanbul, Arayış, 2013.
(5) Alihan Bökeyhan, TRT AVAZ, https://youtu.be/1Z5s2WauO5M?si=TjjfTQDnTVa230NP, (Erişim Tarihi: 05.07.2025)
(6) Ahmet Baytursun, TRT AVAZ, https://youtu.be/kqv9zBYpTsA?si=kyFe_VKDvVel4ii7 (Erişim Tarihi: 05.07.2025)
(7) Mirjakıp Dulatov, TRT AVAZ, https://youtu.be/FswmE-UIxag?si=3iFFSFDD6yfHY3PR (Erişim Tarihi: 05.07.2025)
(8) Yorulmaz, O. (2016). Alaş Orda Hareketi. BELLETEN, 80(289), 939-976.