Dün, Marmara Lokalinde toplanan üniversite gençleri, aralarında bulunmamı ve konuşmamı ıslarla istediler. Gidemedim ve çok üzüldüm. Gitseydim, onlara şunları söyleyecektim:

Ben iki yaşımda babasız kaldım. Bütün çocukluğum ve gençliğim korkunç bir hastalığa ve fakirliğe karşı mücâdele içinde geçti. Kimsesiz, sıhhatsiz, parasız ve tahsilsiz kaldım. Orta 8’den yukarı okul görmedim. Hastalık, cehâlet ve sefâlet ejderiyle boğuştum. Onları yendiğim zaman yerlerini başka düşmanlar aldı: İftirâcılar, mâhutlar, devrimbazlar. Kimi benim mürteci, kimi inkılâp, kimi de gençlik düşmanı olduğumu öne sürerek millî köklerimle bağımı koparmaya, beni dînî inançlarımdan ayırmaya ve gençlerle aramı açmaya çalıştılar ve çalışıyorlar. Onları da tepeledim ve tepeliyorum. Bu defa tek başıma değilim. Yanımda büyük bir millet, arkamda daha büyük bir târih, beni pek iyi tanıyan uyanık ve tam şuurlu bir gençlik var, siz varsınız. Teşviklerinizden bir an mahrum değilim.

Aranızda, hastalara, fakirlere, kimsesizlere hitap ediyorum. Sizin kırbaçlayıcı, koşturucu, çalıştırıcı ve yaratıcı yoksulluk gibi bir hâmîniz ve dostunuz var. O sizi her türlü başarısızlık, sıhhatsizlik, himâyesizlik ve kültürsüzlükten koruyan bir enerji kaynağıdır. Kendinizi sağlam, zengin ve arkalı farz ediniz. Öyle çalışınız. Aldanmayacaksınız. İstediğiniz her şeyi elde edeceksiniz, sırtınız yere gelmeyecek.

Şimdi de aranızdaki sıhhatli, refahlı, himâyeli gençlere hitap ediyorum. Sıhhatinizin, servetinizin ve varlıklı büyüklerinizin, size verdikleri güven en büyük düşmanınızdır. Tanıdığım mîrasyedilerin çoğu tembel, serseri ve perîşan olmuşlardır. Kimsesizleri, hastaları ve muhtaçları koruyan büyük korkunun verdiği hayat hamlesinden, mücâdele kabiliyetinden mahrum kalmışlardır. Fakat aralarında fakir gibi, hasta gibi, kimsesiz gibi çalışan müstesnâları da vardır ve diledikleri başarıları kazanmışlardır. Onlara katılınız. Kendinizi parasız, sıhhatsiz ve kimsesiz telakkî ediniz. Muvaffak olacaksınız.

Ünlü bir İngiliz yazar soruyor:

“Hayatta muvaffak olmak için ne lâzımdır? Sıhhat mi? Hayır. Para mı? Hayır. Zekâ mı? Hayır. Yüksek bilgi mi? Hayır.”

Ve ilâve ediyor:

“Hayatta muvaffak olmak için her bakımdan beslenmiş, büyütülmüş bir irâde kuvveti lâzımdır.”

Bu irâde kuvvetine biz fizikteki tâbiriyle “enerji” diyoruz. Ruh enerjisi. Sıhhati de refâhı da kültürü de o yaratır.

Alelâde bir baba öğüdü. Fakat her zaman doğru:

Uğraş, didin, düşün, ara, bul, atıl, bağır!

Durmak zamânı geçti, çalışmak zamânıdır.

KAYNAKÇA

Safa, Peyami. Eğitim Gençlik Üniversite. Ötüken Neşriyat. 2016.

Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.