Totem klan döneminde bulunan toplumların bir bitki veya hayvanı kutsal sayarak tapınması demektir. Bazı amatör tarihçiler ile kafasını E. Durkheim sosyolojisine teslim etmiş yarı aydınlar, Türk Tarihi’nin derinlemesine ve geniş bir tahlilini yapmadan Türk’ün de bir klan dönemi yaşadığını farz etmişler ve destanlarımızda adı sık geçen kurdu yahut bozkurdu eski Türklerin totemi sanmışlardır. Oysa bugün bile sürülerin dolaştığı Anadolu yaylalarında yine en kurt hikâyeleri anlatılır. Bozkurt coğrafyamızın kültürümüze kazandırdığı bir motiftir.
Yabancı tarihçilerin ve sosyologların çizdiği gelişme modellerine gör milletimizin tarihi ve sosyolojik yapısı kavranamaz. Türk milletinin tarihi ve sosyolojik gelişimi bizzat Türk ilim adamlarınca incelenmelidir. Tarihimiz ve kültürümüz bedavacı taklitçi hazırlopçu yabancılaşmış aydınlardan kurtarmalıdır.
Memnuniyetle belirtelim ki bu tip çalışmalara Türkiye’mizde başlanmış bulunmaktadır. Bu konuda çalışmalarını ve yayınlarını şükranla karşıladığımız değerli bir ilim adamımız bulunmaktadır. Bu değerli tarihçi ve mütefekkirimiz Prof. İbrahim Kafesoğlu’dur.
Bu ilim adamımıza göre, Türk tarihinin en eski devirlerinde bile kurdun ata tanınmasına rağmen Türklerde totemcilik asla olmamıştır. Çünkü totemcilik sadece bir hayvanı ata tanımaktan ibaret değildir. Bir inanç sistemi olarak onu içtimai ve hukuki cepheleri de vardır ki, sistemin yaşaması için bu şartların tamam olması icap ed er.
Totemcilikte ana hukuku cari iken, Türk ailesi esasta, baba hukukunun ağır bastığı pederi karakterde idi. Bir klan dini olan totemcilikte, mülkiyet ortaklığı olduğu halde, Türklerde hususi mülkiyet büyük rol oynuyordu. Totem inancında aynı toteme bağlı olanlar (sıhrî bir bağ ile) birbiri ile akraba sayılır. Hâlbuki Türklerde kan akrabalığı vardır. Totemci klanda asalak ekonomi (avcılık ve devşirme bulunurken, Türk ekonomisi hayvan yetiştiricilik ve ziraat üzerine kurulu totemi bulunur. Totemci topluluklarda, her klanın ata tanıdığı ayrı bir totemi bulunur. Türklerde ise bütün bir kavmin kutlu saydığı (sembolik) bir hayvan mevcuttur.
Kafes oğlu şöyle devam eder; Türker’de kurdun saygı görmesi ise, yüz binlerce baş sürülerin otladığı bozkırların korkulu hayvanı olmasından ileri geldiği düşünebilir ki bunun temelinde dini bir tasavvur keşfetmek müşküldür. Kurt efsanesinin toplayıcı vasfa sahip bulunması klanları birbirinden ayıran ve karşı karşıya koyan totemcilik anlayışına aykırı düşmektedir. Klanda her fert totemin adını taşır (fertlerin ayrı adları yoktur) Türklerde kurt her ferdin her ailenin ayrı adı vardır. Eski Türklerde Kurt ata’nın yaşadığı yer olarak kabul edilen mağarada törenler tertiplemek geleneği kurdun vücudu ile ilgili değil, mazisi karanlıklara karışmış eski bir hatıranın canlandırılması ile ilgilidir. Nihayet klan totemine tapındığı halde Türkler de kurda tapınmaz. (bkz. Türk Dünyası El Kitabı Kültür ve Teşkilat adlı makale Prof. İ. Kafes oğlu sayfa 769- yıl 1976)
İ. Kafesoğlu’nun bu objektif ve ilmi tespitleri E. Durkheim’in çizdiği gelişim modelinin Türk tarihine ve kültürüne uygulanamayacağını ispat etmekle kalmaz bazı art niyetli ve maksatlı Türk düşmanlarını da müşkül duruma düşürür.