Cavid Ersen 29 Mart 1921 tarihinde Adana’da doğmuş. Babası Gümüşgerdanoğlu Mü’min Hasan Efendi’nin oğlu, Muallim Ömer Nazım Beğ’dir. Annesi Süreyya hanım, şairdir. Bu aile, şecere itibariyle, bir yandan Ramazanoğlu ailesiyle de akrabadır. Kuvayı Milliye ruhu ile dolu bir ailenin evladı olan Ersen’in ilk milli eseri “Çeteler” adını taşıyor. Çeteler, beş perdelik bir trajedi. 9
Ocak 1949’da sahnelenir. Adana’nın kahramanlık hikâyesini dramatize eden büyük bir eser. Ersen, bu milli eserin yazarı olarak 1949’larda Adana Halkevi’nden uzaklaştırılır. Ne varki buna direnen Ersen, eserini Adana çevre il ve ilçelerinde temsil ettirmeyi başarır, halk tarafından kendisine tezahürat yapılarak defalarca sahneye davet edilir ve ayakta alkışlanır. Cavid Ersen’i
daha sonra Adana Şehir Tiyatrosu’nun kurucusu olarak görüyoruz. Burada “Taşkınlar Lokali” ile “Melekler ve Şeytanlar” isimli oyunları temsil edilir. Milli uyanışı aksettiren “Cephe Gerisi” isimli eseri de sahnelendikten sonra Adana Şehir Tiyatrosu’na veda eder. ÇünkNesillerin hafızalarında yer alan büyük romanlarını Kanlıca’daki evinde yazan Ersen’in bu mekânı da elinden
alınır. Bu evin gasp edilişi daha sonra da yıkılışı yazarı çok üzer. Ailece de sıkıntılar yaşayan Cavid Ersen, artık velut bir kalem olarak sürekli yazar. Gerçekten de Cavid Ersen, tavizsiz bir yazar olarak yaşadı, yaşıyor. Onu yaşarken nisyana mahkum etmek isteyenler, bunu başaramadı. Şimde o bir köklü çınar gibi, bir Selçuklu neferi bir Osmanlı yeniçerisi gibi ayaktadır.
İdealist bir yazar olan Cavid Ersen’in bütün hayatı eser vermekle geçmiştir. Hayatta bir çok darbeler yiyen yazarın biricik dayanağı kalemidir artık.
“Melekler ve Şeytanlar”, “Annesini Kurtaran Kahraman Çocuk”, “Fakirler”, “Vefasız”, “Mektup” gibi ilk eserlerini daha yirmili yaşlarından itibaren Türk okuyucusuna sunar. Bu eserleriyle milli ruh ve heyecanın, İslamî şuurun edebiyat kanalıyla topluma aksetmesini arzu eder. Milli bünyenin ihyası Cavid Ersen’in biricik emelidir çünkü. Türkiye’de aksayan sistemin temelinde eğitimi
görür. Bu konuda ortaya önemli tezler koyar. Türk eğitiminin ıslahı için önemli eserler kaleme alan yazar, ödüllendirileciğine 29 Mart 1956 tarihinde muallimlik mesleğinden uzaklaştırılır.
Artık biricik dayanağı kalemidir Cavid Ersen’in. Durup dinlenmeksizin yazar. Cavit Ersen’in ilk eseri 1944’te yayınlanan “Günahkâr sokaklar” isimli romanıdır. Bu eseri ‘mistik şiirler’ diye adlandırdığı üç kitap takip ediyor: “Fakirler”, “Mektup” ve “Sefiller” kitapları ise 1945’te Adana’da yayınlanır. Siyasi yazılarını ise 1954’te “Gün Doğarken” isimli eserinde toplar. Yazarın
1956’da okul ders kitapları yazdığını görüyoruz. Öğretmenlikten gelen birikimini kitaplara aktarır. Bu yıl içinde yayınlanan asıl önemli eseri “Benim Üniversitem” adını taşır. Milli Eğitim tavsiyeli bu eserde Ersen milli bir eğitim modeli önerir ve uygulanmasını talep eder. Büyük yankılar uyandıran bu kitap, geniş kesimler tarafından okunur.
Cavid Ersen’in Adana’da oynayan “Çeteler” isimli eseri ile 5 perdelik bir trajedi olan piyesi “Cephe Gerisi” oldukça önemli. “Taşkınlar Lokali” adlı üç perdelik oyun da ilgi çekici. “Osman Gazi”, “Orhan Gazi”, “Selahaddini Eyyübi”
ve “Murad Hüdavendigâr”, “Fatih Sultan Mehmet”, “Battal Gazi” gibi eserleri de bulunuyor. Ancak romancımızın ilk yankı uyandıran eseri “Kızıl Zindanlar” 1967’de yayınlanır ve defalarca basılır. Bunu 1970’te basılan “Kara Zindanlar”
takip eder. “Zindanlar” ise 1971 de yayınlanır ve bir nehir roman oluşur. 1970’li yıllar Cavid Ersen’in en velut olduğu dönemdir. Ardarda şu eserleri yayınlanır. “Başbuğ”, “Fadime”, “Hürriyet Mücadelesi”, “Beyaz İhtilal”, “Boğata” ve “Hepimizin Kavgası”. Yazarın ilk romanı “Aşkın Gözyaşları” ve “Mefkureci Öğretmen” isimli kitabı henüz yayınlanmadı.
Tarihimize dönüş şart
Sosyal romanlarının yanısıra tarihî romanlarıyla da tanınan Cavid Ersen,
“Tarihimizle barışmak zorundayız” diyor.