Türk Müzik Târihi yazılırsa bir gün o olmadan yazılma ihtimali yok. Başımızı nereye çevirsek o var. Daha doğrusu onun şarkı sözleri…

Bu coğrafyada yüzlerce sanatçı, binlerce söz yazıp şarkı yaptı. Bundan sonra da yapmaya devam edecek belki. Ama onun şarkı sözleri bu çağda yazılmış gibi değil de târihten süzülmüş gibi. Hangi şarkısını dinlesem başka bir zamanda hissediyorum kendimi. Beni en çok etkileyenden başlamak lâzım bu târih yolculuğuna…

‘‘Sabret gönül sabret, sakın isyan etme                                                                                                                                 Bir gün elbet bitecek bu çile, isyan etme                                                                                                                         Dört kitaptan başlayalım istersen gel söze…                                                                                                                   Orda öyle bir isim var ki kuldan öte kuldan ziyâde                                                                                                          O’nu düşün, O’na sığın, O senden öte benden ziyâde                                                                                                            Bir ben var ki benim içimde, benden öte benden ziyâde                                                                                                    Bir sen var ki senin içinde, senden öte senden ziyâde’’

Sözlere takılıp kalınsa bu derginin sayfaları da yetmez kitaplar da yetmez. Barış Manço bu coğrafyanın insanını, Türk milletinin değerlerini çok iyi tanımış ve gittiği her yerde de tanıtmış bir sanatçıydı.

Türk milletini tanımaya ve tanıtmaya ‘çocukluktan’ başlamıştı. ‘Adam Olacak Çocuklar’ı gözlerinin içinden tanıyordu. Onlara öyle sorular soruyordu ve öyle cevaplar alıyordu ki izleyince o dönemin çocuk profili karşımıza çıkıyor. Çocukları, gençleri kazanan bir toplumun neleri başaracağını gayet iyi biliyordu Yeleli Bozkurt Barış Manço. ‘Gençlerimizin, ülkemizi iyi yerlere getireceğinden eminim; biz onlаrа köstek olmаyаlım yeter’ sözü de ona ait. Bu kadar popüler olup da çocuklara, gençlere yönelik onun kadar şarkı yazan var mıdır acaba!

Çocuklarının adları onun nasıl bir gönül dünyasına sâhip olduğu anlamında bize ipuçları veriyor. Batıkan ve Doğukan! Gerçekten de Barış Manço Batı’nın değerlerini de Doğu’nun kültürünü de bilen, özümseyen bir karaktere sâhipti. Avrupa’ya gidince Fransızca konuşan, Türk milletinin değerlerini hangi dilde olursa olsun savunmaktan bir adım geri adım atmayan bir sanatçıydı. 1994 yılında sözde Ermeni iddialarıyla ilgili yazdığı şu yazı onun dünyaya bakışının bir göstergesi gibi:

‘‘ Son yılların en gözde, en flaş ve en ‘in’ tanımlamalarından biri de ‘soykırım’ biliyorsunuz. Isıtıp ısıtıp sofraya sürenler ise tabiî ki Avrupalılar. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra biraz rahat yüzü gördüler ya, hemen sağı solu karıştırmaya başladılar ve karşılarına çıkan her türden etnik çatışmayı, biraz da ellerini ovuşturarak ‘soykırım’ diye tanımlamaya başladılar. 1970’lerde bizim payımıza ‘Ermeni soykırımı’ düşmüştü. Bugünlerdeyse tezgâhlanmaya çalışılan yeni oyunu hepimiz açık seçik görüyoruz. Bir süredir Batılı medya odakları yine ‘Acaba yeni bir soykırım mı?’ gibilerinden zırlamaya başladılar bile.’’

Siyâsetle anılmayı çok istemese de yaptıkları, konuştukları, sözleri, bakışları her şeyiyle bu topraklara aitti Barış Manço. Yoksa Kul Ahmet’in Ceketi nasıl hayat bulabilirdi:

‘‘ Tanrı bütün kullara rızkını dağıtırken                                                                                                                                  Kimi sırtüstü yatar kimi boşta gezerken                                                                                                                    Kul Ahmet erken kalkar haydi ya nasip derdi                                                                                                            Kimseler anlamazdı ya nasip ne demekti                                                                                                                O mahallede herkes gömlek giyerdi                                                                                                                                     Bizim Kul Ahmet bir gün bir ceket diktirdi                                                                                                    Diktirir ya                                                                                                                                                                             Mahalleye dert oldu Kul Ahmet’in ceketi.’’

Siz biliyorsunuz Kul Ahmet’in Ceketi’nin âkıbetini…

Kul Ahmet’in ceketinin âkıbetini biliyoruz ama onun mâneviyat kokan sözlerinin kıymetini bilmiyoruz, bilemiyoruz. Biraz olsun şarkılarıyla hemhal olmayı deneseydik diyorum bazen. Her şarkısından alınacak o kadar çok ders var ki. Bir örnek daha:

‘‘ Yaz dostum,                                                                                                                                                                        Güzel sevmeyene adam denir mi?                                                                                                                                        Yaz dostum,                                                                                                                                                                                   Selâm almayana yiğit denir mi?                                                                                                                                            Yaz dostum,                                                                                                                                                                                  Altı üstü beş metrelik bez için                                                                                                                                                    Yaz dostum,                                                                                                                                                                                          Boşa geçmiş ömre yaşam denir mi? ’’

Daha neler neler… Can Bedenden Çıkmayınca, Gülpembe, Unutamadım, Ali Yazar Veli Bozar, Dağlar Dağlar, Ömrümün Sonbaharında, Allah’ım Güç Ver Bana, Kol Düğmeleri, Kara Sevda, Anlıyorsun Değil Mi… Sâdece şarkılarının adlarını yazarak bir sayfayı doldurmak mümkün.

Bu dönemin sözlerini, bu dönemin müziklerini duydukça daha da saygı duyar hale geliyorsunuz Barış Manço’ya. Onun iç dünyasından süzülen sözlerdeki aşkın, sevginin, paylaşmanın, güzel ahlâkın yerini alan tüketime yönelik sözler belki bugün kulağa hoş gelecek ama hiçbir zaman yüreklerde yer etmeyecek!

Türk’ün sözlerini, hissiyatını, duygusunu, davranışını, ahlâkını Japonya’dan Orta Asya’ya kadar tüm dünyaya duyuran Barış Manço’ya bin selâm olsun…

Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.