“… Sonra Oğuz Kağan, büyük bir kurultay topladı… Oğuz kağan ordugâhın sağ yanına kırk kulaç diktirdi. Üstüne bir altın tavuk koydu. Altına bir ak koyun bağladı. Sol yanına kırk kulaç direk diktirdi; üstüne bir gümüş tavuk koydu; dibine bir kara koyun bağladı. Sağ yanına Bozoklar oturdu, sol yanına Üçoklar oturdu…”

Karaevli boyu, Bozok koluna ait bir Oğuz boyu olup Oğuz Kağan’ın oğlu Gün Han, bu boyun aynı zamanda atasıdır. “Karabölük” şeklinde de ifade edilen bu boyu Kaşgarlı Mahmut, Divan-ı Lügati’t-Türk adlı eserinde boyunu 12. sırada göstermiştir. Kaşgarlı Mahmut da eserinde Karaevli boyu için “Karabölük” adını kullanır. “Karabölük” kelimesi “evi, çadırı kara olan” anlamına gelmektedir. Oğuz Kağan’ın oğlu Gün Han’dan dolayı bu boy Kayı, Bayat ve Alkaevli boyları ile akrabadır.  Karaevli boyunun simgesi Kayı, Bayat ve Alkaevli boyları ile aynı olan aksungurdur. Reşidüddin Fazlullah ise bu boyu “Karaivli” şeklinde yazmış ve o da damgasını vermiştir. Damgasının verilmesinde Kaşgarlı Mahmut ile aynı görüşte olmuştur. Aynı zamanda ongonlarının da ortak olduğu ve “şahin” olduğu belirtmiştir. Şecere-i Terâkime’ye göre “göbek sarı”, Tevârîh-i Âl-i Selçuk’a göre “şahin”dir.  . Göbek Sarı kuşu Türk dillerinin sözlüklerinde de yer almaz. Yalnız Kırgızca’da Sarı II “ bu söz yırtıcı kuş isimlerinin bir parçası oluyor” biçiminde tanımlanır.

Aslında ongunlar gibi her dört boyun da ortak bir sünükü/ülüş vardır. Bir boyun toplantılarda ve toylarda oturacağı mevki (orun) ve yiyeceği et kısmı (ülüş) yalnız Oğuz elinde değil, diğer Türk kavimlerinde de birtakım kurallara bağlanmıştır. Bu geleneklerin önemi şöyledir ki bunlar bir boyun kendi içindeki siyasi ve içtimai hukukunu tayin eden başlıca müesseselerdir. Bu sebeple belli bir nizam içerisinde gitmek ve ehemmiyetle bu nizamın devamlılığını sağlamaktır. Konuyla ilgili sonuç olarak Kayı, Bayat, Alkaevli, Karaevli boylarının sünükü/ülüş yani koyundan yiyecekleri kısım ( sağ karı yağrın/sağ kürek kemiği)dir.

Karaevli boyunun yerleşim yerleri ve dağılımlarını inceleyecek olursak; günümüzde yarı göçebe hayatlarını henüz bırakmamış olan ve Toroslardaki yörükler arasında Karaevli oymaklarına rastlanmaktadır. Bugün Türkiye’de değişik bölgelerde az sayıda Karaevli adlı köy vardır. Çorlu, Tekirdağ, Alanya, Maraş, Hamîd, Teke, Sis sancağı, Sinop ve Niğde yörelerindeki Karaevliler’e ait arşiv kayıtları bulunmaktadır. Ancak bu gibi kayıtların son derece az olması, bu boyun başka adlar taşıyan obaları tarafından temsil edilmesiyle açıklanabilir. Karaevli soyundan gelen akrabaların yerleşkelerini ise  Türkiye‘de Trakya bölgesi, Zonguldak ve Kastamonu olarak görüyoruz. Diğer yandan Ereğli bölgesine yerleşen İğdir kolu ile akrabalığı olan kesim daha geniştir.

Bazı tahrir defterlerine göre ise yerleşim olarak bu boyun kendi içerisinde şu şekilde gruplara ayrıldığını da görmekteyiz.

Karaevliler:

  1. Küçük Karalı: Giresun
  2. Büyük Karalı: Giresun
  3. Karaevli: Burdur

Oğuz an’anesine göre, bundan önce bahsedilen Alka Evli kabilesiyle kardeş çocukları olan bu boy, Ebulgazi’ nin naklettiği Türkmen rivayetlerinde bu boyun menşei Kaşkaçura adlı bir şahsa bağlanmakta ve aynı zamanda Ebulgazi’nin ilave ettiğine göre de bu kabilenin yurdu Amu suyunun kıyısında ve Acı Deniz’in yakınında bulunuyormuş.

Oğuz boylarının neredeyse tüm geleneklerinin, öğretilerinin, kültürlerinin aktarıldığı, nesillerimize kadar ulaşan muhteşem bir eser olan “Dede Korkut Hikâyeleri”nde yine bu boyla ilgili bir metin de bulunmaktadır dönemin zihniyetini ve bu boyun özelliğini de kavramak adına inceleyecek olursak:

… Hanka’da 11, Akevliler12, Hazarasıp’ta13, Karaevliler14 yaşardı. Bunların her birinin hanları vardı. Akevlilerin hanına Güneş Han, Karaevlilerin hanına Kalkan Kan derlerdi. Güneş Han’ın bir kızı vardı, adına Akça derlerdi, Kalkan Han’ın da bir oğlu vardı, adına Kuvvat Bey derlerdi. Bu kız ile oğlan avda karşılaşmışlar, at yarıştırmışlar, cevap soruşturmuşlar. Bu kız ile bu oğlan birbirleriyle evlenmek için kavilleşmişler. Fakat Güneş Han kızını, Kalkan Han’ın oğluna vermek istememiş. Bunun üzerine Akça ile Kuvvat kendi aralarında görüşüp, Korkut Ata’dan yardım istemek için hiç kimseye duyurmadan, gizlice Vas’a at sürerler. Korkut Ata’dan yardım isterler. Korkut Ata aracı olur. Bu gençleri evlendirmek için toy düzenlerler. Haral Denizi’nin (Aral Gölü) kenarında yaşayan Dış Oğuz Peçeneklerin hanının adı Galdav Han’dır. O, çok zalim olduğu için halkın gözünden düşer. Halk onun yerine Dana Bey’i han seçer. Bunu kutlamak için toy düzenlerler. Korkut Ata gelir, toyu şenlendirir. Altınorda ilinde Duydurga (Dodurga) halkı / Oğuzları yaşamaktadır. Üzerlerine düşman gelir. Hanları Alaş Han önderliğinde düşmanları püskürtürler. Alaş Han yaşlandığı için oğlu Algır Han’ı yerine han atamak ister. Halk uygun bulur. Algır Han için hizmet toyu düzenlerler. Korkut Ata gelir, toyu şenlendirir…

11 Hanka: Günümüzde Özbekistan Cumhuriyeti’nin Harezm iline bağlı ilçe merkezi. 12 Akevliler: Alkaevliler olmalıdır. Alkaevliler, 13 Hazarasıp: Özbekistan’ın Harezm bölgesinde bir yerleşim yeri. 14 Karaevliler: Karaevli boyu.

Karaevli boyunun Anadolu coğrafyasındaki yerleşim bölgelerini incelediğimizde aslında Korkut Atanın ağzından yazılmış olan bu eserde zaman zaman bahsedilen bir durumun da halen canlılığını koruduğunu ve bölgede yaşatıldığını görmekteyiz bu hem yağmur duası hem de biz Türklerin taşlara atfettiğimiz kıymet olarak karşılığını görmekteyiz:

Yağmur Duası ve Taş: Yağmur duasına o taraftaki yüksek tepelere veya ziyaretgâh olan Türbelere birkaç saat yürünerek gidiliyor. Dua yerine gitmeden önce hazırlık yapılır, süt emen kuzu ve buzağılar analarından ayrılır, ortalığı acıklı bir hava ve feryat, âmin sesleri doldurur. Dua yerinde ateşler yakılır. Hâfızlar Kur’an okur, namaz kılınır, halk birbiriyle helalleşip tövbe eder, elbiseleri ters giyer ve başlarını açarlar. Hoca tekrar yüksek sesle dua eder, bu dua sırasında avuçlar ve parmak uçları yere çevrilir, halk tövbe eder, af diler. “Umumi duadan sonra nohut veya fasulye tanesi büyüklüğünde 70 bin taş toplanıp sayılır, her birine ayrı ayrı dua okunur, üflenir, bunlar bir çuval içine konulup çuval ın ağzı bağlanır ve çuval çayın belli bir yerinde suya bırakılır.”

Demirköy’de Yağmur Taşı (Tekirdağ):  Ağustos’un sonuna doğru bir âdet halinde Demirköylüler, Demirköy’deki ormanların birisinden bir taş alıp, yağmur yağması dileğiyle alınan taşa üfleyip okuyorlar, sonra taşı bir ormana gömüyorlar. Bu işlemi her yıl yapıyorlar. Sonbahar gelince şiddetli yağmurlar başlıyor. Bazen bu ormanlık bölgede yağmurun çok fazla oluşu ve kesilmemesi karşısında, Demirköylüler yağışı önlemek üzere, gömülen taşı bulup çıkarmaya gidiyorlar. Şayet taşı bulamazlarsa yağmurun bir türlü kesilmemesini buna atfediyorlar. Böyle genellikle işaret edilerek gömülen taşı bulamadıkları müddetçe yağmurun dinmeyeceğine inanıyorlar.

 

  1. Yüzyıl Anadolu’sunda Oğuz boylarının yerleştikleri yerlerinin sancak dağılımlarına bakacak olursak Karaevli boyu şu sancaklarda yer almıştır:

Kütahya sancağı, Karahisar-ı Sahib sancağı, Sultan önü sancağı, Hamid sancağı, Ankara sancağı, Bolu sancağı, Kastamonu sancağı, Kengiri sancağı, Kocaili sancağı, Hüdavendigar sancağı, Biga sancağı, Karesi sancağı, Saruhan sancağı, Menteşe sancağı, Teke sancağı, Tekirdağ sancağı, Alaiyye sancağı, Konya sancağı, Beyşehri sancağı, Akşehir sancağı, Larende sancağı, Aksaray sancağı, Niğde sancağı, Kayseriyye sancağı, İçil sancağı, Amasya sancağı, Çorumlu sancağı, Sivas sancağı, Tokat sancağı, , Karahisar-i Şarki sancağı, Canik sancağı, Trabzon sancağı, Kemah sancağı, Bayburd sancağı, Malatya sancağı, Gerger ve Kâhta sancağı, Divriği sancağı, Darende sancağı, Amid sancağı, Mardin sancağı, Arapkir sancağı, Ergani sancağı, Siverek sancağı, Kığ sancağı, Çemişkezek sancağı, , Üzeyir sancağı, Tarsus sancağı, Sis sancağı, Maraş sancağı, Bozok sancağı, Erzurum sancağı.

Günümüz yüzyılında ise yerleşimleri bir hayli kısıtlı olup en kalabalık olarak aşağıdaki bölgelerde bulunduğunu söyleyebiliriz:

Karaevli-Kastamonu-Kuzyaka
Karaevli- Tekirdağ-Merkez
Karaevligeriş- Zonguldak-Çaycuma-Perşembe

KAYNAKÇA

EBULGAZİ’YE GÖRE OĞUZ BOYLARININ DAMGALARI VE KUŞLARI ZÜHAL ÖLMEZ
FARUK SÜMER-OĞUZLAR
OSMANLI DEVRİNDE ANADOLU’DA OĞ UZ BOYLARI FARUK DEMİ RTAŞ
TÜRKLERDE TAŞLA İLGİLİ İNANÇLAR Doç. Dr. Hikmet TANYU
XVI. YÜZYIL ANADOLUSU’NDA OĞUZ BOYLARININ YERLEŞTİKLERİ YERLERİN SANCAKLARA DAĞILIMI Mehibe ŞAHBAZ *Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 26, Sayı 3, 2017, Sayfa 45-59

Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.