Eren Bülbül adını Trabzon’un Maçka ilçesinde terör örgütü pkk ile askerlerimiz arasında yaşanan çatışmada duyduk. Teröristlerin Karadeniz’e açılmasının ardından başlayan operasyonlara halkımız da katılmıştı. Köşe bucak saklanan bu it sürüsünün aç kalmamak için evlerden hırsızlık yapacağını değerlendiren güvenlik güçleri bu bölgede hazırlıklarına devam ederken, Eren Bülbül teröristlerin yerini bildirdi.
Her şey böyle başladı. Askerimiz teröristleri sıkıştırırken, Eren Bülbül de olay yerindeydi. Anlamıştı teröristler Eren’in yerlerini söylediğini. Daha askere kurşun atmadan Eren’i şehit etmek için harekete geçtiler…
2002 doğumluydu Eren Bülbül. Birçoğumuzun kardeşi yaşındaki bu güzel delikanlı, Karadeniz’in asi çocuğu olarak dağlarda, bayırlarda büyüdü. Ülkesinin toprağını sevdi, suyunu sevdi, dağını sevdi…Tüm maddi imkansızlıklara rağmen, tüm zorlu hayat şartlarına rağmen…
Anacığına yardım etmek için odun topladı, hayvanlarına baktı. Karadeniz’in derelerinde sıcak günlerde yüzerek serinledi. Bölgeyi gezmeye gelen turistlere yardımcı oldu. Ama adını koyamadığı bir derdi, bir sıkıntısı vardı Eren’in. Henüz 15 yaşındayken nasıl bu kadar içten bir cümle yazabilirdi ki yoksa:
‘Biri de çıkıp demiyor ki, İyi ki varsın Eren’
Sosyal medyasına bu kadar dokunaklı bir cümle yazan Eren henüz 15 yaşındaydı.
Birilerinin yıllarca koruyup kolladığı, birilerinin mektuplarını okuttuğu, birilerinin sınırda davulla zurnayla karşıladığı bir örgüt tarafından kahpece şehit edildi. Gerçi davulla zurnayla karşılama yaparken sevinenler, mektupları okunurken alkışlayanlar herkesten çok vatansever, milliyetçi kesildiler.
Eren Bülbül bu coğrafyanın en temiz çocuğuydu. Sırtında odunlarla olan fotoğrafında bu Türk milletinin en güzel yanını görebilirsiniz. Bölgeye özgü kıyafetiyle çekildiği fotoğrafta ise Kurtuluş Savaşı döneminde 15 yaşında askere giden civanlara ne kadar benzemektedir. Şehit edilene kadar dağ başlarında yaşadığı yalnızlığı ‘Biri de çıkıp demiyor ki, İyi ki varsın Eren’ cümlesiyle ifade eden Eren’in bunu ne kadar çok istediğini ancak şehit olduktan sonra anladık.
Bu kadar içten dua edilir mi, bir şey dilenir mi be evlat! Allah senin sesini duydu belki de. Bir milletin tamamına ‘İyi ki varsın Eren’ dedirttin sen. Hem de öyle bir dedirttin ki her zerremizle, her hücremizle seni yaşadık ve hissettik biz.
Bu topraklar böyledir zaten. Varlığında, varlığından haberimiz olmayanları, yokluğunda çok fazla ararız. Bu toprakların çocukları da senin gibidir. Ülkenin bölünmez bütünlüğü için, vatanlarını tehlikede gördükleri her an tetiktedirler. Teröristleri görüp başını çevirip kaçmak varken, cesaret gösterip askere haber vermen ve bu hainlerin cezalarının görülmesini sağlaman bize ve bütün bir Türk milletine ‘İyi ki varsın Eren’ dedirtti.
Mekanın cennet olsun Aslanım Eren.
Türk milleti seni unutmayacak…
‘Senin çantanın oğlum
Bir gözünde gülücüklerin vardı
Ağlayan çocukların yanaklarına yapıştırırdın
Bir gözünde defterin vardı
Ki her yaprağında
Yıldız gibi çırpınırdı minik kalbin.
Bir gözünde üzüntülerin vardı
Saklardın.
Bir gözüne de kuşlar yuva yapmıştı.
Kulpundansa Keremcik
Kedercikler sızardı.
Çantan ne ağır çantaydı…’’
Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.