Tam adıyla Ertuğrul Dursun Önkuzu…

Şehit edilişinin üzerinden yarım asır geçen ama hâlâ hâfızamızda bugünkü gibi taptaze duran bir isim ve sîmâ…

İlk kurşunların sıkıldığı günlerde, Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu’nda eğitimini alan, ülkücü bir gençti Önkuzu. Okulunu okuyor ve memleketine, ülkesine faydalı olmak istiyordu. Anadolu’nun her köşesinden çıkıp gelen binlerce ülküdaşı gibi. Ama ülke, ateş çemberine alınmaya başlanmıştı. Ruhi Kılıçkıran’la başlayan öldürmeler, okul basmalar, sokakları karıştırmalar tüm hızıyla, tüm ülkeye yayılacaktı.

Ertuğrul Dursun Önkuzu’yu okulda tek başına yakalayan ve boş bir alana çeken Dev-Genç teröristleri, önce onu fecî şekilde dövdüler. Tek dertleri anarşi çıkarmak, ülkeyi karıştırmak olan ve özel eğitilen bu teröristler acıma nedir bilmediler. Daha sonra bileklerini bıçakla keserek adeta yavaş yavaş ölmesini izlediler. Bu kadarı da yetmedi bu hâinlere. Ağzına lastik hortum takıp pompayla ciğerlerini şişirerek vahşetlerine vahşet eklediler. Artık yapılacak bir şey kalmamıştı. Ölümün her halinin tadını tadan şehidimiz Önkuzu’yu, 3.kattan aşağıya atarak katlettiler.

Bunu yapan kimlerdi peki?

Hani ne zaman 80 öncesinden bahis açılsa, sol örgütlerin yaptığı katliamlar görmezden gelinir ya! Bu katliam ötesi vahşetin unutturulması için âdeta hâfızalarımızla oynadılar. Dev-Genç denilen terörist grubun yaptığı katliamda da bu böyle oldu.

Halbuki onlar, sevgi kelebeğiydi!

Halbuki onlar, barış şiirleri yazmaktan başka derdi olmayan, sâdece “fikir mücâdelesi!” vermek isteyen bu ülkenin aydınlık gelecekleriydi!

Halbuki onlar, ne anlama geldiğini dahi bilmedikleri “devrim”e inanmış güzel çocuklardı!

Böyle anlatılmadı mı yıllarca bize? İzlesenize “Hatırla Sevgili” dizisini. Solcu gençlerin hepsi okullarına gidip gelen, okuldan arta kalan zamanlarda ise sürekli kütüphanede kitap okuyan, âilelerine sevgi besleyen, mahallenin en güzel çocukları. Silâhla, bombayla işleri olanların da hep haklı nedenleri var!!!

Bir de ülkücüler var, bu ve benzeri dizi ve filmlerde. Bıyık bırakan, okulda-mahallede kabadayı gibi gezen, eline asla kitap almayan, mahallede kız dahi verilmeyen mahallenin kötü çocuğu!

Bunlar ne zaman kavgaya karışsalar, hep haksız olanlar ülkücüler!

Solcular okul boykotu yapıp kimseyi okullara almazken haklı nedenleri var, ülkücüler bir duvara yazı yazsa suçlu!

Okullara “Muhammed’in p.çleri giremez” yazacak kadar dine, ahlâka, nâmusa küfreden onlar; ama kötü olan, vahşi olan, mafya olan ülkücüler!

12 Eylül 1980 darbesi öncesi işlenen, en vahşi cinâyete kurban gitti Ertuğrul Dursun Önkuzu ağabey.

Cenâzesi, Ülkücü Hareket’i anlatan görüntülerle doludur Önkuzu’nun.

Tokat’ın Zile ilçesinde o gün âdeta hayat durmuştu. Binlerce ülkücü, Dursun Önkuzu’yu son yolculuğuna uğurlamak için sokaklardaydı. Koşup oynadığı, sevdalandığı, çeşmesinden su içtiği sokaklardan bu kez Türk bayraklı tabut içinde geçiyordu. Cenâzesi son kez, gençlik yıllarını verdiği “Genç Ülkücüler Teşkilatı Zile Şubesi”nin önüne getirildi. Âilesi tabutun her köşesinde büyük bir acıyla gözyaşı dökerken, helâllik alındı.

Helâl olsun dendi 3 kez. Nasıl helâl olunmasındı ki zâten! O bize helâl etmeliydi asıl!

Cenâzesinde binlerce Bozkurt yürüdü, ellerinde pankartlarla. “Moskof uşakları kahrolsun”, “Yaşasın Türk milleti”, “Katil iktidar” yazarak isyan ediyorlardı, ülkede Moskof uşaklarının korunup kollanmasına. Zile, Zile olalı ne böyle bir cenâze görmüştü ne de bundan sonra görecekti. Giden 22 yaşında bir gençti diye düşünüyorlardı belki ama giden sâdece Ertuğrul Dursun Önkuzu değildi. Giden bir nesildi… Giden bu ülkenin en güzel çocuklarıydı… Anlamadılar, anlamayacaklar…

Önkuzu ağabeyi anlatabildik mi, gelecek kuşaklara dâvâsını, güzel yüreğini aktarabildik mi diye soracak olursanız, maalesef biz de sınıfta kaldık. Bir iki şiir dışında anlatamadık onu, bu ülkenin insanlarına. Dâvâsını, acısını, aşkını anlatamadık. Anlatamadık güzel yarınlarını…

Affet bizi ağabey… Ve helâl et hakkını… Bizimki zâten helâl…

 

Önkuzu hey! … Önkuzu! …

Önde gider Önkuzu…

Anası “Dursun” demiş…

Durmaz… Gider Önkuzu.

 

Kuzu yürür… Kuzu yürür…

Önde Önkuzu yürür…

Kuzular meledikçe

Gönlüme sızı yürür! …

 

Önkuzu hey! … Önkuzu! …

Önde gider Önkuzu…

Bu bayrak düşmez yere

Ölmedikçe son kuzu! …

 

Dursun adı… Dursun adı…

O gitti, dursun adı.

Dillerde türkü olsun,

Yürekte vursun adı!

Kuzular koç olacak,

Toy, düğün, göç olacak

Bu yıl ki kuzuların

Adları ‘öç’ olacak !!!

Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.