Eğitim ferdi, maddi ve mânevî yönleri ile kavramalıdır. Eğitim görmüş kimseler, görmeyenlere nazaran hem bedenen hem ruhen daha mükemmel olmalıdırlar.
Bir eğitim düşünün ki çarkından geçirdiği insanları hem bedence hem de ruhça perişan etmektedir. Bir ülke düşünün ki eğitim görmüş insanları, görmeyenlere nazaran bedence daha cılız, sıhhatçe daha bozuk, yani gözleri bozuk, dişleri çürük, adaleleri pörsük, omuzları düşük, kolları ve bacakları daha çelimsiz olsun. Yine bir ülke düşünün ki eğitim görmüş insanları, görmeyenlere nazaran ruh sağlığı bakımından daha bozuk, sinirli, kavgacı, cinayet işlemekten zevk duyucu, soygun yapmayı, bomba imâl etmeyi, yol kesmeyi, adam kaçırmayı sanat edinmekte daha cüretkâr olsun. Söyleyin bakalım, bu ülkenin eğitimiyle öğünebilir misiniz? Bu sorumuza başbakanından çobanına kadar herkes muhataptır. Yine bana cevap verin bakalım, bu ülkenin maârifi bu durumda olursa devlet reisinden, parlamentosuna, mabetlerinden akademisine kadar gündemde başka bir madde olur mu? Üstelik bu mesele çözülmeden başka meseleye geçilebilir mi?
Dört yol ağzına çıkıp çığlık çığlık bağıracağım geliyor: TRT ekranlarını ve mikrofonlarını işgal edip haykıracağım geliyor!
Ey Marksizm’i, sosyalizmi, liberalizmi, kapitalizmi çok bilmiş beylerim !.. Madenlerimiz, bitkilerimiz, hayvanlarımız, yer altı ve yer üstü zenginliklerimiz değil; insanlarımız, genç nesillerimiz, çocuklarımız, elden çıkıyor; bedenen ve ruhen yıkılıp gidiyor. İstikbâlimiz sönüyor. Bu ülkenin bu devletin ve bu milletin en önemli meselesi maâriftir. Maârife kulak verin; artık oradan ilim, sanat ve faziletlerin değil, bombaların, silahların, dinamitlerin, yabancı sloganların sesleri gelmektedir. Dostluk, kardeşlik değil, kan ve gözyaşı taşıyor. Bu, okumak şansını elde edenlerin dramıdır. Bunların dışında yüzbinlerce genç, yüksek tahsil yapmak ümidini kaybetmiş, sâhipsizlik ve himâyetsizlik duygusu altında ezilmektedir.
Evet, hiç vakit geçirmeden meseleye el konulmalıdır. Hükumetlerin ve parlamentoların baş meselesi maârifin kurtarılması olmalıdır. Ucuz, şaşkın, gayr-i millî bir eğitim yerine milli ve çağdaş olanını kurmak için bütün tedbirler ve fedakârlıklar göze alınmalıdır. Çocuklarımızı ve gençlerimizi bedenen ve ruhen geliştirmek için muhtaç olduğumuz teşkilât, tesis ve malzeme ile milliyetçi ve ülkücü öğretim kadrosu süratle temin edilmelidir. Üniversite ve yüksek okullarımızı hem sayıca hem kalitece güçlendirmeli, meslek öğretimini ve ortaöğretimi Devlet Plânlama Teşkilatı’nın tespit edeceği millî ihtiyaçlara göre maksat, program, sistem ve kontenjanları itibarı ile yeniden ve sağlamca ele almalıyız. Çocuklarımızı ve gençlerimizi kabiliyet istidatlarına göre tasnif edebilmeli, eğitim ve öğretimde fırsat ve imkân eşitliğini gerçekleştirmeli; insanlarımızın bir an önce bir iş ve meslek tutmalarını temin ederek süratle üretime katılmalarını sağlayan bir eğitim politikası geliştirmeliyiz.
Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Millî Eğitim Bakanlıkları el ele vererek, millî şartlarımıza ve ihtiyaçlarımıza uygun bir beden eğitimi politikası geliştirmeli, okullarımıza uygun bir beden eğitimi politikası geliştirilmeli, okullarımız âdeta birer jimnazyum esprisi içinde çalışmalıdır. Spor ve beslenme eğitimine gereken önem verilmeli, devlet bütün imkânlarını seferber etmelidir. Her kademedeki okullarımızda, spor ve beden eğitiminin yanında, güzel sanatların bütün dallarında, Türk İslâm kültür ve medeniyeti şuuru içinde eğitim yapılmalı, din ve ahlâk eğitimine gerekli önem verilmelidir. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı ile iş birliği yapılarak gençlerin ve çocukların beden ve ruh sağlığı ile ilgili ciddî ve disiplinli tedbirler alınmalı, gerekli teşkilât kurulmalıdır. Çocuklarımız ve gençlerimiz sâhipsizlik duygusundan kurtarılmalıdır.
KAYNAKÇA
Seyit Ahmet Arvasi, Türk İslâm Ülküsü 1 , sayfa: 424-426
Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.