Solcu misyoner çarşı pazar dolaşır, söz ve yazı hâlinde dînin müspet ilimlere aykırı olduğunu telkine çalışır. Solcu gazete ve dergilerde bu iddiaya sık sık rastlarız.

Müspet ilimlerin ve tekniğin vatanı sayılabilecek memleketlerde; Amerika’da, İngiltere’de, Fransa’da, Almanya’da, İtalya’da bugün din hayâtının ne derin bir vecd hâlinde yaşandığını, Amerika’da kilisesiz yolcu vapuru olmadığını ve bütün bu memleketlerde kilisesiz üniversite, semt ve mahalle bulunmadığını, bütün mâbedlerin dolup taştığını bir an için unutalım. Meseleyi mücerred planda, kılçıklarından ayıklanmış lop etler gibi apaçık tahlil unsurlarına ayırmaya çalışalım.

Müspet ilmin ahlâkî hedefi yoktur. Atom bombasının şerre âlet olması ihtimali, onun çekirdek fiziği sâhasındaki araştırmalarını önlemez. Hedef, tabiatın gerçeklerini bulmak ve ona hâkim olmaktır. Ahlâkî değerleri din, estetik değerleri sanat tâyin ve tesis eder. Daha kestirme bir deyimle; ilim doğruyu, din iyiyi, sanat güzeli verir.

İlim akla, din îmâna, sanat hayâle dayanır. Sâhaları ayrıdır. Birbiriyle çatışmazlar. Resimde anatomiye aykırı bir çıplak, ilmin tenkidine uğramaz. Akıl değil, hayal mahsulüdür. Dînin mûcizeleri de ilmin tenkidine uğramaz. Akla değil, îmâna bağlıdır. Dünün boş sanılan nice inançları bugünün gerçekleri arasına girmiştir: Telepati veya hipnotizm gibi. Sekter (dar kafalı) olmayan bugünkü ilim zihniyeti îmâna hürmet eder.

Zamanımızın en büyük ilim adamı ve filozofları dindardırlar veya dînî müdâfaa etmişlerdir. Hepsinin adını buraya sığdırmak mümkün olmadığı için birkaçını sayayım: Bergson, Einstein, Whitehead, Alexis Carrel, Lacomte de Nouy, Gabriel Marcel, Karl Jaspers… Ve romancılar: Mauriac, Bernanons, Huxley… Ve şâirler: Rilke, Claudel, Eliot… Liste, aynı kıymette daha birçok isimlerle dolar. Bunlar, hani şu dinsiz diye propagandası yapılan batı dünyasının en yüksek otoriteleridir.

Solcu misyoner yalan söylemesin. Batı dinsiz olmadığı gibi batılaşmak da din düşmanı olmak değildir. Yobazı, mürteciî, dindarı da birbirine karıştırmasın. Baltacıoğlu, bu üçünü birbirinden çok iyi ayırmıştır. Solcu misyonerin, bütün samîmî dindarları vurmak oyununa gazetelerimiz ve karikatüristlerimiz hâlâ âlet olmaktadırlar. Yobaz, bir din dolandırıcısıdır. Nitekim batılaşmayı dinsizleşmek gibi göstermeye çalışan solcu misyoner de bir inkılâp dolandırıcısıdır. İkisinin de şerrine lânet!

Kaynakça

Safa, Peyami. Din-İnkılâp-İrtica. İstanbul. Ötüken Yayınları. s.40.

Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.