Okul kültür vermez, onun malzemesini verir. Yarının düşündürücü değil, bugünün öğretici ve ezberletici mekteplerini kastediyorum.
Bilgi ile kültür arasındaki fark anlaşılmadığı için bütün kültür hizmetleri maâriften bekleniyor. Bilgi kültürün malzemesidir. Kültür bu malzemenin yeni terkîplerini vücuda getiren zekânın mutfağında pişmiş halidir. Okuldan kültür beklemek, bakkal dükkânın mutfak zannetmektir.
Üniversiteden en iyi derece ile mezun genç, eğer kazandığı bilgiyi kültür halinde pişirmesini sağlayan zihin îtiyatlarından mahrûm yetiştirilmişse, bir malzeme deposu halinde kalır. Sâhip olduğu bilgiyi mensûp olduğu ihtisâs şubesinde kullanılır, fakat kültür sâhip olmaz. İhtisâs adamlarımızın, mensûp oldukları şubeyi âit her şeyi bildikleri halde ona hiçbir yenilik katamamaları, hiçbir keşif ve îcatta bulunamamaları, hep öğrendikleriyle kaldıkları ve bunların üstünde düşünmek kudretini veren kültürden mahrûm oldukları içindir.
Kültür kazanmanın yolu, yalnız okul dışı kitaplar ve mecmualar okumak değildir. Okuduğu üzerine düşünmek ve başkalarının verdiği hükümleri kabul veya reddedebilmek için onları metotlu bir tahlîl ve tenkît süzgecinden geçirmek lâzımdır.
Okullarımızda çocuklara ve gençlere bir problemi incelemenin zihnindeki projesine âit metot bilgilerini verilme. Fakat okumuş insanların çoğunda lojik ve sistemli düşünme ve kâbiliyeti kendiliğinden teşekkür eder. Daha doğrusu bu, doğuştan kazanılan bir zihin yapısıdır. Bundan mahrûm olanlara eğitimin faydası, buna sâhip olanlara da eğitimin gözüm yok gibidir.
Türkiye’de gençlik kültür adamının ve mütefekkirinin azlığı, yanılmıyorsam, millî zihin yapımıza ilgilidir. Doğu kafası, sezgi kafasıdır. Lojik kafası değildir. Tahlîl, terkîp, mukâyese ve muhâkemede zorluk çeker. Düşünürken mevzunun hudûtları içinde kalmaz, meseleden meseleye atlar. Sabırsızdır. Acele hükümlere koşar. Bir nokta üzerine kapanmak (Concentration) îtiyat ve idmanından mahrûmdur.
Türkiye’de her yerden fazla bu alışkanlığı gençliğe kazandırma sorumu vardır. Maârif ve mektepler kültür veremediklerine göre, devlet okul dışı kültür yayın ve müesseselerine maârif kadar önem vermelidir. Kültürsüz maârifi endüstriden mahrûm hammaddelere de nerede benzetebilirsiniz. Depolar dolusu yünü ve pamuğu olduğu halde çıplak kalan adam kültürsüz bir memleketin sembolüdür.
Kaynakça
Safa, Peyami. Eğitim, Gençlik, üniversite. Ötüken Yayınevi. 1956. s. 272.
Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.