İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinden beş gencin imzâsını taşıyan bir mektup, benden Psikosomatik tıp hakkında bâzı bilgiler istemektedir. Bu konuda bermûtat Türkçe eser olmadığı için, gençlerimizin sorularına memnunlukla cevap vermeye çalışacağım.

1- Psikosomatik kelimesi, Yunanca Psikhe (Ruh) ve Soma (Beden) kelimelerinden kurulmuştur.

2- Birçok hastalıklarda rûhun beden üzerinde tesirlerini araştırır.

3- Povitivist felsefenin tesiri altında kalan 19. asır hekimliği, zamânın büyük keşiflerin ede dayanarak insan bedenini bir makine gibi görmüş, herhangi bir organın hastalığını bir makine parçasının tâmiri gibi tedâviye girişmişti. Laboratuvar tıbbının analitik (tahlilî) görüşü karşısında, 20. asrın birinci yarısında insanı bir makine değil, canlı bir bütün olarak inceleyen Psikosomatik tıp vaziyet aldı. Meselâ, kalp hastalıkları kardio-vasküler (kalp-damar) sistemine, bu da nöro-vejetatif sistem ve santral (merkezî) sinir sistemine, bu da hastanın tâbi olduğu hayat şartlarına, ruh yapısına ve mizâcına bağlı olunca, psikojen, yani menşei ruh olan faktörlerin ihmal edilemeyeceği anlaşıldı.

4- Psikosomatik hekimlikten evvel, ruh ve sinir hastalıklarında, organik (vücûda bağlı) ve fonksiyonel veya psişik (ruh) gibi iki kategori kabul edilirdi. Psikosomatik tıp, yalnız ruh ve sinir hastalıklarında değil, evvelce organojen (uzviyete bağlı) sanılan pek çok hastalığın, kalp-damar cihâzına, iç ifraz guddelerine, alerjilere, dermatolojiye, ürolojiye, odontolojiye âit hastalıkların da köklerinin ruhta olabileceği anlaşıldı.

5- Psikosomatik hakkındaki bibliyografi zengindir ve iki bölümdür. Birincisi Psikosomatik hakkında umumî bilgiler veren eserledir. İkinciler, yukarıda saydığım hastalık nevilerinin her birine âit tecrübe, müşâhede, klinik incelemeler, teşhis ve tedâvi metotlarını bildiren eserlerdir. Bunların listelerini almak isteyen tıbbiyeliler bana telefonla haber verdikten sonra evime gelip kopya edebilirler.

7- Türkiye’de genç nörolog Dr. Ömer Şevki Durüşken bir Psikosomatik derneği kurmak istemiş ve beni de müteşebbis heyete kaydetmişti. Kendisi İstanbul’dan ayrıldığı için hayırlı teşebbüsü yarım kaldı. Üstatlar arasında da bu işi üstlenecek kimse henüz yok.

Tıbbiyeli gençlerimizin fakültelerinde bulamadıkları eser ve bilgileri kendilerine vermeye veya onlara yol göstermeye hazırım.

Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.