Roman yazarı Bülent Keskin’in, meşhur Türk mütefekkiri Ziya Gökalp’ın vefatının 100. sene-i devriyesinde kaleme aldığı “Ziya Bey: Sürgünden İstiklâle İstibdattan Hürriyete” adlı edebî biyografi, Post Yayınevi tarafından 2024 yılının kasım ayında neşredildi. Biz de Türk düşünce, bilim ve fikir tarihinde çok ehemmiyeti ve tayin edici bir yeri bulunan Ziya Gökalp’ın konu edildiği söz konusu edebî biyografiyi okuyucuya kısaca takdim etmek istedik. Romanı okuyucuya takdim ederken roman üzerine bir dizi sorular sorup bu sorulara kendi zaviyemizden cevaplar vererek ilerleme metodunu kullanacağız.

Kitabın Türü Nedir?

Bülent Keskin’in imzasını taşıyan “Ziya Bey” adlı roman, tür itibarıyla biyografik bir romandır. Öyküleme ve betimleme tekniklerini kullanarak gerçek kişileri roman kurgusu içinde anlatan metinlere edebî biyografi ya da biyografik roman denir. Biyografik romanlarda gerçek kişilerin ruhî ve fizikî özellikleri, duyguları, düşünceleri, davranışları, alışkanlıkları, tavır alışları, tepkileri, hayata bakışları, dünya görüşleri, giyinişleri başta olmak üzere bunlar gibi pek çok değişik özellikleri ayrıntılı olarak verilir, söz konusu ünlü kişilerin bir bakıma portresi çizilir. Bilim, kültür, sanat, edebiyat gibi alanlarda başarılı olmuş, yaptıkları ve eserleriyle yaşadıkları dönemde iz bırakmış, haklı bir şöhret kazanmış kişilerin hayatlarının roman tekniğine uygun olarak anlatıldığı eserlerdir. Biyografik romanlar, hem roman türünün kurmaca dünyasına ait nitelikler hem de belgesel özellikler taşır.

Kitap, Okuyucuya Neyi Anlatmayı Amaçlıyor?

Bülent Keskin, “Ziya Bey” adlı romanında, okuyucuya temelde Ziya Gökalp’n hayatını anlatmayı ve Ziya Gökalp’ı tanıtmayı amaçlıyor. Bunu yaparken, Ziya Gökalp’ın hayatını şekillendiren ve ona yön veren ana çizgiler üzerinden romanını kuruyor. Ziya Gökalp’ın hayatı bağlamında gerçek olaylardan yola çıkan yazar, kurgudan faydalanarak daha etkili bir anlatımı ortaya koymaya çalışıyor. Gökalp’ın 48 yıllık hayatını çeşitli yönleriyle (ideolojik, akademik, entelektüel, siyasî, ailevî vb.) gerçek kronolojiye bağlı kalarak tanıtmaya çalışan yazar, aynı zamanda söz konusu tarihî dönemin siyasî ve sosyal görünüşünü de Ziya Gökalp’ın hayatı üzerinden yansıtmaya çalışıyor.

Romanın Kahraman-Olay-Yer-Zaman Örgüsü Nedir?

“Ziya Bey” romanının başkahramanı; 1876-1924 yılları arasında yaşamış, Türk milliyetçiğinin babası olarak anılan, ideolog, sosyolog ve siyasetçi Ziya Gökalp’tır.

Romanda bir olay değil art arda gelen ve Ziya Gökalp’ın hayatını oluşturan olaylar silsilesi vardır. Roman, Gökalp’ın 1876 senesinde, o dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nun önemli bir kültür ve fikir merkezi olan Diyarbakır vilayetinde doğmasıyla başlar. Küçük yaşlardan itibaren okuduğu kaynakların ve aldığı aile terbiyesinin meydana getirdiği millî his, Gökalp’ta hayatının sonuna kadar artarak devam eden bir seyir takip eder. Milletine karşı duyduğu derin ve karşılıksız sevgi, Gökalp’ın içindeki aydın olma istidadını roman boyunca besler ve bu istidat; en özgün fikir ve düşünceler, en uygun görüş ve zaviyeler olarak somutlaşır. Romanda, söz konusu dönemde Türk milletinin içinde bulunduğu derin siyasî, sosyal ve kültürel buhran, Gökalp’ın hayatının, fikir ve düşüncelerinin ve şahsiyetinin teşekkülünde birinci dereceden rol oynar. Osmanlı İmparatorluğu’nun, büyük mağlubiyetlerle dağılmaya yüz tutması ve bunu engellemek üzere ortaya atılan birtakım teşebbüslerin mahiyetleri, romanda Gökalp’ın fikirlerinin oluşmasını sağlayan bir ortamı tasvir eder. Romanda Gökalp’ın zihnî, entelektüel, fikrî gelişimi verilirken aynı zamanda gündelik hayatı ana çizgiler üzerinden okuyucuya aktarılır.

Romanda geçen yer-mekân, Gökalp’ın doğduğu Diyarbakır vilayeti, Selanik, İstanbul ve Ankara’dır.

Roman’daki olayın geçtiği zaman ise Ziya Gökalp’ın doğduğu 1876 senesi ile vefat yılı olan 1924 arasında geçen 48 yıllık dönemdir.

Kitabın Yazılışının Altındaki Muhtemel Etken Ne Olabilir?

“Ziya Bey” romanı tür bakımından biyografik bir eser olduğu için yazarın bu tür bir eseri yazmasının arkasında yatan temel sebep, romanda hayat serüveni anlatılan ilgili kişiyi okuyucuya tanıtmak isteyişi olmalıdır. Bir yazarın da herhangi bir şahsiyeti okuyucuya tanıtmak isteyişindeki amacı birden fazla ve farklı olabilir. Fakat bu birden fazla ve birbirinden farklı sebepler arasında en yaygın olanı, yazarın, tanıtmak istediği ilgili kişiye yakınlık, ortaklık, benzerlik yönünden bir ilgi duyması, o kişiyi önemsemesi ve o ilgili kimseyi okuyucuya da tanıtmak istemesidir. Bunlara dayanarak diyebiliriz ki “Ziya Bey” romanının yazılışındaki en kuvvetli etken, yazar Bülent Keskin’in; fikir, ideoloji, düşünüş, dünya görüşü, tavır, tutum vb. yönlerden kendisiyle Ziya Gökalp arasında bir ortaklık kuruşudur. Böylelikle söz konusu eseri kaleme almış ve fikir, duygu, inanç, tavır vb. yönlerden tasvip ettiği Ziya Gökalp’ı roman türünü kullanarak tanıtmak istemiştir.

Ziya Bey Romanının Türk Milliyetçileri Nezdinde İfade Etmesi Gereken Anlam Nedir?

Ziya Bey” romanı, Türk milliyetçiliği ideolojisinin ilk ideoloğu olan ve onu bir fikir sistemi haline getirmek suretiyle sosyal ve siyasî bir programa ve eylem planına dönüştüren meşhur mütefekkir Ziya Gökalp’ın hayatını ana hatlarıyla, kurgudan faydalanmanın yanında gerçeğe bağlı kalarak okuyucuya aktarmaktadır. Bu teşebbüsün, Türk milliyetçileri için kayda değer bir teşebbüs olması lazım gelir. Zira ideoloji mensupları nazarında ilgili ideolojinin fikir babasının tanınması, hayatının ve faaliyetlerinin, fikir ve düşüncelerinin anlaşılması hayatî nispette mühimdir. Zira eylem ve düşünce modellerini, sosyal ve siyasî programlarını kurucu ideoloğun fikirlerine, düşünce ve eylemlerine bakarak oluştururlar. Tam da bu noktada, Türk milliyetçiliği fikir sisteminin kurucu babası olan Ziya Gökalp’ı tanımak ve anlamak, onun hakkında yazılmış metinleri okumaktan geçer. “Ziya Bey” adlı roman, Türk milliyetçilerinin, Türk milliyetçiliğinin fikir babası olan Ziya Gökalp’ı tanımaları açısından bizim nazarımızda önemli ve gereklidir.

Kitabın Okuyucu Üzerinde Bıraktığı Tesirler Nelerdir?

Herhangi bir kitabın, okuyucu üzerindeki tesiri, söz konusu kitabın türü ve işlediği konu ve onu okuyan kimsenin ilgi ve merak alanlarının ne olduğu üzerinden şekillenir. Kitabın türü ve işlediği konu okuyucunun ilgi alanının sınırları dâhilindeyse söz konusu kitap, okuyucu üzerinde müspet tesirler yaratır. Tabii, bunun tam tersi de mümkündür. Bu gerçekten yola çıkıldığında “Ziya Bey” adlı edebî roman, Ziya Gökalp hususunda hassasiyet sahibi bir okuyucu üzerinde müspet bir tesire sahip olur. Zira Ziya Gökalp, Bülent Keskin’in ilgili romanında edebî bir üslupla, anlaşılır bir biçimde dile getirilmiştir. Romanda Ziya Gökalp’ın hayatının yanı sıra fikir dünyasından izler bulmanın mümkün olması, Ziya Gökalp’ı tanımak ve anlamak açısından ilgili metni faydalı bir işe dönüştürür.

Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.