1914’ün Ağustosunda patlak veren 1. Cihan Harbi şüphesiz birçok olaya zemin hazırlamıştır. Devletler arasında kutuplaşmalar çok önceden başlamış, Avrupa’nın iktisadi ve siyasi emelleri su yüzüne çıkmıştı. Tüm bunların ışığında menfaatler bloğu kuruldu. Harbe katılmama fikriyatında Osmanlı Devleti en nihayetinde Almanya’nın yanında harbe dahil oldu. Bir kıvılcım niteliğinde olan bu harp, Osmanlı Devleti’ni her anlamda yıpratmıştır. Cephelerde önemli zayiatlar verilmiş, tıbbiyeden ve mühendis mekteplerinden aydın sayılabilecek birçok Osmanlı genci cephelerde bırakılmıştır. Bu durum yeni rejimle beraber kurulan yeni devlet süresinde etkisini sancılı bir şekilde hissettirmişti. Harp sonuçta, yeni devletlerin kurulmasına yol açmış, imparatorlukların parçalanmasını kaçınılmaz kılmıştır. 2. Cihan Harbi’ne kadar olan süreçte ise Anadolu’nun adeta yeniden doğduğunu söyleyebiliriz. Kalkınma hamleleri ile beraber kurulan fabrikalar, eğitim programı adına atılan adımlar, açılan mektepler, çok partili hayat denemeleri derken 1939’da İngiltere ve Fransa’nın Polonya’yı işgal eden Almanya’ya savaş ilan etmesiyle beraber yeni bir Cihan Harbi baş gösterdi. 1945’e kadar süren sıcak savaş dönemi sonucunda; iki dev devlet ortaya çıktı: ABD ve SSCB. Değişik ideolojiler doğdu: İtalya’da Faşizm, Almanya’da Nazizm, Rusya’da Komünizm. Türkiye bu harbe katılmamış olsa da getirdiği hengâmelerden bir hayli etkilenmiştir. 1. ve 2. Cihan Harpleri sıcak savaşlardır. Siyasi hamlelerin uzantılarıdır.

1945’ten sonra şahit olunan durum farklı seyreder. Harp başka vasıtalarla devam etmiştir. Silahla, topla ve tüfekle değil; propaganda, algı yönetimi, fikir ve ideolojilerle.

Saydıklarımız maliyet olarak sıcak savaştan çok daha ekonomiktir, fakat yıkım etkisi daha fazladır. Öyle ki aldığımız askeri mağlubiyet sonucunda bile İstanbul ve Ankara illerimize asılmasına göz yumulmayan Rus bayrakları, benimsenen tehlikeli ideolojiler neticesinde kendi yurttaşımız tarafından propaganda amaçlı olsa gerek, asılabilmiştir. İşte bu durum ülkemiz adına adeta kanserli ideolojilerin getirilerindendir. Bilhassa harbin sona ermesinden yani 1945-1946 yıllarını takiben ülkemizde değişik ideolojiler yer etmeye yeltenmiş, insanlar üzerinde algı operasyonları yapılmaya çalışılmıştır. Hatta bu tür faaliyetlere o günün sözde aydınları destek vermiştir. Üniversiteleri sözde bağımsızlık düşkünleri sarmış ve işgal denilen kavram üniversiteleri tahakkümü altına almıştı. Orijinal fikir adı altında SSCB Komünist Partisi yayınları Türkçeye çevrilip yayımlanmıştı. Bütün bunlara Türk Milliyetçiliği ideolojisini benimseyenler dışında ses çıkaran olmamıştır. Sapkın ideolojileri ülke için bir kurtuluş kapısı olarak gören gruplar, Türk Milliyetçiliği fikriyatını adeta çağdışı bulmuşlar, asırlardır Türk Milliyetçiliği fikriyatı ile nefes alan bu milleti, üç günlük ideolojilerle muasır seviyelere çıkarabileceklerini zannetmişlerdir.

Türk Milliyetçiliği üç kademelidir. Bunun temelinde “Türklük Sevgisi” bulunur. Türk Milliyetçiliğinin Fikir Sistemi ise ikinci ve üçüncü kademeyi oluşturur. Bu sistem milletin ebedi bekasını kendine gaye edinmiştir. Kısa soluklu olmadığı gibi kökünü; adını tarihe kabul ettirmiş Türk büyüklerinden ve tarihin unutamadığı olaylardan feyz alır. İşlenmişliği ve gelişmişliği açısından diğer ideolojilerden üstündür. Sistemlidir.

Bu sistemde; gaye, tarifler, metot, kabuller ve uygulama (doktrin) görülür. Gaye Türk milletinin bekasıdır. Tarif olarak tanımlamalar kullanılır. Sistemde, kavramlar arası anarşi yaratmamak için bu elzemdir. Metot; ilimdir. Çünkü “Türk milletinin bekası” gayesi vakıaya ve cihana sıkı sıkıya bağlı bir hedeftir. Metodun ilim olması mecburidir. Bütün bunların kabul edilebilir olması ve gerçeklerle çelişmemesi gerekir. Saydıklarımızı tamamlayan sistem hedefe yürümek için uygulamaya geçer. Bugün hala tehlike arz etmekte olan siyasi ümmetçilik ve ferdiyetçilik gibi ideolojilerle, Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi mücadele etmek mecburiyetinde olup sapkınlık gayesine ermiş tüm ideoloji kılıflarına karşı Türk milletinin bekasını savunur durumdadır.

KAYNAKÇA

İSKENDER ÖKSÜZ, Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi, 3.Baskı, sayfa 20, 23, 31, 194

Bir yanıt yazın