Her Kasım ayının onuncu günü O’nun ruhuna Fatiha’yı, dilim değil, gönlüm okur adeta. Hiç alışık olmadığı esaret zincirine vurulmuş, yok olmak üzere olan bir ulusu ayağa kaldırıp; aziz vatanın emperyalizmin sömürgesi olmasına, ezanlarımızın dinmesine, şanlı bayrağımızın inmesine bugün adlarımızın ecnebi koyulmasına engel olmasına bir teşekkürdür ona okuduğum dua. Sadece bu kadar mı? O, önceki kuşaklara nasip olmayan bir özgürlüğü de sağlamıştır bizlere.

                Büyük Gazi, şahsiyet ve kabiliyetin dev bir simgesidir. Yirminci yüzyılın tartışmasız en büyük lideri ve asrının en büyük mucizesini, Türk mucizesini başaran adamdır. Yalnızca Türk milletinin değil, bağımsızlıkları için savaşan doğunun bütün mazlum milletlerinin ilhamı ve önderi olmuştur. Kendi milleti ve insanlık âlemi için beslediği muhabbetle, bir dâhinin neleri başarabileceğine dair, bütün dünyaya son derece heyecanlı bir sahne seyrettirmiştir. Bütün dünya tarafından kendisinin tarihi büyüklüğü, eserleri olan Kurtuluş savaşı zaferi ve Türkiye Cumhuriyeti’ne bakılarak daha yaşarken ölçülmüştür. Azim ve kararlığının çelikliği ve ileri görüşlülüğü ile ıstırap çeken dünyanın esenliğe kavuşması mücadelesinde kuvvet alınacak bir yön göstericidir. Öyle ki; Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra bütün Avrupa’da ortaya çıkan sayılı yapıcı devlet adamlarından biri olduğu, tarihin hafızasındadır. Onu büyük yapan, kendi yurdunda esir edilmiş, yok olmanın eğişindeki yorgun ve yoksul bir ulusa savaş ile bağımsızlığını kazandırmasından ziyade, o ulusu felakete sürükleyen çeşitli nedenleri çok iyi tahlil edip, askeri zaferini, Cumhuriyet çatısı altında siyasi, iktisadi, ilmi ve sosyal alanlardaki zaferlerle taçlandırmasıdır. Milletlerin hayatında kısa sürelerde gerçekleşen köklü değişikliklere tarih çok az tanıklık etmiştir. Atatürk, böylesine olağanüstü bir başarının da mimarıdır.  Yaşadığı çağda hiçbir devlet adamı, onun kadar saygı görmemiştir.

                Atatürk ile ilgili, büyük işler başardığı dönemden bu tarafa, yerli ve yabancı birçok devlet adamı, asker, aydın ve yazar nice önemli sözler söylemiştir. Ancak onun karakterini öz şekilde anlatan eşsiz tanımlardan biri, Alparslan Türkeş’e aittir. Şöyle der Türkeş onun için; ‘’ Atatürk, Türk’e aşk, insan sevgisi ve bilimin önderliğine iman demektir. ‘’  Gerçekten de Atatürk, tarihe intikal etmiş nice Türk büyüğü gibi, Türk’e aşkın, varlığını Türk varlığına adamanın ete kemiğe bürünmüş haliydi. Onu Türklük aşkının simgesi yapan, Türklük için sarf ettiği o muazzam sözlerinden çok, Türklük ve Türk milleti için yaptıklarıdır. Atatürk’ün, çökmüş bir imparatorluğun küllerinden Türkiye Cumhuriyeti’ni yükseltmeyi başarması, Türk milletine olan inancının eseridir. O inanç, Ergenekon’dan geliyordu sanki. Bir ülkü, inanç ve yürek işi olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden süreç, Ergenekon Destanının binlerce yıl sonra yeniden ve Atatürk’ün yol gösterici Bozkurtluğunda gerçekleşmesidir. Tarih sahnesinden silinmek üzere olan Osmanlı Devleti’nin mirasına çöreklenen düvel-i muazzama, Gazi Paşa’nın önderliğindeki bir avuç inanmış Türk’ün mücadelesi ile vatanın bağrından sökülüp atılmıştır. Atatürk, o inanç ile kuşatılan Türklüğü hapsedilmek üzere olduğu cendereden çıkarmıştır. Büyük önderin, cumhuriyeti kurduğu inanç ve irade, Türk İstiklal ve cumhuriyetinin nesilden nesile taşınması için yaktığı meşale Türk milliyetçiliğidir. Atatürk’ün bizlere emaneti olan Türkiye Cumhuriyeti, milliyetçilik ateşi ile payidar kalıp, gelişip, güçlenebilir.

                Şüphesiz ki Atatürk, yirminci yüzyılın tartışmasız en büyük ismi olmasıyla birlikte, aynı canlılıkla yirmi birinci yüzyıla geçebilmesiyle de ender devlet adamlarından biridir. Tarih, önceki yüzyıllara damga vurmuş, ancak bugün kendi halkları tarafından bile unutulmuş nice isme ev sahipliği yaparken, O halen daha bağrından çıktığı Türk milletinin ve bütün dünyanın nabzında canlılığı, sevgi ve saygı ile yaşayan bir liderdir. Bu durum, henüz tarihe intikal etmemiş önümüzdeki asırlarda da yaşanacaktır. Öldükten sonra bu kadar uzun süre canlı kalabilmek, hayattayken başardıklarının ne kadar büyük işler olduğunun da ayrı bir göstergesidir. Onun büyüklüğünü gösteren bir başka boyut ise, toplumun ortak paydası olmasıdır. Atatürk, Türk milleti için vatan ve bayrak gibi bir sembol, toplumu oluşturan kesimlerin ortak sevgi ve saygı konularından biridir.                 Gazi, Türk milletine karşı olan sorumluluğunu, olağanüstü bir çaba, gayret ve fedakârlıkla üstün zekâsını birleştirerek yerine getirmiş, Türk’ün aziz ve kahraman bir evladıdır. Onu anlamak ve anlatmak, eserlerini yaşatmak her Türk vatandaşının milli bir vazifesidir. O uğrunda ölümü yok saydığı Türk milletinin gönlünde daima yaşayacaktır. Vatan ona minnettardır. Aziz ruhuna, hasret ve minnet duyguları ile Fatihalar olsun. Ruhun şad olsun müşir gazim…

Bir cevap yazın