O,bir yazıya sığmayacak kadar büyüktü. O, büyük bir devlet adamı, büyük birdiplomat, büyük bir hukukçu ve her şeyden önce adanmış bir ömür, dava adamı vedirenişin Türkçe adıydı. Çünkü O, beş bin yıllık muhteşem Türk tarihinin şan veşeref katındaki yerini hayattayken almış, Rauf Denktaş idi…
RaufDenktaş,bütün ömrünüKıbrıs’ta Türkler üzerinde kurulmak istenen Yunan-Rum -Ortodoks egemenliğiisteyenlere karşı zor şartlar altında mücadele ederek geçirdi. Bu mücadele,Kıbrıs’ta Türk’ün hakkı yok diyenlere karşı Türkçe bir haykırış, Piyale Paşayadigârı Kıbrıs’ın her zerre toprağında Türk’ten bir parça sakladığına dairkanıttı. O yüzden, bütün Türk Dünyası’nda, ‘’egemenliğin yılmaz savunucusu,milli direnişin kahramanı‘’ olarak bilindi. Genç yaşta eğitim için Türkiye veİngiltere’ye gitmiş, ancak kendini adadığı adasından asla kopmamıştı. KıbrısTürklüğünün bağımsız bir devlet sahibi olması için mücadeleye genç yaştasokaklarda başlamış ve daima en önde durmuştu. 27 Kasım 1948 tarihinde KıbrısTürklerinin düzenlediği ilk mitingde Dr. Fazıl Küçük ile beraber henüz 24 yaşında ikenyaptığı hatiplik, Türk Dünyası’nın gelecek nesillere ışık olacak yeni bir abideşahsiyet kazanacağını müjdeliyordu. Denktaş bu yıllarda, Kıbrıs Türklerinin varoluş mücadelesinin kendinden önceki liderleri olan Faiz Kaymak ve Dr. FazılKüçük’ ün rahle-i tedrisinden geçiyor, diğer taraftan da Kıbrıs Türklerininmilli mücadelesine yavaş yavaş yön vermeye başlıyordu. 1955 yılında teröristbir hüviyete bürünen EOKA karşısında Kıbrıs Türklerinindirenişini yönetmiş ve 1958 yılında hükumetteki görevinden istifa ederek, 1Ağustos 1958 tarihinde Türk MukavemetTeşkilatı‘nı (TMT)kurmuştu. TMT’nin 1 no’lu ve ‘’Toros‘’ kod adlı üyesiydi. 1974’teki Türkiye’ninaskeri müdahalesine kadar Kıbrıs Türklerinin Rum-Yunan zulmüne karşı direncinisağlayan ve Kıbrıs Harekâtında da çok önemli görevler üstlenen bu teşkilatın ‘’Ağrı‘’kod adlı üyesi Fazıl Küçük, ‘’Bozkurt‘’ kod adlı üyesi Yarbay Rıza Vuruşkan’dı.Denktaş, TMT bünyesinde Kıbrıs Türklerinin direncinin kırılmaması mücadelesiniverirken, diğer yanda uluslararası sahada diplomatik mücadeleyi yürütüyordu. 1959Zürih ve Londra Antlaşmaları ile 1960 Antlaşmaları ve Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nınhazırlanmasında önemli paya sahipti. 1964’teki Londra Konferansı’ndan sonra, Makariostarafından istenmeyen adam ilan edilmiş ve Kıbrıs’a girmesi yasaklanmıştı.Ancak buna rağmen gizlice Erenköy’e çıkmış ve Kıbrıs Türklerinin direnişinekatılmıştı. 1967’de ise, adaya tekrar gizlice girerken Rumlar tarafındantutuklanmış, yoğun baskılar sonucunda Türkiye’ye iade edilmişti. 1968 yılında,giriş yasağı kalkınca tekrar Kıbrıs’a döndü. Denktaş, 1970’te Türk CemaatiMeclisi başkanlığına seçildi. 1973 tarihinde Fazıl Küçük’ ün görevindenayrılması üzerine Kıbrıs Cumhurbaşkanı Yardımcısı seçildi. Bu görevinden 28Şubat 1973 tarihinde istifa etti ve aynı gün Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanıseçildi. Denktaş’ın ömrünü adadığı Kıbrıs milli davasında en mutlu günü 20Temmuz 1974 günüydü. Türkiye, Kıbrıs Türk’ünün yıllardır dökülen kan vegözyaşını dindirmek için geri dönülemez adımını 1974’ün 20 Temmuz sabahındaatıyor, Kıbrıs Türkleri bu harekâtı, kendilerine o sabah Bayrak Radyosundanseslenen Rauf Denktaş’ın şu ifadeleri ile öğreniyordu: ‘’…Bugün, bu anda,kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri Kıbrıs’ın her yanında havadan ve denizdençıkarma yapmaktadır. Gazanız kutlu olsun…’’ Kıbrıs Türklerinin yıllardırözlemle beklediği Mehmetçik, yeşil adaya ayak basmış ve harekât, şanlı TürkOrdusu’nun Girne’den Anadolu’ya yol bağlaması ile sonuçlanırken, RaufDenktaş’ında yıllardır hayalini kurduğu Kıbrıs Türklerinin bağımsız bir devletekavuşmasının önü açılmış oluyordu.
O’nun Kıbrıs için verdiği mücadeleyi, sadece Rumlarve Yunanlara karşı verdiğini düşünmek ve değerlendirmek doğru olmayacaktır. Denktaş,Türklüğün Kıbrıs davasına adadığı bütün ömrü boyunca, Haçlı zihniyetininşımarık çocukları olan Rum-Yunan ittifakının arkasındaki ABD-AB ittifakınınemperyalist oyunları, Birleşmiş Milletlerin tuzakları ile de mücadele etmekzorunda kalmıştır. Arkasında Türkiye’nin desteği olduğu sürece Denktaş’ın bütünbu bloğa karşı mücadelesi zor da olsa devam eden bir mücadele oldu.
Denktaş,rahmetlik Dr. Fazıl Küçük’ ten devralıp 21.yüzyıla taşıdığı bu haklımücadelesinde ne yazık ki, 2000’li yıllarda yalnız kaldı. ‘’Annan Planı’’ adlıBirleşmiş Milletler tuzağı, Türkiye ve Kıbrıs Türküne karşı kurulurken, NewYork’ta ameliyattan çıkmış Denktaş’a karşı küresel bir psikolojik savaş “Mister No” sloganı ile başlatıldı. Küresel psikolojiksaldırının önünde tek başına kalan Rauf Denktaş bu süreçte, ‘’bu sorun bir anönce çözülmeli‘’ diyerek Annancı tavıralan, daha okumadıkları Annan Planına karşı televizyon ekranlarında övgüler yağdıranlarakarşı da mücadele vermek zorunda kaldı. Onun diplomatik bir deha olması vekararlı duruşu Annan Planının iki kez değişmesine sebep oldu. Denktaşbu dönemde, mücadelesini yazılı ve görsel basında kendisine kalan kısıtlı alanataşıyarak, Türk milletine seslenmeye devam etti. Mücadelesinin zaferini,hayattayken görme bahtiyarlığını yaşayan Rauf Denktaş, kurduğu devletin bayrağıaltında hayata gözlerini yumdu.
Unutulmamalıdırki, milletler kahramanları ile yaşar. Kolay kolay kahramanların ortayaçıkmadığı yakın geçmiş ve içinde bulunduğumuz çağa damga vurmuş, Kıbrıssularında atalarımızın destan iniltilerinin susmasına izin vermemiş birkahramandı Rauf Denktaş. Bu kahramanın88 yıllık ömrünü vakfettiği mücadelesine dahi saygı göstermeyip, ona ‘’statükocu‘’diyen gayri millî zihinler, onu ‘’Mister No‘’ diyerek karalamaya çalışanlar ve‘’Yes Be Annemciler’’ kaçınılmaz sonları olarak unutulmuşluğu ve hiçliğiyaşarken, onun adı yaşıyor ve daima yaşayacak.
O,Türk tarihine dikilmiş nice muazzam abidelerden biriydi. O, anlı şanlı RaufDenktaş’tı, Türklüğün şan ve şeref sayfalarına Kıbrıs destanını yazdı. Vesonra; Oğuz Han’ın otağına girip, Mete’nin, Atilla’nın, Kürşad’ın,Alparslan’ın, Osman Gazi’nin, Fatih’in ve Mustafa Kemal’in yanında yerini aldı…Ey Türk evladı, kendini O’nun gibi ada! Toros Reis’e rahmetle…