Aşk imiş her ne varsa âlemde
İlim bir kil’ü kal imiş ancak…
Gençlerin,
hatta benim yaşımdakilerin bile ağzından, romantizmi küçümseyen sözler
işitiliyor. Alt yapı bezirgânlarının kesif propagandası ciddi edalı, çok
sürümlü gazetelerin köşesinden âlimane açılan yaylım ateşi birçok kimseyi
etkiliyor.
Bir
iktisattır tutturuldu, o hale geldi ki iktisattan başka her şey değersizdir.
İktisat deyince de yalnız “Marksist” iktisat bilimseldir. Başkaları mânâsız
lâflardır. Üstelik bu söz kalabalığının propagandacıları da ya hukukçu, ya
gazeteci! Yani hiç biri iktisatçı değil. İktisatçıdan başkası doğruyu
bilemediğine göre, bu zevat mademki iktisatçı değiller, o halde sözleri doğru
olmak şartından mahrumdur.
Bu
günün iktisatçısı, matematikçi olmak zorundadır. Bu propagandacıların kerrat
cetvelinden imtihan vermek ihtimali de, kıt gibi gözüküyor. Zira matematik pür
mantık olduğu için onları safsataya bu kadar saptırmazdı.
Her
neyse, iktisat, ticaret ve saire cemiyetin öz yapısını tâyin ve tahdit eden
unsurlar olamazlar. Zira değişkendirler. Teknik, ulaştırma, coğrafya imkânlarına
tâbidirler ve nihayet millete hizmet için bir vasıtadırlar. Onu daha kudretli,
daha refahlı ve daha hür kılmak için uygulanan unsurlardır. Amma millet bu
unsurların meydana getirdiği bir varlık değildir ki.
Millet
özünde bir romantizmi ihtiva eder, bu romantizmi kaldırırsanız millet de biter.
Öküzler alt yapı ilişkilerinde gayet realisttirler. Ekonomik faaliyetlerini
ihmal etmezler, aralarında hâkimiyet meselesi de yoktur, birbirleriyle maddî
bağları da, hiç bozulmadan ilk günkü gibi devam eder. Birbirlerini sömürmezler
de.
İnsan;
sever, nefret eder, feragat gösterir, kin duyar, intikam alır. İnsanı insan
yapan şey duygularındaki farklılık, üstün yapan da bu duyguların azametidir.
Romantizmi inkâr, insanı inkârdır. Romantizmi küçümseyen solcular, bizzat kendi
hareketlerinde bile hesapçı Şefik Hüsnü’nün değil, romantik Nâzım Hikmet’in
meyvelerini topluyorlar. Belki de, bu gücü iyi bildikleri için, milliyetçiliği
eritmek maksadıyla romantizmi silmeye çabalamaktadırlar.
Fuat
Köprülü, Türk tarihine romantizmin şevkiyle el uzattığını söyler.
Ay
füzesini yapan da, aya ilk ayak basan da romantiktirler.
Kanunî
Süleyman’ı Zigetvar seferine, ihtiyar ve hasta halde çıkaran, seferde ölmek
romantizmidir.
Dünyanın
en kudretli hükümdarına tek çeşit yemeğini tahta çanakta yediren, Çaldıran’dan
Ridaniye’ye koşturan, Sina Çölü’nü aştıran romantizmdir.
Sakarya’ya
dayanmış düşmanı, Akdeniz’e kadar kovalayan kudret, romantizmdir. Bugün
solcuların bile tutunma zorunu duydukları milliyetçi duyguların kudretli
varlığı, tabutlukta yatan, aç kalan, işinden olan bir kaç kişinin romantizmi
sayesindedir.
Millet
sevgisinin ışığını, 15-20 yaş arasındaki gençlere, her şeye rağmen, bir ömür
boyu tutanlar olmasaydı, hiç bir hareket olmazdı.
Milleti
sevmek elbette yetmez, ona hizmet için gereken şartları da haiz olmak lâzımdır.
Amma sevgi, (romantizm) astar boyadır. Onu kaldırırsanız diğerleri
kendiliğinden ölür.
Bir
de müfrit milliyetçi tabiri var, ne garip sözdür.
Millet
için ölmek ve öldürmek mükellefiyettir.
Ölümden
öte ne isterler ki, ifrat ola.
İsrail’i
2000 yıl sonra Kudüs’e getirip devlet yapan << Arz-ı Mev’ud >>
romantizmidir.
İslâm
ülkelerinin bu günkü perişanlığı, romantizmin tükenmesindendir. Romantizmi
kötülemek ve küçümsemek hainlerin icat edip, aptalların inandığı bir oyundur.
“His,
fikrin barutudur”. Romantik Milliyetçiliği, yayan, yaşayan ve yaşatanlar bütün
mermileri iten kudret sizin eserinizdir.