Denizli’de yaşayanlar, bu şehre uğramış ve gezip görmüş kişiler bilirler şehrin işlek caddelerinden biri olan İstasyon Caddesi’nde bir iş hanı vardır ve girişinde tabela mevcuttur. Bu yazıdaki dizeler Ahi Evran ve Ahi Sinan’ın mirasıdır. Cömertliğin ve misafirperverliğin timsali Ahilik geleneğinin teşekkülüdür. Bu asra kadar gelmiş büyük bir kültürün bozulmamış silsilesinin devamı, Türk milletinin değeri ve kıymet hükmüdür.

Durup da bakar, eğilip kulak verir isen şöyle der dizeleri:

“Besmele çek gir çarşıya, selamı da unutma ha.” Yani der ki ilk dize, hayırla başla, sevgi ve muhabbet dağıtmayı unutma. Her iş ve faaliyetin başı hayır ve aşk ile olur, der.

“Kiloyu eksik çekme ha, metreyi kısa tutma ha/ Halka hizmet eylemektir, Hakka hizmet eylemek.” Peşi sıra gelen bu dizeler de dürüstlüğü ve adalet üzere var olmayı tembihler. Dürüstçe halka hizmet edesin ki Hakk da razı olsun yapılan hizmete diye bahseder.

“İyi belle sen bu sözü, sakın yabana atma ha.” Sakın adaletten ayrılmayasın ve dürüstçe yaşamayı yabana atmayasın diye bağırır.

“Alış derken veriş derken ölçü tartı satış derken/Paraya pula tapma ha, insanlığı unutma ha!” Bu son iki dizenin içerisinde ise Yunus Emre vardır farkedene. Yunus seslenir: “ Mal da yalan, mülk de yalan, var biraz da sen oyalan” diye. Uyarır, insanı ve insanlığı her şeyden üstün tut, herkese nasip olacak sonunda beş metre bez diye.

Ve burada dizeleri sonlanır. Sonlanır dedim ya… Aslında bundan sonra vatanın her köşesi gözümde canlanır… Daha nice göremediğiz, görüp de fark edemediğimiz güzellikler ve inceliklerle doludur aziz vatanın dört bir tarafı. Bu aslında sadece bu güzel vatanın bir şehrinden parçadır.

Tüm bunları görünce durup da düşünür insan; bu ve benzeri yazılı ve sözlü kültür miraslarımız mevcutken zengin örfümüz, öz ananemiz ve nice değerlerimiz, töremiz varken mağlubiyet bize haramdır diye. Bu sebepten bizler, başarısız ve basiretsiz günlük siyasi aldanmacalara bağlanıp takılı kalarak düşmana, haine, ajana, her cinsten teröriste ve terörizme fırsat vermemeli, zürriyetsizlere itibar etmemeli ve her daim teyakkuzda olmalıyız, der.

Nice asırdır Türk’ün evlatlarınca adalet ve ahlakla karılmış, İslam ile yoğrulmuş bu aziz ve kutsal vatan toprakları üzerinde elbet bu buhranlı günleri, menfur saldırıları atlatıp güven ve huzur içerisinde bu topraklarda yaşamaya devam edeceğiz diye ekler. Yeter ki inanalım der, azmedelim ve çalışalım. Sebatkâr olalım, der.

Ulu önder Atatürk’ün – Yüksel Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur. – sözünü idrak ve riayet edip hayatımıza uygularsak kanaatimce işte o gün Mehmet Akif’in dediği gibi doğacaktır bize vadettiği günler Hakk’ın. İşte o gün birlik ve beraberliği muhtaç değil, birlik içerisinde hoşnut olun, der. Der, der ve uzar gider…

Ezcümle,
Gücümüzün ve değerlerimizin farkında olun,
Ne batıdan ne bir başkasından medet umun,
Türk milleti zekidir, çalışın, koşun!
İşi kolay kılalım, gelin bir olun! diye söyler insan ve devam eder…

Bir yanıt yazın