Olgunluk bir ihtiras disiplinidir. Eskiler buna sahip olanlara “kâmil adam” derlerdi. Hakikatte her medenî adamın vasfı, ruh kargaşalıklarını önleyen bu iç disipline sahip olmaktır. Kendi ölçüsünde bir iradenin emrinde olmayan, frensiz bir ihtiras, yapıcı olduğu kadar da yıkıcıdır. Nerede yapar, ne zaman yıkar, kendi med ve cezirlerinin gizli sebebilik mekanizmasından haberi olmadığı için, bunu kendisi de bilmez. İhtirasların en şiddetlisi ve bundan ötürü en tehlikelisi politikacının ruhunu şişirir. En büyük aşkla rekabet eden ikbal hırsına en büyük kumarın heyecanı karışır. Tarihin tüyler ürpertici trajedileri bu ihtirasın gemi azıya aldığı devirlerdedir.

Çeyrek asırdan beri muvafık veya muhalif (mesele orada değil), kahraman veya devlet adamı (mesele orada da değil), inkılâpçı veya muhafazakâr (mesele orada da değil) memleketin kaderi üzerinde hâkim veya sadece tesir sahibi öyle politikacılar gördüm ki, heyecan anlamında, ölçü şuurunu tamamıyla kaybediyor, ince farkları allak bullak eden bir ihtiras fırtınası içinde, idraklerinin gemisini bir hatanın kayasından ötekine çarptıklarının farkına varamıyorlardı. Yirmi beş-otuz seneden beri bu yüzden kaybettiğimiz zaman ve enerjiye daima yanarım.

Başta politika, istisnasız bütün münakaşalarımız, akıl ve objektif zekâ planından ihtiras planına yuvarlanıverir. Artık çarpışan fikirler değil, kibirlerdir. Bütün hayatımda, zevkle takip ettiğim bir tek politika veya fikir münakaşası görmedim gibi bir şey.

Çünkü şarklıyız, arkadaşlar, şarklı. Yani ham heyecanlar dinamosu Batı medeniyetinin en ileri hayranları bile, şahsî davranışlarında, onları iç tepilerinin emrine veren bu dizginsiz ve iptidaî hassasiyetten kurtulamamışlardır.

Bu ne biçim iç politika mücadelesi, Allah’ınızı severseniz? Beğenen bir tarafsız varsa parmağını kaldırsın?

Kimseyi suçlandırmayacağım, çünkü hepimiz suçluyuz. Evet, zâtıâliniz de, bendeniz de, hepimiz. Konuşmasını bilmiyoruz, cevap vermesini ve susturmasını bilmiyoruz. Hemen parlıyoruz. Tanrımız öfkedir. Vesikaları ve rakamları değil, ihtiraslarımızı konuşturuyoruz. Meşrutiyetin birinci gününden beri, anarşi ile yumruk rejimi arasında sallanışımızın başka sebebi var mı?

KAYNAKÇA

Peyami SAFA, Eğitim Gençlik Üniversite Objektif 07, 10. Basım Sayfa 67

Bir yanıt yazın