Bizde acayip bir aydın tipi vardır. Fikir ve vicdanı hür olması lazımken, dört tarafı duvarlarla çepeçevre sarılı bir fikir avlusunda hapsedilmiş gibidir. Böylesi aydınlar fikirlerinde ve hareketlerinde her nevi taassuba karşı olduklarını göstermek isterken, Ortaçağ’ın Hristiyan tarikatlarında ancak görülebilen katı bir dogmatizmin içinde olduklarını fark etmezler bile. İdealleri, sonunun nereye dayandığını bilmedikleri acayip bir formüldür. Ama bu yolun kendilerini nereye götüreceğini de bilmezler. Kalıplaşmış ilahilerinde millet ve din şeytaniliğin, taklitçilik ve gayesizlik rahmaniliğin sembolüdür. Putları ve azizleri vardır. Fakat onları da iyi tanımazlar.

“Aydının böylesine kızılmaz mı?” diye sorarsanız, size “Hayır” cevabını veririm; son model arabalarıyla doluştukları yaldızlı salonlarda, her kokteylde on bin liraya mâl olan bir elbise giyen hanımlarıyla, altın renkli İskoç viskisini yudumlayıp, Sâlem sigarasını tellendirip “Türkiye’de sefalet” konusunda hikmet yumurtlayan bu garipçiklere siz de benim gibi kızmaz, acırsınız. İş Bankasının kültür programlarında, broşürlerde ve dedikodu gazetelerinde peyda ettikleri “kültürleri” zaten onları ciddi âdemler olmaktan alıkoymuştur. Kolay başarı, kolay hayata muhtaçtırlar. Yerle göğün birleştiği çizgiye değil, menfaatlerinin hududuna ufuk derler.

Bize has olan aydının böylesi doğmamış, fakat imal edilmiştir. Türk milletinin manevi hasletlerinden kopmuş olan iktidar delisi kalantorlar, aydının böylesini, oldum olası ikbal yokuşunda bir asansör olarak kullanmışlardır. Onlara verdikleri formasyonla, onları millet vicdanına kusturtmuş, ruhların hayatları üzerinde tahakkümün en çirkinini kurmuşlardır. Milleti dövmek ve millete sövmekte, milleti aldatmakta kullanılan aydının böylesi, içinden geldiği halktan çözülmüş, Türkiye için karanlık bir kâbus olmuştur.

İçim burkularak davet ediyorum. Katin ormanında kurşuna dizilen on bin Polonyalı aydının korkunç akıbetine ağlayan Polonyalı milliyetçiler gelsinler de bizdeki böylesi aydının katliamına bakıp teselli bulsunlar.

 19 Mayıs 1969, Bizim Anadolu

Bir yanıt yazın