AZERBAYCAN’DA ÇAY GELENEĞİ
Yazıya geçmeden önce çayınızı hazırlamanız ve öyle okumaya başlamanız tavsiye edilir. Derler ki Hoca Ahmet Yesevi sıcak bir günde Çin […]
Yazıya geçmeden önce çayınızı hazırlamanız ve öyle okumaya başlamanız tavsiye edilir. Derler ki Hoca Ahmet Yesevi sıcak bir günde Çin […]
İyiden iyiye gelmekte olan bahar tabiatın dört bir köşesinde bazen körpe bir filiz bazense hoş kokulu bir nergisle kendini belli
“Aslında, felsefede, Platon’dan bu yana bilinmektedir ki düşünmek ve konuşmak bir aynı şeydir ama öyle anlaşılıyor ki ‘Türkiyeliler’ bundan müstağnî
Anne, anne, hâlâ seni hayal ediyorum, Abla, abi, her gece sizi düşünüyorum, Yoksunuz… Yoksunuz… Yoksunuz… Sizi arıyorum… Sizi arıyorum… Sizi
“Nice savaş yaptım Hatay ilinde, Çok düşman bozdum kırat belinde. Ayağım kesildi gençlik çağımda; Boynuma bir sille indirdi felek.[1]” Türk’ün
“28 Haziran 2000, saat 18:40.” Evet, bu sıradan bir tarih değildir. Türk milletinin bağrından çıkmış, Türk milletinin her derdiyle hemhal
Beşiğinde ninni dinleyen, kundağına sarılmış bir bebek ve musalla taşında selâsını dinleyen, kefenine sarılmış bir cenaze… Tıpkı bir hikâyenin ilk
Ebülfez Elçibey’ime sevgi ve özlemle… Uzun boylu, kurt bakışlı, vakur duruşlu bir adamın elinde bir bayrak dalgalanıyor. Altında milyonlarca insan