KIYÂMET HÜRRİYET
Kara toprak verimsiz, sarı buğday fire vermiş başaktan. Gök siyah olmuş çoğu zaman, bâzen kızıl renkli çöl bir sıcak. Sular, […]
Kara toprak verimsiz, sarı buğday fire vermiş başaktan. Gök siyah olmuş çoğu zaman, bâzen kızıl renkli çöl bir sıcak. Sular, […]
“Allah bir daha bu millete bir ‘İstiklâl Marşı’ yazdırmasın.” Âmin. “İstiklâl Marşı’nı” konu alacağımız bu yazıya, büyük üstat Mehmet Âkif’in
“…Türklerin yirmi beş asırdan beri istiklâllerini muhâfaza etmiş bir millet oldukları târihen müspet bir hakîkattir. Halbuki Avrupa’da bile mebde-i istiklâlî
İstiklâl, maddede kan ve gözyaşı, ruhta azim ve fedakârlık üzerine inşâ edilen bir eserdir. En önemli yapı taşı insandır. Temeli
Bir milletin yürek sesine tercüman olmak, ezelden ebede bir ulusun inancının göstergesi ve yaşatıcı olarak kalmak kaç kişiye nasip olabilir
“Korkma” diye başlanıp ikinci dörtlüğün sonundaki “istiklâl” ile bitirilen ve adına marş dediğimiz istiklâl şiirine haksızlık edildiğini düşünürüm kimi zaman.
Her okuduğumuzda ve dinlediğimizde bizi esrik bir heyecandan metafizik duyuş, düşünüş ve ürperişlere sürükleyen, her tahlilde daha derin bir anlam
“Kahraman üstada ithaf olunur.” Şâir, yazar, memur, veteriner hekim, öğretmen, vâiz, hatip, hâfız, Kur’an mütercimi, siyâsetçi, sporcu, milletvekili, muharrir, mütefekkir,
Gözler bilirim, engin bozkırların sonsuzluğunda gezinir. Yayvan yaylaların, dumanlı dağların üzerinde uçan kartallar gibidir. Bakışlarında basîret, kanatlarında asâlet, gönlünde hürriyet
Ne zaman târihi bir hâdise üzerine yoğunlaşsak onun geçmiş yönüne daha fazla değiniyoruz. Onu ortaya çıkaran nedenler, olaylar, şahıslar ve
İnsanın asil benliğini en güzel şekilde yansıtan, sözleri okumaya başlandığında tüyleri ürperten ve yüreklere dokunup gurur veren, ezelden beri hür
Biz ki özgürlük ateşini tutuşturduk tutsaklık çırasıyla. İnsanoğlu fıtratı gereği hep özgür olmak ve özgür kalmak ister. Bu, devlet ve