TANRI’NIN KUTLU ELÇİSİ
Ebülfez Elçibey’ime sevgi ve özlemle… Uzun boylu, kurt bakışlı, vakur duruşlu bir adamın elinde bir bayrak dalgalanıyor. Altında milyonlarca insan […]
Ebülfez Elçibey’ime sevgi ve özlemle… Uzun boylu, kurt bakışlı, vakur duruşlu bir adamın elinde bir bayrak dalgalanıyor. Altında milyonlarca insan […]
Can Dostuma… Ulu bir çınar ağacının altında birbirimize söz vermiştik… Bilmiyorum, o soğuk, rüzgârlı gün senin de hatrında mı? Durmadan
İşittim feryadını kırıldı belim Gelmek mümkün değil, bağışla beni Didindim çırpındım da kapalı yolum Gelmek mümkün değil, bağışla beni… Türklerin
Çoktan beri yollarını gözlerim Gönlümün ziyâsı dost, safâ geldin. Bizim hikâyemiz yeni başlamadı. Bizim adımız, hayattaki en büyük zulmün de
Türkiye’nin doğusunda, kahverengi ile yeşilin birbirine sarılıp bereketi vücûda getirdiği diyârdayım. Atam Sultan Alparslan’ın, Anadolu’ya girdiği topraklara ayak basmanın mutluluğunu
Türküler, Türk’ün kimliğidir. İnsanımızın; acısı, sevinci, hüznü, sitemi ve dillendiremediği ne kadar duygusu varsa hepsi onunla, bir allı turnanın kanadında
Türk milletine Selçuklu ve Osmanlı mirâsı olan Anadolu toprakları, hür olan tek Türk devletine vatan olması sebebiyle, Balkanlar’dan Türkistan’a bütün
Türkistan coğrafyasını bir merkez altında toplayan Timur Devleti’nin yıkılmasından sonra bu coğrafyada müstakil hanlıklar dönemi başlamıştır. On altıncı yüzyıldan îtibâren
Milletlerin hayatında, onları içine düştükleri derin uykudan uyandıran ve kendine getiren kırılma noktaları vardır. Türk milletinin kırılma noktalarından birine yön
İnsan, geleceğine yön verebilmek kudretine ancak kendi geçmişine hâkim olarak erebilir. Geçmiş tecrübelerinden, başardığı ve başaramadığı bütün işlerden çıkardığı derslerden
“Anaların bugünkü evlâtlarına vereceği terbiye eski devirlerdeki gibi basit değildir. Bugünün anaları için gerekli vasıfları taşıyan evlât yetiştirmek, evlâtlarını bugünkü
Her şey gördüğüm bir cümleyle başladı: “ Dünyanın en korkak insanı, seven insandır.” Dikkatimi neden bu kadar çekti, bilmem; belki
Yeryüzünün neresinde, tarihin hangi döneminde yaşadığınızın hiçbir önemi yok; dikkat ederseniz, kurulan devletler, inşa edilen medeniyetlerden önce tek bir gerçekle