ÇIPLAK ADAM SEMBOLÜ
Okul kültür vermez, onun malzemesini verir. Yarının düşündürücü değil, bugünün öğretici ve ezberletici mekteplerini kastediyorum. Bilgi ile kültür arasındaki fark […]
Okul kültür vermez, onun malzemesini verir. Yarının düşündürücü değil, bugünün öğretici ve ezberletici mekteplerini kastediyorum. Bilgi ile kültür arasındaki fark […]
Vaktin kıymetini bilmiyoruz. Hafta arası maçlarında halk yığınlarının kaybettiği saatler en canlı misâllerden biridir. “Yeni Sabah” dostumuzun hesâbına göre haftada
Geçen gün, yirmi beş sene evvel okuduğum Fransızca bir kitaba göz gezdirdim. Adı “Vicdan Yoklaması”dır. Birinci Dünya Harbi’nden sonra, yirmi
Talebe teşekküllerinin dışında gençliğin ihtiyaç ve meselelerini yüklenen hiçbir makam, teşkîlât, kurum, kurul vs. olmadığını yazdım. Ertesi gün, haklı çünkü
Talebe cemiyetlerinin dışında, gençliğimizin meselelerini yüklenen hiçbir müessese ve teşkilât yoktur; bu meseleyi inceleyen ve sorumlulara yol ciddi yayınlar da
Solcu misyoner çarşı pazar dolaşır, söz ve yazı hâlinde dînin müspet ilimlere aykırı olduğunu telkine çalışır. Solcu gazete ve dergilerde
Üniversitenin açılış töreni vesîlesiyle Marmara Sinemasında üniversitelilere söylenen birkaç söz. Bir yıllık etüd hayatınızın bu en mânâlı gününde, payıma düşen
Süleymaniye ve Beyazıt Kütüphâneleri modern şekilde tâmir ve tanzim edildi. Kırk yaşını geçmiş insanlar, buralarda yazma ve basma bütün târih,
Türk ve İngiliz gençlerini kıyaslayan bir yazımı doğru anlayanlar arasına yanlış anlayan birkaç okuyucumuz da karıştı. O fıkramda bir îzah
İngiliz gençliğinin ahlâkı hesabına Daily Express gazetesi telâştadır. İki vak’a anlatıyor ve bunları çok kötü işâretler telakkî ediyor. Bu vak’aları
Dünyada ve Türkiye’de genç şöhret kıtlığı var. Birinci Dünya Harbi’nden sonra isimleri bir duman gibi her tarafa yayılan filozof, ilim
Ankara Üniversitesinde gençliğin “sağcılar, solcular, çaycılar” diye üçe bölündüğünü, çaycıların sağ veya sol hiçbir ideale bağlı olmadıklarını, kız arkadaşlarıyla dans,
Genç bir hikâyecimiz, bana, gençliğin bugün geçirmekte olduğu inanma buhranı karşısındaki endîşelerini çınlattı: – Ne için yaşadıklarını bilmeyen arkadaşlarım var,
Selâhiyetim olsaydı, her sene üniversitenin ve yüksek mekteplerin son sınıf mezunlarını bir araya toplar, onlara şu fikirleri kabul ettirmeye çalışırdım:
İdealsiz cemiyetlerde, ihtiyar, yatalak, uyuşuk, mıymıntı cemiyetlerde gençlik, dâvâsız ve teşkîlâtsız bir parazit sürüsüdür. Bütün ateş çağı, dinamizm ve kahramanlık