SOSYAL BİR GERÇEK OLARAK DİN EĞİTİMİ
Türkiye’de ‘din eğitiminden’ söz ederken temelde, büyük Türk milletinin, sosyal bir vâkıa olarak böyle bir eğitimi zâten yapmakta bulunduğunu belirtmeliyiz. […]
Türkiye’de ‘din eğitiminden’ söz ederken temelde, büyük Türk milletinin, sosyal bir vâkıa olarak böyle bir eğitimi zâten yapmakta bulunduğunu belirtmeliyiz. […]
Kızıl ve kara emperyalizmin ‘kültür saldırısına’ uğrayan her ülkenin ortak çığlığı: ‘Sömürgeci eğitime paydos’tur. Kızıl ve kara emperyalizm, dünyâyı parsellemiş
Fransız ve İngiliz sömürge eğitimini, sırf tipik birer örnek oldukları için ele aldık. Gerçekte, ‘milletler savaşı’ acımasızca devam etmektedir. Üstelik
Siyâsî açıdan bakıldığında, en az iki tip eğitim vardır. Birincisi milleti hür, şahsiyetli, şerefli ve müstakil kılan ‘millî eğitim’; ikincisi
Millî eğitimle ilgili görüşlerimizi daha fazla uzatmadan prensipler hâlinde özetlemekte fayda buluyoruz. Bu prensipler Türk –İslâm ülkücülerinin hazırlayacakları ‘millî eğitim
İlim, insanların eşit bedenî ve rûhî güçlere sâhip olmadığını ortaya koymuştur. İnsanlar arasında fizik ve psikolojik güçler ve kâbiliyetler bakımından
Eğitim bir içtimai vakıa olarak cemiyet hayatında plansız ve sistemsiz bir tarzda cereyan eder. Yaygın eğitim olarak adlandırılan bu durumun,
Eğitim ferdi, maddi ve mânevî yönleri ile kavramalıdır. Eğitim görmüş kimseler, görmeyenlere nazaran hem bedenen hem ruhen daha mükemmel olmalıdırlar.
Eğitim, hem ferdi hem de cemiyeti ilgilendiren bir meseledir. Eğitimden, hem fertler hem de cemiyetler bazı şeyler beklerler. Fertler, kaabiliyet
Sosyal hayat bir bütündür. Ekonomik, sosyal, kültürel ve politik hayat iç içe cereyan eder. Bunlar, birbirinden bağımsız faaliyetler değildir. Böyle
Eğitim, yalnız sosyal ve ekonomik hayatın gelişmesinde rol oynamaz. Belki eğitimin en önemli işi, millî kültürü geliştirerek genç nesillere aktarmasıdır.
Eğitim, yalnız ekonomik hayatı etkileyen ve ondan etkilenen bir müessese değildir. Eğitim, her şeyden önce, bir «sosyal müessesedir» ve sosyal
Eğitim ve öğretimde «teori» ve «pratik» iç içe olmalıdır. Sırf teoriden ve sırf uygulamalardan ibaret bir eğitim faaliyeti başarılı olamaz.
Eğitim, bir içtimaî müessesedir ve her içtimaî müessese gibi, belirli fonksiyonlara sahiptir. Eğitimin fonksiyonlarını, ekonomik, sosyal, kültürel ve politik olarak
Eğitim konusunda esaslı bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç vardır. Eğitim «insana yapılan yatırım» olarak en önemli, en hayatî bir sosyal, ekonomik,